Dünyada kitlesel halk gösterileri artıyor
Dünyanın dört bir yanında hükümetler protesto ediliyor. Halklar; özgürlük ve eşitlik için sokaklara iniyor. Tunus’ta halk, sokaklarda Kays Said rejimin meşruiyetini sorguluyor. Meksika halkı caddelerde, Devlet Başkanı Andres Manuel Lopez Obrador'un seçim sisteminde yapmak istediği değişiklikleri protesto ediyor. İsrail’de halk, Benjamin Netanyahu’nun yargı reformuna karşı meydanlarda. Fransa’da halk, Emmanuel Macron’un emeklilik reformuna karşı grevde. İran ise yeni bir devrimin eşiğinde.
Tunus’ta ülkeyi tek adam rejimine dönüştüren Kays Said’e karşı öfke büyüyor. Tunus halkı, “özgürlüğün bastırılmasını kabul etmeyeceğiz, Tunus’ta Tiranlık olmayacak” diyerek sokaklara dökülüyor.
Meksika’da halk, Devlet Başkanı Andres Manuel Lopez Obrador'un Yüksek Seçim Kurumunu etkisizleştirmeye çalışmasını, “oyuma dokunma” diyerek protesto ediyor.
İsrail’de Benjamin Netanyahu hükümetinin yargı reformuna karşı halk, “demokrasi” sloganları atıyor.
Fransa’da halk, Emmanuel Macron’un emeklilik reformuna karşı kitlesel grevler düzenliyor.
İran’da ise halk rejime karşı sokaklarda.
TUNUS SOKAKLARINDA “TEK ADAM YÖNETİMİNE HAYIR” SLOGANLARI YANKILANIYOR
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, 25 Temmuz 2021’de dönemin başbakanı Hişam el-Meşişi'yi görevden aldı, parlamentonun yetkilerini dondurdu.
Said, 22 Eylül 2021'de ise imzaladığı kararnameyle yetkilerini genişletti ve yürütme organını kendisine bağladı.
Şubat 2022'de Yüksek Yargı Konseyinin feshedildiğini açıklayan Said, erken genel seçime gidileceğini duyurdu. Ancak 17 Aralık’ta düzenlenen genel seçimler muhalefetin boykotuyla karşılaştı.
9 milyon 136 bin 502 seçmenin bulunduğu Tunus’ta, 17 Aralık 2022'de düzenlenen erken genel seçimlerin ilk turuna katılım yüzde 11,22'de kaldı.
29 Ocak’ta düzenlenen erken genel seçimlerin ikinci turuna katılım da yüzde 11,3 oldu.
Tunus’ta birçok siyasi partinin boykot ettiği erken genel seçimlerin kesin olmayan sonuçlarına göre; yeni parlamento, ağırlıklı olarak Kays Said destekçisi isimlerden oluştu.
Geçtiğimiz günlerde de Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, belediye meclislerinin feshedileceğini açıkladı.
Siyasi partilerin çoğunun aralık ve ocak aylarında yeni parlamento için yapılan seçimleri boykot etmesi üzerine yerel meclisler ülkenin son etkin yönetim organları olarak varlığını sürdürüyordu. Ancak Said, "Belediyeleri feshetmek ve yerlerine özel konseyler kurmak için bir kararnameyi görüşeceğiz" diyor.
Tunus’ta 11 Şubat’tan bu yana siyasiler, gazeteciler, aktivistler, hakimler ve iş insanlarını kapsayan gözaltı operasyonları düzenleniyor.
Tunus halkı ise Kays Said’in yeni kararnamelerle yetkilerini genişletmesine, muhaliflere karşı artan baskıya, ülkedeki ekonomik ve siyasi krize karşı sokaklara dökülüyor.
Sendikaların çağrıları üzerine harekete geçen göstericiler, "tek adam yönetimine hayır", "Sendikaya yönelik saldırıları durdurun" yazılı pankartlar taşırken, "Said korkaktır, sendika korkmuyor", "özgürlük", "polis devletine son verin" sloganları atıyor.
MEKSİKA HALKI, OBRADOR’A “OYUMA DOKUNMA” DİYOR
Meksika Senatosu 23 Şubat’ta ekonomik tasarruf sağlayacağı ve siyasi ayrıcalıkları azaltacağı iddia edilen seçim reformunu onayladı. Yapılan oylamada, seçimleri denetleyen Ulusal Seçim Kurulunda değişiklik öngören reform lehine 72’ye karşı 50 oy kullanıldı.
Ancak reformun demokrasiyi baltalayacağını iddia eden muhalefet, değişikliği yüksek mahkemeye taşıyacağını bildiriyor.
Meksika'da muhalefet, Devlet Başkanı Andres Manuel Lopez Obrador'un ülkedeki bağımsız seçim kurulunu küçültme planına karşı değişikliklerin demokrasiyi tehdit ettiğini açıklıyor.
Meksika Devlet Başkanı Andres Manuel Lopez Obrador ise yürürlüğe girmek üzere olan seçim reformu kapsamında Ulusal Seçim Kurulu'nda kısıtlamalara gidileceği iddialarını reddediyor.
Obrador, Ulusal Seçim Kurulu'nun bütçesinde yapılacak değişiklikle "milyonlarca dolarlık" tasarruf sağlanacağını ileri sürüyor.
“Mahkemenin itirazına rağmen" yasayı imzalayacağını söyleyen Obrador, reform paketinde "yasalara aykırı herhangi bir husus" olmadığını belirtiyor.
Meksika halkı ise “Oyuma Dokunma” sloganları atarak, Devlet Başkanı Andres Manuel Lopez Obrador'un seçim sisteminde yapmak istediği değişiklikleri protesto ediyor.
Hedeflerinde Obrador olan protestocular, tasarının, seçimlerin şeffaflığına gölge düşüreceğini savunuyor. Halk, değişikliklerin demokrasiyi tehdit ettiğini ve geçmişe dönüş anlamına geleceğini söylüyor.
İSRAİL’DE NETANYAHU’NUN YARGI REFORMUNA KARŞI HALK SOKAKTA
21 Aralık 2022 tarihinde Likud Partisi’nin lideri Benjamin Netanyahu, çekişmeli koalisyon görüşmeleri sonrası yeni hükümeti kurduğunu açıkladı.
İsrail’de Benjamin Netanyahu liderliğinde kurulan koalisyon hükümeti “ülke tarihinin en sağcı hükümeti” olarak nitelendiriliyor.
Netanyahu öncülüğündeki sağ blok, Ultra Ortodoks Yahudi partilerden Şas ve Birleşik Tevrat Yahudiliği ile Irkçı Dini Siyonizm ve Yahudi Gücü partilerinden oluşuyor.
İsrail’in en aşırı sağcı, ırkçı ve faşistlerle dolu koalisyon hükümetinin kurulmasından bu yana İsrailliler, hükümetin “yargıyı zayıflatma” girişimlerini ve aşırı sağcı politikalarını protesto ediyor.
Koalisyon hükümetinin, yargının bazı yetkilerini Meclise devretmeye yönelik hamleleri Yüksek Mahkeme başta olmak üzere hükümet ile İsrail yargı mekanizması arasında gerilime neden oluyor.
Adalet Bakanı Yariv Levin tarafından açıklanan yasa tasarısı, Yüksek Mahkeme kararlarının Parlamento tarafından salt çoğunlukla geri çevrilmesine imkan veriyor. Böylelikle hükümetlerin, Yüksek Mahkeme tarafından iptal edilme endişesi taşımadan yasa çıkarabilmesi amaçlanıyor.
Bu yasayla birlikte yargının bağımsızlığının azalması, mahkemelere güvenin gerilemesi, azınlık haklarının erimesi ve yolsuzluğun artmasından endişe ediliyor.
İsrail'de hükümet, tartışmalı yargı düzenlemesini Meclis'ten geçirme noktasında adım adım ilerlerken, bunu "yargıya müdahale" olarak değerlendiren İsrail halkının, ülke genelinde dokuzuncu haftayı geride bırakan eylemleri giderek artıyor.
Başta Tel Aviv olmak üzere Hayfa, Batı Kudüs, Birüssebi ve Netanya gibi büyük kentler dahil ülke çapında onlarca noktada gerçekleştirilen gösterilere on binlerce İsrailli katılıyor.
Yargı düzenlemesinin ülkedeki güçler ayrılığına karşı tehdit oluşturduğunu ve demokratik yapıya zarar vereceğini söyleyen İsrail halkı, “Demokrasi” sloganları atıyor.
FRANSA’DA EMEKLİLİK KARŞITI GÖSTERİLER ve ORANTISIZ ŞİDDET
Fransa Başbakanı Elisabeth Borne, 10 Ocak'ta Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un seçim vaatleri arasında yer alan emeklilik reformunun hayata geçirileceğini açıklamıştı.
Söz konusu reform, emeklilik yaşını 62 seviyesinden 64’e yükseltmeyi amaçlıyor. Kademeli olarak yükselecek olan yasal emeklilik yaşı 2030 yıllında 64’e çıkarılacak.
Vatandaşların tam emekli maaşı alabilmesi için 2027 yılı itibariyle 43 yıl çalışmış olması şartı getirilecek.
Ancak Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron hükümetinin emeklilik reformunu halk desteklemiyor. Emeklilik reformuna karşı ülke çapında milyonlarca insan grev ve protestolar düzenliyor.
Büyük tepkilere neden olan emeklilik reformuna karşı sendikalar, ülke genelinde "hayatı durdurma" çağrısı yapıyor. Greve, şoförler, temizlik işçileri, rafineri çalışanları, demiryolu çalışanları ve öğretmenler gibi çok sayıda meslek kolu destek veriyor.
Göstericiler, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un istifasını talep eden faşizm karşıtı sloganlar atıyor.
Hükümet aleyhine slogan atan göstericilere polisin orantısız şiddet uygulaması ise halkı daha çok öfkelendiriyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, işçi sendikaları ve protestocuların reformunu geri çekme taleplerine karşı direnmeye devam ediyor.
Macron, “Avrupa’nın geri kalanıyla kendimizi kıyasladığımızda bu değişiklikler kesinlikle gerekli” açıklamasını yapıyor.
Hükümet, gelecekte emeklilik sistemini finansal olarak desteklemeye devam edebilmek için bu değişikliğin yapılmasının şart olduğunu belirtiyor.
Ancak muhalefet, sistemin işlediğini ve emeklilik harcamalarının kontrol dışı olmadığını dile getiriyor.
Sendikalar da gelir-gider dengesini sağlamanın yolunun zengin insanlardan daha fazla vergi alınması; işverenin ve halihazırda varlıklı olan ve yüksek miktarda emekliliği olan kişilerin daha fazla katkı vermesi olduğunu belirtiyor.
Ancak geçtiğimiz günlerde Fransa Senatosu, emeklilik yaşını 62’den 64’e çıkarmayı öngören tartışmalı yasa tasarısının ilgili maddesini onayladı.
Euronews’in aktardığına göre, Genel kuruldaki oylamada, emeklilik yaşını 62’den 64’e çıkarmayı öngören 7. maddesi için 201 "evet", 115 “hayır” oyu çıktı. Reformun diğer maddeleri de Senatoda görüşülmeye devam edecek.
İRAN’DA REJİM KARŞITLIĞI HER GEÇEN GÜN ARTIYOR
İran’da 22 yaşındaki Mahsa Amini, 13 Eylül 2022 tarihinde Tahran'da ahlak polisi tarafından başörtüsü kurallarına uymadığı gerekçesiyle gözaltına alınmasının ardından komaya girdi, 16 Eylül'de de hayatını kaybetti.
Mahsa Amini’nin hayatını kaybetmesi ise ülkede infiale yol açtı. Halk baskıcı İslam rejimine karşı ayaklandı.
Tahran’da başlayan protesto gösterileri, kısa süre içerisinde tüm ülkeye yayıldı. Rejim karşıtı sloganların atıldığı eylemlerde, özellikle başörtü zorunluluğunun kaldırılmasını isteyen kadınlar ön planda yer aldı.
İran’daki gösterilerde, başörtü zorunluluğunun yanı sıra hükümetin özgürlük ve ekonomi alanındaki birçok kararları sert bir şekilde eleştirildi. Göstericiler; ülkedeki hayat pahalılığı, işsizlik, enflasyon, yüksek kur ve yoksulluk nedeniyle hükümete tepki gösterdi.
Son günlerde ise İran Mahsa Amini protestosuna katılan kadın öğrencilerin zehirlendiği haberleriyle gündemde. İranlı yetkililer, rejim karşıtı eylemlerde yer aldıkları için kadınların intikam amacıyla zehirlendiği iddialarını soruşturuyor.
İran’da rejime karşı öfke büyüyor. Zehirlenen kız öğrencilerin aileleri sokaklara çıkıyor ve kimyasal saldırılardan rejimi sorumlu tutuyor. İran’da halk, "diktatöre ölüm” sloganlarıyla rejimi protesto ediyor.
Dünyada halklar eşitlik ve özgürlük mücadelesine devam ediyor. Sağcı ve solcu hükümetlerin aldığı kararlar halklar tarafından protesto ediliyor. Tunus’ta Kays Said’in, Meksika’da Andres Manuel Lopez Obrador’un, İsrail’de aşırı sağcı faşist lider Benjamin Netanyahu’nun iktidarı tehlikede.
Fransa’da ise Macron hükümetini zor günler bekliyor. Ülkede grevler çoğaldıkça Macron hükümeti antidemokratik yöntemlere başvuruyor ve demokrasiyi rafa kaldırıyor. Fransa hükümeti ülkedeki reform karşıtı eylemlerin radikalleşmesinden korkuyor ve bir an önce yasayı geçirmeye çalışıyor. Ancak halk, eylemlerinde ve grevlerinde oldukça kararlı.
İran ise yeni bir devrimin eşiğinde. İran’da atılan “diktatöre ölüm” sloganları karşısında rejimin kullandığı orantısız şiddet halkın öfkesini artırıyor.