Gazeteci Hande Fırat: "Göçmenler bağımsız bir siyasi güç konumunda bulunuyor"

Fransa’da 17 yaşındaki Nahel isimli bir genç, polis tarafından vurularak hayatını kaybetti. Nahel’in hayatını kaybetmesinin ardından Paris’in Nanterre banliyösünde göçmenler tarafından protestolar başlatıldı. Hürriyet Gazetesi Yazarı Hande Fırat, bugünkü köşesinde Fransa’da yaşanan olayların ideolojik yönüne ve patlak veren göçmen krizine dikkat çekti.

Gazeteci Hande Fırat, Hürriyet Gazetesi'ndeki köşesinde, siyaset literatüründe “sağ ve sol” kavramlarının ilk kez Fransız Devrimi (1789-1799) zamanında, ayrı görüşteki siyasetçilerin Fransa parlamentosunun sağında veya solunda oturmalarından esinlenilerek ortaya çıktığını belirtti.

Fırat, Parlamento başkanının sağındaki koltuklara oturan ve değişimlere karşı çıkan zengin burjuva kişilerin, daha çok monarşist muhafazakâr görüşleri destekleyen kişiler olduğunu vurguladı.

Gazeteci Hande Fırat, ihtilal sonrası kurulan parlamentoda özgürlükleri destekleyen ve halkçılar olarak bilinen temsilcilerin başkan koltuğunun solunda oturduğunu ifade etti.

Fırat'ın yazısına göre, sol siyasi görüş; sanayileşmeyle birlikte zenginliğin eşit dağılımını destekleyen, emekten taraf olan, odağına din, ırk, milliyet ve cinsiyet gibi kavramlar yerine insanı alan bir düşünceye evrilirken, değişimi istemeyen zenginler ise tam tersine ırkçılığı öne çıkaran politikalar benimsemişti.

Fransız Devrimi üzerinden ideolojik saptamalarda bulunan Gazeteci Hande Fırat, bu kavramlar ışığında Fransa’da yaşanan olayların Macron hükümetinin izlediği politikalar sonucunda kitleselleştiğini söylüyor ve şu tespiti yapıyor:

“Fransa siyasetinde Macron’un temsil ettiği sağ siyasi görüş uzun zamandır zenginlerin ve patronların talep ettiği, emeklilik yaşını yükseltmek gibi milyonları etkileyen ekonomik uygulamaları hayata geçiren bir dizi yasa değişiklikleri yaptı.

İşsizlik, maaşlardaki uçurum, pandemi yüzünden kiralardaki, elektrik ve doğalgaz faturalarındaki astronomik artışlar yüzünden banliyölerde yaşayan düşük gelirli üçüncü nesil Afrikalılarda biriken stres, 17 yaşındaki göçmen çocuğun polis tarafından öldürülmesi sonucu açığa çıktı. Bir hafta içinde de Fransa genelinde kitleselleşti."

YAĞMA VE YAKMA

Nahel isimli gencin öldürülmesinin ardından eylemciler arabaları molotof ile ateşe verdiler. Özellikle okullara, karakollara ve belediye binalarına saldırılar düzenlediler. 

Gazeteci Hande Fırat, yazısında, protestocuların bu eylemlere yönelmesinin altında eşitlik ve adalet arayışı mesajının olduğuna dikkat çekti ve şu ifadeleri kullandı:

“Gösterilerde yağmalama, gelir adaletsizliğine bir tepki olarak öne çıkarken; araba ve bina yakma ise 'Beni yok sayma, ben buradayım, ben de bir bireyim, eşitlik ve adalet istiyorum' mesajı olarak algılanıyor."

AŞIRI SAĞ KORUMA REFLEKSİ

Fransa’da aşırı sağ görüşlü siyasetçiler Macron hükümetini, şiddetli eylemler ve isyanlar karşısında yeterli tepkiyi gösterememek ile suçladı ve ivedilikle OHAL ilan edilmesinin gerektiğini belirtti.

Ülkenin bazı bölgelerinde ise Fransız vatandaşlar, yağmaları engellemek amacıyla çeşitli silahlarla sokaklara çıkmaya başladı. Gazeteci Hande Fırat’a göre protestocu göçmenlerin bu eylemleri, aşırı sağ görüşe sahip vatandaşları karşılık vermeye itiyor. Gazeteci Hande Fırat, Hürriyet'teki yazısında şu ifadelere yer verdi:

"Olaylara müdahalede Fransız devlet mekanizması yetersiz kalınca Fransa’nın aşırı sağcı siyasetçilerinden Marine Le Pen’in destekçileri sokağa inip ellerine geçirdikleri beyzbol sopalarıyla protestoculara saldırdı."

"Bu da aşırı sağcıların 'Benim malıma, devletime zarar veremezsiniz' deme yöntemi."

ÜÇÜNCÜ SİYASİ GÜÇ: GÖÇ

Avrupa’da siyaset içerisinde iki kutba ayrılan ideolojik kesimler, göçmenler üzerinden politik söylemlerine devam ediyorlar.

Gazeteci Hande Fırat, göçmenlerin siyaset içerisinde üçüncü bir güç olabileceğini vurguluyor ve göçmenlerin siyasetin içerisindeki yerini maddeler halinde açıklıyor:

“Göç alan Avrupa demokrasisi sağ ve sol görüş olarak dengelenmiş iken kimliklerini, benliklerini ve dini değerlerini kaybetmek istemeyen, banliyö ve taşrada yaşayan göçmen kesimi de kendilerini siyaseten var etme gayretindeler."

-Şimdilik daha çok sola yakın siyaseti destekleyen göçmenler, zamanla bağımsız bir aktör haline dönüşebilirler.

-Ancak göçmenlerin yükselişi, aşırı sağı ve ırkçılığı da yükseltiyor.

-Aşırı sağın da göçmenleri yok sayan, onları ötekileştiren politikaları göçmen saflarını sıkılaştırıyor."

FRANSA’DAKİ EYLEMLER AVRUPA’YA YAYILIR MI?

Avrupa’da son zamanlarda aşırı sağ söylemler, özellikle göçmen sorunu yaşayan ülkelerde gün geçtikçe etkisini artırmaya devam ediyor. Fransa’da yaşanan olayların bir başka göçmen sorunu yaşayan ülkede meydana gelebileceği konusu ise akıllarda soru işareti olarak duruyor.

Göçmen sorunu yaşayan ülkelerde birtakım protestolar gerçekleşmiş olsa bile kitlesel bir eyleme dönüşme ihtimalinin pek olası görünmediğine dikkat çeken Fırat, şu ifadelere yer verdi:

“Güçlü devletler ne yazık ki giderek ırkçı hale geliyor. ABD’deki polis şiddetinin Fransız polisince de örnek alındığı anlaşılıyor.

Bu da aşırı sağ görüşü paylaşan devlet mekanizmalarının bir ağ içinde birlikte hareket ettiklerini gösteriyor.

ABD’deki protestolarda zenciler, Fransa’dakiler de ise Kuzey Afrikalı göçmen çocukları öne çıkıyor.

Başka Avrupa ülkelerinde destek amaçlı bazı gösteriler olsa da genele yayılması zor görünüyor."