Çanlar fosil yakıtlar için çalıyor: COP28'de fosil yakıtların kullanımdan kaldırılması yönünde yoğun talep var
Birleşmiş Milletler İklim Konferansı (COP28) devam ederken dünyanın dikkati iklim değişikliğine yönelmiş durumda. Konferansta karbon emisyonlarının azaltılması yönünde adımlar atılırken fosil yakıtların tüketimi ile ilgili çatışan fikirler de duyuldu. Papa Francis, iklim değişikliğinin “dini bir sorun” olduğuna hükmetti.
Mansur Ali Bilgiç - [email protected]
COP28’de alınması beklenen en önemli kararlardan biri fosil yakıtların kullanımının tamamen sonlandırılması üzerinde oydaşma olarak öne çıkıyor.
BM Genel Sekreteri António Guterres yaptığı birçok konuşmada 1.5 santigrat derecelik iklim hedefine ulaşılması için mümkün olan en erken şekilde fosil yakıtların kullanımının sonlandırılmasının gerekliliğini dile getirdi.
Geçtiğimiz haziran ayında aktivistlerle gerçekleştirdiği bir görüşmede buna değinen Guterres, COP28’in başlangıcında da delegelere seslenişinde çözümün fosil yakıtların azaltılmasında değil tüketimlerinin durdurulmasında olduğunu belirtmişti.
Bu tartışmalar sürerken COP28 başkanlığını yürüten BAE Endüstri ve İleri Teknoloji Bakanı Sultan Ahmed el Jaber’in “Fosil yakıtların aşamalı olarak kullanımdan kaldırılmasının 1.5 dereceye ulaşılmasını sağlayacağını söyleyen hiçbir bilimsel çalışma ya da senaryo yok. Dünyayı mağara çağına geri döndürmek istemiyorsanız, bana sürdürülebilir sosyo-ekonomik kalkınmaya olanak tanıyacak fosil yakıtların aşamalı olarak kullanımdan kaldırılmasına yönelik bir yol haritası gösterin” açıklamasında bulunması, iklim aktivistleri ve bilim insanlarının tepkilerini üzerine çekti.
Abu Dabi Ulusal Petrol Şirketi’nin (ANDOC) de yönetim kurulu başkanı olan el Jaber, 4 Aralık Pazartesi günü gerçekleştirdiği basın toplantısında ifadelerinin medyada yanlış yorumlandığını belirtti.
The Guardian, ada ülkelerinin fosil yakıtların kullanımının durdurulması için çalışmalarına devam edeceklerini ve el Jaber’i sorumlu tutacaklarını söylediklerini aktardı.
Gelirinin büyük kısmını fosil yakıtlardan sağlayan ülkelerin direkt olarak fosil yakıt yasağına sıcak bakmamaları bekleniyor. 12 Aralık'a kadar fosil yakıtları rafa kaldırma konusunda bir uzlaşıya varılamazsa zirvenin en önemli amaçlarından biri gerçekleştirilememiş olacak.
Her ne kadar iklim değişikliğinden direkt etkilenen ülkeler, BM gibi uluslararası örgütler, aktivistler ve bilim insanları fosil yakıtların kullanımının durdurulması konusunda baskıda bulunsalar da küresel ekonominin büyük bir kısmını oluşturan ve ülkelerin enerji ihtiyaçlarını giderirken bir numaralı tercihleri olan kömür, petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıtlardan tek kalemde vaz geçilmesi imkansız gibi gözüküyor. İlk aşamada kademeli bir azaltma üzerinde oydaşmaya varıldığı takdirde yeşil enerji üretim biçimlerinin arttırılması için gereken zaman diliminin yeterli olup olmayacağı da bilinmezliğini koruyor.
NÜKLEER ENERJİ YENİDEN CANLANIYOR
Dünya, Çernobil ve Fukuşima’da yaşananlar sonrası sıfır karbon emisyonu çıktısıyla bilinen nükleer enerjiden uzaklaşmıştı.
Dört kıtadan 20’yi aşkın ülkenin “Nükleer Enerjiyi Üçe Katlama Bildirgesi” adıyla COP28’de sunduğu deklarasyon, küresel nükleer enerji üretim kapasitesinin 2050 yılına kadar üç katına çıkarılmasını hedefliyor.
Yasal bağlayıcılığı bulunmayan bu uzlaşmada Paris Anlaşması’na uygun olarak 1.5 derecelik hedefe ulaşılması için nükleer enerjinin önemine değiniliyor.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’ndan yapılan açıklamada “türünün ilk örneği” olan bir nükleer enerji zirvesinin 2024 yılında Brüksel’de gerçekleştirileceği ifade edildi.
Bildiriye katılan ülkelerden olan Fransa’nın Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da yaptığı açıklamada nükleer enerjinin “geri döndüğünü”, Dünya Bankası gibi uluslararası finans ve bankacılık kuruluşlarının nükleer enerji kapasiteinin geliştirilmesi için kredi vermesi gerektiğini söyledi.
Intell4 tarafından incelenen bildiri, emisyonlar açısından temiz bir enerji üretim yöntemi olan nükleer enerjinin yaygınlaşması yönünde çabaların artacağına işaret etse de fosil yakıtların kullanımının azaltılmasıyla ilgili bir ifade içermiyor.
Dokümanda verilen tarihin 2050 olması da sorunları beraberinde getiriyor. BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli, 2022’de yayımladığı bir araştırmada küresel ısınmanın 2025 yılına kadar durdurulamamış olması halinde 1.5 derecelik hedefe ulaşmanın imkansızlaşacağını ifade ediyor.
Bu tehlike devam ederken hükümetlere 2050’ye kadar zaman tanınması, fosil yakıt üretimi gerçekleştiren şirketlere de aynı sürenin tanınacağı ve gerekli önlemlerin gecikebileceği anlamını taşıyor.
PAPA İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE KARŞI KONUŞTU
Hastalığından dolayı COP28’e katılamayan Papa Francis, iklim değişikliği ile ilgili Crux Catholic Media’ya açıklamalarda bulundu.
Vatikan Devlet Bakanı Kardinal Pietro Parolin tarafından okunan açıklamalarda yer alan ifadelere göre Papa, “çevrenin iyiliği için” acil harekete geçilmesi gerektiğini belirtti ve harcamaların arttırılmasının yeterli olmayacağının altını çizdi.
“Yaşam tarzımızı değiştirmeli ve böylece herkesi ayık ve kardeşçe yaşam tarzları konusunda eğitmeliyiz … İşte bu yüzden iklim değişikliği sorunu aynı zamanda dini bir sorundur: Kökleri, yaratığın kendi kendine yeterlilik varsayımında yatmaktadır” ifadelerini kullanan Papa, dünyanın en önemli iki sorununun barış ve iklim temalarında olduğunu belirterek dini liderlere saygılı ve sürdürülebilir yaşamlar sürme çağrısında bulundu.
Gelişmiş ülkelerdeki muhafazakar çevrelerde iklim değişikliği inkarcılığı büyük bir yer tutuyor. Katolik Hristiyanlığın lideri olarak Papa Francis’in yorumları, bu çevrelerdeki insanların bakış açıları üzerinde oluşturabileceği potansiyel etki bakımından önemli bir unsur olarak beliriyor.