2023 yılı Emmanuel Macron için zorlu geçti: Fransa, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde başarıya ulaşamayabilir

Fransa, emeklilik reformunun yanında kuraklık ve ülke çapında yaşanan protestolar nedeniyle 2023 yılında çok zorlu bir süreç geçirdi. Fransa’nın yaşadığı bu olayların, 2024 yılının Haziran ayında gerçekleşecek Avrupa Parlamentosu seçimlerine de olumsuz olarak yansıması bekleniyor. Peki 2023 yılında Fransa neler yaşadı?

Baran DÖNER

[email protected]

Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un hükümeti, göçmenlere yönelik hazırlanan tasarıyı şiddetli tepkilere rağmen parlamentodan geçiçerek yasalaştırdı. 

Fransa, Rugby Dünya Kupası’na ev sahipliği yaparken ve 2024 Paris Olimpiyat Oyunları'na hazırlanmayı sürdürdüğü sırada yaşanan tahtakurusu istilası ve şiddetli kuraklıklar, ülkeyi dünya gündeminde olumsuz bir konuma getirdi.

EMEKLİLİK YASASI

Fransa Başbakanı Elizabeth Borne, Emmanuel Macron’un bilgisi dahilinde emeklilik yaşını 62’den 64’e çıkarmayı hedefleyen reforma yönelik yasa tasarısını yürürlüğe koyabilmek için anayasanın özel bir maddesini kullandı ve meclisi devre dışı bıraktı.

Cumhurbaşkanı Macron hükümetinin bu kararı sonrasında protestocular sokaklara çıkarak yasa karşıtı eylemler düzenlediler. Sendikalar, emeklilik reformu yasasının işçi sınıfını ve kadınları orantısız şekilde etkileyeceğini açıklayarak Fransız halkını sosyal adalet ve daha geniş bir mücadelenin parçası olmak için sokaklara çağırdı.

Şehirler başta olmak üzere kasabalarda ve köylerde büyük kalabalıklar eşliğinde grev ve protestolar düzenlendi. Rafineri ve ulaşım alanındaki protestolar seyahat konusunda bir kaos yaratırken, çöp toplayıcıları tarafından gerçekleştirilen grevler ise Paris sokaklarında büyük bir kokunun yayılmasına sebep oldu.

Ülke genelinde yayılan protestolar, mart ayı sonlarında Cumhurbaşkanı Macron’un emeklilik reformunu özel yetkisini kullanarak oy kullanmadan parlamentodan geçirmesi sonucunda daha da şiddetlendi. Macron’un açıklamaları sonrası anayasa mahkemesinin devreye girmesi ve polisin artan baskıları sonucunda protestoların şiddeti giderek azaldı.

NAHEL PROTESTOLARI

Fransa’da ülkenin dört bir yanında emeklilik protestoları devam ederken polis şiddetine dair tartışmalar yeniden alevlendi. Uluslararası insan hakları gözlemcileri, Fransa polisinin orantısız güç kullanımı konusunda bir bildiri yayınladı.

Bu olaylar devam ederken 27 Haziran’da Paris’in Nanterre banliyösünde 17 yaşındaki Cezayir asıllı Nahel Merzouk, polis tarafından vurularak hayatını kaybetti. Nahel’in öldürülmesiyle birlikte ülke genelinde bir öfke patlaması yaşandı.

Nahel’in polislere tehdit oluşturduğu yönündeki iddiaların gerçek dışı olduğunu kanıtlayan görüntüler sosyal medyadan paylaşılmaya başladıktan sonra Fransa’nın yoksul ve göçmenlerin yaşadığı çeşitli banliyölerinde isyanlar başladı. Protestocular, isyan sırasında polis karakolları, okullar ve hastaneler başta olmak üzere birçok devlet kurumunu hedef aldılar.

Cumhurbaşkanı Macron, polis tarafından vurularak hayatını kaybeden Nahel için taziye mesajı yayınladı ve olayı “affedilemez” olarak yorumladı. Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Ofisi ise Fransa’yı "kolluk kuvvetlerinde ırkçılık ve ayrımcılık” gibi konuları ciddi şekilde incelemeye çağırdı.

GAZZE SAVAŞININ YANSIMALARI

Filistinli örgüt Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e düzenlediği saldırının ardından çatışmalar giderek artmış ve İsrail, Gazze Şeridi’ni ablukaya alarak bombardımana tutmuştu. Fransız yetkililer, çatışmaların Avrupa’nın en büyük Yahudi ve Müslüman nüfusunu içerisinde barındıran Fransa’da büyük bir huzursuzluk yaratarak kaosa neden olabileceğini düşünüyor.

Anti-Semitizm eylemlerindeki artış, Fransa’da yaşayan Yahudi nüfusu içerisinde ve Fransız politikacılar arasında büyük bir endişeye sebep oldu. Anti-Semitizm eylemlerini kınamak amacıyla birçok politikacı Paris’te düzenlenen protesto yürüyüşüne katılım gösterdi. Ancak Marine Le Pen’in aşırı sağcı Ulusal Partisi, birçok muhalif kişinin protesto yürüyüşünden uzak durmasına neden oldu.

Macron hükümeti, “kamu düzeninine zarar verebilecekleri” gerekçesini öne sürerek Filistin yanlısı eylemleri yasaklama kararı aldı. İnsan hakları grupları, bu karar karşısında dehşete düştüklerini açıkladı. Fransa’nın bu kararı almasının ardından İslamcı grupların ülkeye saldırı girişiminde bulunabilecekleri endişesi giderek arttı ancak herhangi bir eylem gerçekleşmedi.

AŞIRI SAĞIN GÖÇMENLİK YASASI

Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, ülkede meydana gelen olaylar sonucunda yabancı uyruklu kişileri ve göçmenleri sınır dışı etmeyi kolaylaştıran bir yasa çıkarmanın zorunlu olduğu görüşünü dile getirdi.

Fransız Bakan, yılın büyük bir bölümünü, insan hakları gruplarının şiddetle kınadığı yeni bir “göçmen yasası” çıkarılması için parlamentodan destek istemekle geçirdi. Muhalefet milletvekilleri, parlamentoda tartışılmadan hemen önce tasarıyı düşürmek için bir araya geldiler ancak çabaları sonuç vermedi.

Yaşanan gelişmeler sonrasında hükümet, sağcı milletvekillerini kendi taraflarına çekmek için daha sert bir yasa ortaya koydu ve vatandaşlar ile göçmenler arasında sosyal haklara uygunluk açısından ayrımcılık yapılan önlemler getirildi.

Yeni göçmen yasası, Le Pen’in Ulusal Partisi için ideolojik bir zafer anlamına geliyor. Aşırı sağın desteğiyle yasanın onaylanması, Macron hükümetinde bir krize yol açtı Sağlık Bakanı bu durumu protesto ederek istifa etti.

AB PARLAMENTO SEÇİMLERİNDE FRANSA

Fransa, 6-9 Haziran 2024’te düzenlenecek Avrupa Birliği (AB) parlamento seçimleri için enerji fiyatı korkuları ve iklim tehdidi sorunları ile savaşıyor.

Fransız vatandaşları, AB genelindeki vatandaşlar ile birlikte Avrupa Parlamentosu oluşumda söz sahibi olmak için sandık başına gidecek. Fransız halkı için bir yandan yüksek tutarlı faturalar, diğer yandan yaşanan şiddetli iklim değişiklikleri ve sıcak hava dalgaları vatandaşların seçimlerini etkileyecek gibi görünüyor.

AB parlamento seçimleri, Fransa’da düzenlenecek bir sonraki başkanlık seçimlerinde ulusal bir siyasi tartışmaya dönecek gibi görünüyor.

Fransa’nın AB parlamento seçimlerinde dönem başkanlığı için favori olmadığını söyleyebiliriz. Bu durumun enerji fiyatlarının artışından ve sıcak hava olaylarından daha farklı bir nedeni bulunuyor.

Fransa, 2023 yılını neredeyse bir kaos içerisinde geçirdi. Emeklilik yaşının artırılması sonrası yaşanan protestolar ve grevler sonucunda şehirlerin kötü kokular içerisinde kalması, 17 yaşındaki Cezayir asıllı Nahel’in polis tarafından vurularak hayatını kaybetmesi, tahtakurusu istilası ve son olarak aşırı sağcı bir göçmen yasasının çıkarılması, Fransa’nın dünya kamuoyundaki imajını oldukça zedeledi.

İçişleri Bakanı Darmanin’in iklim aktivistlerini “ekoterörizm” ile suçlaması ve hükümetin sıcak hava dalgaları için yeterince önlem almaması, AB tarafında bir soru işareti olarak duruyor. Ayrıca enerji fiyatlarındaki artış da vatandaşların seçimlerini şekillendirmesinde büyük rol oynayacak.

Paris’in Nanterre banliyösünde 17 yaşındaki Cezayir asıllı Nahel’in polis tarafından vurularak öldürülmesi, Fransa’nın dünya kamuoyunda ırkçı ve ayrımcı bir ülke olarak görünmesine sebep oldu.

Dünyanın birçok yerinden insan hakları gruplarının bildiri yayınlaması ve Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komisyonu’nun Fransa’ya “kolluk kuvvetlerinde ırkçılık ve ayrımcılık” konuları için ciddi şekilde düzenleme yapma çağrısı da yine Fransa için oldukça olumsuz bir durum olarak öne çıkıyor.

Fransa’nın AB parlamento seçimlerinde dezavantajlı durumda olmasının bir diğer nedeni ise aşırı sağ destekli “göçmen yasası” olarak görünüyor.

Ülkede yaşayan yabancılara verilen kira desteğinin ve aile yardımlarının çalışma şartına bağlanması, çalışan yabancıların Fransa’ya yerleştikten 3 ay sonra, çalışmayanların ise 5 yıl sonra kira desteğinden faydalanması, Fransa’ya gelen yabancı uyruklu öğrencilerden depozito alınması gibi maddeler, AB’nin göçmenlere yönelik uyguladığı politikalar ile pek örtüşmüyor.

Bu konulara dayanarak Fransa’nın Avrupa Birliği Parlamento seçimlerinde dönem başkanlığı için güçlü bir konumda olmadığını söyleyebiliriz.

AB Konseyi ile Brüksel'in yasa yapıcı kurumu olan ve AB bütçesine onay veren Avrupa Parlamentosu'na girecek 720 milletvekilinin belirlenmesi için 5 yıl aralıklarla bir seçim düzenleniyor. Son seçimler Mayıs 2019'da gerçekleşmişti.