Çin dış politikasında süren krizler neler?
Dış politikasında birçok ülkeyle problem yaşayan Çin ile Tayvan arasındaki gerilim sürüyor. Son olarak Tayvan Dışişleri Bakanı Joseph Wu’nun Çin ile olası bir savaşa hazır olunması gerektiğini söylemesi ve ABD’nin savaş gemisini Tayvan Boğazı’ndan geçirmesi, bölgedeki tansiyonu yükseltti.
Şeyda Kübra Ayaz
[email protected]
Güney Çin Denizi’nde ABD ve Çin arasındaki hakimiyet mücadelesi, bölgedeki diğer ülkeleri de etkiliyor. Bölgede hakimiyet kurmak isteyen Çin, Avustralya, Endonezya, Hong Kong ve Malezya gibi birçok ülkeyi hem siyasi hem de askeri olarak zorluyor.
Çin ve ABD arasındaki güç savaşından en çok etkilenen ülkelerin başında ise Tayvan geliyor. Çin ile Tayvan arasında uzun yıllar boyu süren bağımsızlık tartışmalarının ardından ABD’nin Tayvan’a yardım etmesi, gerilimin daha da yükselmesine neden oluyor.
Tayvan Dışişleri Bakanı Joseph Wu’nun Çin’in askeri tehditlerine karşılık olası bir savaş durumuna hazırlıklı olunması gerektiğini söylemesi, Çin ile ABD arasındaki mücadelenin yansıması olarak görülebilir.
ÇİN VE ABD ARASINDA KALAN TAYVAN
Çin’in etrafındaki ülkeleri tehdit etmek ve bölgedeki hakimiyetini göstermek için en çok kullandığı yöntemlerden biri hava ve deniz sınırlarına girmek.
Yaklaşık bir hafta önce Tayvan Hava Kuvvetleri Komutanlığı tarafından yapılan açıklamada, Çin’e ait bir savaş uçağının ülkenin hava sahasına girdiği belirtildi. Çin’in bu hamlesi, ABD nakliye uçağının Tayvan üzerinden geçmesinin arkasından geldi.
Uyarı ateşinin ardından Çin savaş uçakları kendi sınırlarına dönse de bu, son iki haftada yapılan 6’ncı hava sınırı ihlaliydi.
Bu olayın ardından ABD, güdümlü füze taşıyan gemisini Tayvan Boğazı’ndan geçirdi. ABD’yi Tayvan Boğazı’nda bela çıkarmakla suçlayan Pekin yönetimi, en büyük risk yaratıcısının Washington olduğunu söyleyerek tepki gösterdi.
BAĞIMSIZ TAYVAN MI TEK ÇİN Mİ?
Tayvan ve Çin, yetmiş yıldan fazla bir süre önce, mağlup Milliyetçilerin Taipei'ye kaçtığı bir iç savaşın sona ermesinden bu yana ayrı ayrı yönetiliyor. Ancak Pekin yönetimi, Tayvan'ı topraklarının ayrılmaz bir parçası olarak görmeye devam ediyor.
2019'da Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Tayvan'ı anakara Çin ile "barışçıl yeniden birleşmeyi" benimsemeye çağırdı. Ancak askeri harekât tehdidi, özellikle de Komünist Partinin "ayrılıkçı" faaliyetler olarak adlandırdığı faaliyetlerle ilgili olarak Tayvan için sürekli bir tehdit olmaya devam ediyor.
Tayvan Dışişleri Bakanı Wu, Tayvan'ın Çin ile birleşmeyi kabul edemeyeceğini ve özellikle Hong Kong'daki olayların, Tayvan'ın egemenliğini korumak için çok önemli olduğunu söyledi.
Wu, ayrıca Hong Kong'daki durumu “modern bir trajedi" olarak nitelendirdi.
Taipei'nin Tayvan Boğazı'nda barışı sağlamak için çalışmaya istekli olduğunu vurgulayan Wu, Çinli liderleri sürdürülebilir bir barış için ortak çaba göstermeye çağırdı.
Wu, "Tayvan ve Çin arasında barışçıl ve medeni bir ilişkiye sahip olmanın ortak bir sorumluluk olduğunu düşünüyorum. Tayvan'daki insanlar barış istiyor ve Tayvan hükümeti de bunu istiyor. Barış dışında Tayvan ve Çin arasında diyalog da istiyoruz. Ama tabii ki bunun için iki kişi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
HİBRİT SAVAŞ
Tayvan hava sahasına savaş uçakları göndermenin yanı sıra Çin, Tayvan halkı üzerinde hibrit savaş taktikleri kullanıyor.
Çin’in Tayvanlıların demokrasiye olan güvenini baltalamaya çalıştığını belirten Wu, "Tayvan halkı arasında çok fazla endişe yaratmak için bilişsel savaş, dezenformasyon kampanyaları ve askeri yıldırma kullanıyor" dedi.
Dışişleri Bakanı, Pekin destekli kuruluşları, adanın Covid-19 ölüm oranını abartan mesajlar da dahil olmak üzere Tayvan nüfusunu bölmek için sahte haberler yayınlamakla suçladı.
Ayrıca, Çin'in çevrimiçi operatörlerini, yakın zamanda adaya 2,5 milyon doz aşı bağışlayan ABD'nin Tayvan'a daha fazla aşı göndermek yerine ev hayvanlarını aşılamayı seçtiğine dair yanlış söylentiler yaymakla suçladı.
Çin'in Tayvan İşleri Ofisi daha önce Tayvan'ın suçlamalarını "hayali" olarak nitelendirdi ve pandemi başladığından bu yana en şiddetli Covid-19 salgınından dikkatleri başka yöne çekmek için adanın "siyasi oyunlar oynamayı bırakması" gerektiğini öne sürdü. Wu ayrıca, Çin'in Güney Çin Denizi ve ötesinde artan toprak hırsları arasında Tayvan'ın önemini vurguladı.
“Otoriter yönetimlerini uygulamak ve otoriter uluslararası düzeni dayatmak istiyorlar” diyen Wu, Çin'in Tayvan'ın savunma bütçesinin yaklaşık 15 katını harcarken, adanın kendi askeri yeteneklerini artırmak ve geliştirmek için ordusunu reforme ettiğini söyledi.
"SAVAŞA KARŞI HAZIRLIKLI OLMALIYIZ"
Tayvan Dışişleri Bakanı Joseph Wu, Çin'in Tayvan'a yönelik artan askeri tehdidinin, kendi kendini yöneten adanın olası bir askeri çatışmaya "hazırlanması gerektiğini" gösterdiğini söyledi.
2018'den beri dışişleri bakanı olarak görev yapan Wu, bir basın toplantısında Tayvan'ın Çin tarafından saldırıya uğraması durumunda "son güne kadar" savaşacağını söylemesinin ardından mayıs ayında Pekin tarafından "iflah olmaz bir ayrılıkçı" olmakla suçlandı.
Çin'in Tayvan İşleri Ofisi sözcüsü Zhu Fenglian, "Tayvan bağımsızlığını durdurmak, boğazlar arası barışçıl ilişkileri sürdürmek için gerekli şart. Joseph Wu, defalarca ve kibirli bir şekilde 'Tayvan'ın bağımsızlığını' kışkırttı... Bu tür 'Tayvan bağımsızlığı' hırslarını yasaya uygun olarak ömür boyu ağır bir şekilde cezalandırmak için gerekli tüm önlemleri alacağız" dedi.
Buna karşılık Wu, Pekin'deki komünist yetkililer tarafından hedef alınmaktan "onur duyduğunu" söyleyerek, "Otoriterlik gerçeğe tahammül edemez. Hayatımın geri kalanında beni takip etmek istediklerini söylemeye devam ederlerse, bu gerçekten umurumda değil" dedi.