Avrupa'da zamanlar değişiyor: "Ölümlü" kıta, ekonomik zorluklar ve aşırı sağ ile mücadele ediyor

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Alman mevkidaşı Frank-Walter Steinmeier ile bir araya geldi. Liderler, kolektif Avrupa güvenliği ve yükselen aşırı sağ tehdidine karşı açıklamalarda bulunurken ikili ilişkilerin derinleşmeye devam edeceğine ilişkin sinyaller verdi.

Bir Fransız Cumhurbaşkanı tarafından Almanya’ya 24 yıldır düzenlenen ilk resmi ziyareti gerçekleştiren Macron, Dresden’de verdiği demeçte Avrupa halkını kıtada büyüyen aşırı sağ tehdidine karşı uyardı.

“Avrupa boyunca dolaşan bu illet rüzgar, gerçekliğin bir parçası. Dolayısıyla uyanmamız gerek” diyen Fransa Cumhurbaşkanı, Avrupa Birliği ülkelerinde otoriter rejimlere yönelik artan sempatiye değinerek Brüksel’den bütçe aldığı halde AB prensiplerine uygun hareket etmeyen ülkeleri eleştirdi.

Açıklamalarına “Etrafımızda otoriter rejimlere olan hayranlığa, Avrupa'ya ve içinden geçmekte olduğumuz liberal olmayan döneme bakalım. Avrupa'nın parasını alalım ama yargıçların bağımsızlığını boş verelim, basın özgürlüğünü, kültürel çeşitliliği, üniversitelerin özerkliğini ve akademik özgürlüğü unutalım” sözleriyle devam eden Macron, kıtada aşırı sağ oluşumları destekleyen önemli unsurlardan birinin ‘değişen dünyaya dair korku’ olduğunu söyledi.

Macron, aşırı sağ ile mücadelenin demokrasiyi korumak adına bir savaş olduğunu ancak bunun sıklıkla unutulduğunu vurguladı.

Steinmeier, Macron ile hemfikir olduğunu belirterek yaklaşan Avrupa seçimlerinde demokratların bir ittifak oluşturması gerektiğini dile getirdi.

France24’te yer alan bilgiye göre, iki liderin partisi de Avrupa Parlamentosu seçimlerine ilişkin anketlerde aşırı sağ partilerin gerisinde kaldı. Liderlerin uzun zaman üzerine gerçekleşen bu buluşması, önümüzdeki ay düzenlenecek seçimlerde oluşacak yeni bir ittifaka işaret ediyor olabilir.

“ABD’Yİ TAKİP ETME TUZAĞINA DÜŞMEMELİYİZ”

Macron, Avrupa’nın bağımsız bir güvenlik duruşu olması gerektiğini belirtti. “Rusya Ukrayna'ya saldırdı ve muhtemelen yarın ya da öbür gün burada olabilir. Milliyetçi olma ya da sadece Amerika'yı izleme tuzağına düşmemeliyiz” açıklamasında bulunan Macron, Avrupa’nın kendini koruyacak güce ve kararlılığa sahip olması gerektiğini dile getirdi.

Fransa Cumhurbaşkanı, Ukrayna’da Avrupa’nın güvenliğinin tehlikede bulunduğunu ifade ederek “Ukrayna’da güçlü olanın kuralı geçeri olursa Almanya ya da Fransa bile artık güvende olmayacaktır” dedi.

Frank-Walter Steinmeier da yaptığı açıklamalarda “Bugün Avrupa'mız artık barışçıl bir yer değil. Rusya'nın Ukrayna'ya karşı saldırganlık savaşı, ortak Avrupa'mızın üzerine inşa edildiği her şeye, hukukun meşruiyeti, sınırların tanınması, özgürlük ve demokrasiye karşı bir savaştır. Avrupa'yı küçümseyemeyeceğimiz gibi barışı da küçümseyemeyiz. Avrupa, şüphe ve korkudan doğmamıştır. Avrupa, cesaret ve güvenin sonucudur. Bunu şimdi tekrar göstermeliyiz” ifadelerine yer verdi.

KALKINMA MODELİ ÇAĞRISI

Macron, Steinmeier ile görüşmesinde Avrupa’nın yeni bir kalkınma modeline ihtiyaç duyduğunu belirtmişti. Fransa Cumhurbaşkanı, Financial Times için bu konuda Almanya Şansölyesi Olaf Scholz ile ortak olarak bir metin kaleme aldı.

Avrupa’da zamanların değiştiğine işaret eden liderler, “Avrupa’mız ölümlü, bu zorlukla mücadeleye hazır olmalıyız” dedi.

Berlin ve Paris’in AB’nin geleceği için yeni bir rekabetçi model önerdiğini belirten siyasetçiler, AB’nin yeşil dönüşüm ve dijital devrim yoluyla piyasa ve endüstride lider oyuncu olmasının hedeflendiğini aktardı.

“Almanya ve Fransa, bu ortak hedeflere ulaşmak için AB'nin daha fazla inovasyona, ortak pazarın yaygınlaşmasına, daha fazla yatırıma, daha eşit şartlara ve daha az bürokrasiye ihtiyacı olduğuna inanıyor” denilen yazıda, yapay zeka, 5/6G, kuantum teknolojisi gibi yeni teknolojilere yapılacak yatırımlarla Avrupa’nın bağımsızlığının ve egemenliğinin artırılacağı ifade edildi.

Gerekli yatırımların gelmesi için finans piyasasının bankacılık ve sermaye piyasalarıyla tam anlamıyla birleşmesi koşulunun bulunduğunu belirten Scholz ve Macron, bu hamle ile parçalanmanın ortadan kaldırılarak AB finans sektörünün rekabetçiliğinin arttırılacağını vurguladı.