Seçmen yasası reformu ters tepti: Fransa'nın Pasifik'teki varlığına darbe vurdu

Son birkaç yılda Afrika’daki eski Fransız kolonileri, sömürge döneminden kalan kurum ve imajları ortadan kaldırarak ulusal bağımsızlığı güçlendirme yönünde adımlar attı. Fransa’nın Pasifik Okyanusu’ndaki toprağı olan Yeni Kaledonya’da da bağımsızlık sesleri yeniden canlandı.

Afrika’da 21. yüzyılda yaşanan gelişmeler sonucunda Mali, Burkina Faso, Cezayir, Çad ve Nijer gibi eski Fransız sömürgesi ülkeler, Paris’in ülkeleri üzerindeki etkisini tam manasıyla söndürmek için çalışmalara başladı.

2023 yılı içinde bu ülkelerin bir kısmında gerçekleşen darbelerle yönetimi ele alan askeri cuntalar da Fransa karşıtı tutumlarıyla halktan destek bulmuştu.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ülkesinin dış politikada yüzleştiği “Afrika’nın uzaklaşması” sorununa karşı aldığı önlemlerle başarıyı elde edemedi. Stratejisi yetersiz kalan Cumhurbaşkanı Macron, yurt içinde eleştirilerin hedefi oldu.

Afrika ülkelerinin ardından, Fransa’nın denizaşırı topraklarında da bağımsızlık sesleri yükseldi. Yaklaşık iki hafta önce Pasifik Okyanusu’ndaki Yeni Kaledonya Adası’nda şiddetli isyanlar baş gösterdi.

YENİ KALEDONYA

18 bin kilometrekarelik yüzölçümüyle Kayseri ili kadar alana sahip olan küçük ada ülkesi Yeni Kaledonya, Fransa Parlamentosu ve Senatosunda ikişer temsilci ile temsil edilen, Birleşmiş Milletler nezdinde “halkı özyönetim mekanizmalarına tam manasıyla erişememiş”, bağımlı bir devlet.

19. yüzyılın ortasında Napoleon Bonaparte’ın yeğeni III. Napolyon’un emriyle Fransa İmparatorluğu’na katılan Yeni Kaledonya, dekolonizasyon sürecinde 1946 yılında “denizaşırı toprak” statüsüne kavuştu ve 1953 itibarıyla Yeni Kaledonyalılara vatandaşlık hakkı tanındı.

Nikel başta olmak üzere yer altı kaynakları dolayısıyla sömürgeleştirilen adada birçok defa şiddet olayları yaşandı.

Fransa’nın bir parçası olarak kalınıp kalınmayacağının değerlendirildiği referandumlarda da sonuç statükonun korunması yönünde oldu. 2018’deki referandumda Yeni Kaledonyalıların yüzde 56,7’si, 2020’dekinde ise 53,4’ü Paris’e bağlı kalmayı seçti.

Koronavirüs kısıtlamaları gölgesinde 2021’de bir oylama daha gerçekleştirildi. Bağımsızlık yanlıları tarafından boykot edilen bu seçime katılım yüzde 44 dolaylarında oldu. Sandık başına giden vatandaşların yüzde 96’sı, Fransız idaresi altında kalınması yönünde oy kullandı.

NEDEN AYAKLANMALAR VAR?

Paris hükümetinin adada en az 10 yıl yaşamış yerleşiklere yerel seçimlerde oy hakkı verilebileceğini gündemine alması, yerli Kanak halkının temsil gücünün azalacağı endişelerini beraberinde getirdi.

Bu durum dolayısıyla adada şiddetli protestolar patlak verdi. Yollarda barikatların kurulduğu, havalimanının kapatıldığı, iş yerlerinin yağmalandığı protestolarda en az 7 kişi hayatını kaybederken Fransa, 270 bin kişilik adada 15 Mayıs’ta 12 gün sürecek bir OHAL ilan edildiğini duyurmuştu. Bu süreçte binlerce Fransız jandarma askeri, adaya intikal etti.

Paris tarafından ilan edilen OHAL, saat farkından dolayı Fransa’da 27 Mayıs, Yeni Kaledonya’da 28 Mayıs itibarıyla sona erdi. Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamada, OHAL’in uzatılmasına gerek görülmediği belirtilirken bağımsızlıkçı hareketin öncüsü olan Kanak Ulusal Sosyalist Kurtuluş Cephesi (FLNKS) ile müzakereler gerçekleştirileceği de aktarıldı.

FLNKS üyesi Jimmy Naouna, X’te yaptığı açıklamalarda, “Ateşi yakan itfaiyeci, yangını söndürmeye geliyor!” ifadelerine yer verdi.

Fransa yönetimi, Azerbaycan’ı da sosyal medyada Fransız kolluk kuvvetlerini hedef alan “yanıltıcı” görseller yayarak durumu kızıştırmakla suçladı. Adada gerçekleşen gösterilerde, halkın Azerbaycan bayrağı kullandığına da tanıklık edilmişti.

The Globe and Mail’e yazan Akrit Michael ve Nehaa Bimal, bağımsızlıkçıların, ayaklanmaların sebebini Macron olarak gördüğünü ve bu yüzden diyalog aşamasına geçişin zor olacağını belirtti.

Fransa Cumhurbaşkanlığı, 27 Mayıs’taki açıklamasında diyalogların başlaması için barikatların kaldırılmasını şart koşmuştu. AP’nin aktardığına göre bağımsızlık yanlısı liderler de 25 Mayıs’ta yaptıkları açıklamalarda direnişe devam çağrısında bulunmuşlardı.

Fransa, Afrika’da karşılaştığı antikolonyal duygularla Yeni Kaledonya’da da karşılaştı.

Nouméa’da da iktidarda FLNKS’nin bir parçası ve ayrılıkçı bir unsur olan Bağımsızlık İçin Ulusal Birlik adındaki partiler birliği bulunuyor. Durum bu şekilde olsa da Kanakların ülkede salt çoğunluğu oluşturan etnik unsur olmamaları dolayısıyla tek başlarına bağımsızlık emellerine ulaşmaları düşük bir ihtimal teşkil ediyor.

Nikel, teknoloji üretiminde önemli bir role sahip bir maden ve Yeni Kaledonya bu madenlerin büyük bir kısmına sahip. Bu faktör, ülkenin stratejik olarak yüksek öneme haiz bir konumda bulunmasıyla birleşince Paris’in kontrolü bırakmak istemeyeceği tahmin edilebilir.