Fransa bir kez daha Macron dedi: Yeni dönemde hangi politikalar öne çıkıyor?

Fransa’daki seçimlerin ikinci turunda kazanan bir kez daha Emmanuel Macron oldu. Rakibi Le Pen’den yaklaşık 17 puan fazla oy alarak ikinci dönemine hazırlanan Macron’un önünde ise zorlu süreçler var. Haziran ayındaki parlamento seçimlerinden Ukrayna’daki savaşa kadar birçok konu, Fransız liderin yeni dönemini şekillendirecek.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 24 Nisan’da yapılan ikinci tur seçimlerini nispeten rahat bir çoğunlukla yeniden kazandı. Fransız lider, yüzde 41,46 oy alan aşırı sağcı rakibi Marine Le Pen’e karşı yüzde 58,54 oy alarak ile ikinci kez seçimin galibi oldu.

Macron aynı zamanda seçimle iktidara gelerek bir dönem yönetimde kalan ve ardından ikinci kez yeniden seçilen ilk Fransız siyasetçi olarak da tarihe geçti. Fransız halkının iktidardaki isimleri çok çabuk değiştirmesi göz önüne alındığında Macron’un ikinci kez seçilmesi büyük bir başarı olarak yorumlandı.

Macron, zafer konuşmasında ülkeyi birleştirmek için çalışacağını söylese de seçim sonuçları, Fransa’da görüş ayrılıklarındaki keskin bölünmeyi bir kez daha gözler önüne serdi.

Fransa Cumhurbaşkanı, ülkenin batısı, güneybatısı ve merkezi olan Paris'te büyük ölçüde destek görüyor. Rakibi Le Pen ise kuzey sanayi bölgelerinde ve Akdeniz'in güneyinde destekleniyor.

Büyük şehir merkezleri, üst orta sınıflar ve emekliler Macron'u desteklerken, alt gelir grupları da ezici bir çoğunlukla Le Pen'den yana oy kullandı.

SEÇİM SONUÇLARINDAKİ SOSYOLOJİK UÇURUM

Macron’un emeklilik yaşını 65’e çekme reformu, eleştirmenler arasında “zenginlerin başkanı” olarak nitelendirilmesine yol açmıştı. Ipsos’ta Araştırma Direktörü olan Mathieu Gallard ise, "En büyük kırılmalar her şeyden önce nesiller arasında ve toplumsal olarak gerçekleşir” diyerek şehirde Macron’un, kırsalda ise Le Pen’in desteklendiği şeklindeki genellemelere karşı çıktı.

44 yaşındaki Macron’un özellikle genç seçmenler arasında popülerlik kazanmaya çalıştığı biliniyor. Ipsos ve veri analiz firması Sopra Steria'nın yayınladığı rakamlara göre, 18 ila 24 yaşındaki oyların yüzde 61'inin Macron'a gittiği, bu yaş grubundaki kişilerin yüzde 41'inin ise hiç oy kullanmadığı kaydedildi.

50-59 yaş grubunda Le Pen’in az farkla da olsa Macron’un önüne geçtiği belirtildi. 71 yaş ve üzeri oyların yüzde 70'inin Macron’a gittiği ve emeklilerden sağlam bir destek aldığı görüldü.

Siyasi analist Jerome Jaffre, “Emmanuel Macron'u kitlesel olarak destekleyen yaşlı bir Fransa ve oylamaya kısmen sırtını dönen daha genç bir Fransa var. Bu büyük bir sosyolojik uçurum” yorumunu yaptı.

Katılımın yüzde 72 olarak kaydedildiği seçimde, sandığa gidenlerin yüzde 8,6’sı ve oyların ise yüzde 6,35’i geçersiz olarak bildirildi. Bu da Fransa’daki kayıtlı seçmenlerin üçte birinden fazlasının seçimde geçerli bir oy kullanmadığı anlamına geliyor.

Diğer yandan, Macron’un ikinci turda aldığı oyların bir kısmı da yalnızca aşırı sağcı Le Pen’in kazanmasını önlemek içindi. Nitekim Eyfel Kulesi’nin önündeki Champ-de-Mars Meydanı’nda zafer konuşması yapan Macron da benzer bir yorumla, “Birçok yurttaşım beni desteklemek için değil aşırı sağı engellemek için bana oy verdi” ifadelerini kullandı.

Avrupa yanlısı siyasetiyle merkezde yer alan Fransız lider, yıllardır ülke siyasetine yön veren muhafazakâr ve sosyal demokrat partiyi saf dışı bıraktı. Böylelikle kendisine muhalefet olan partileri de siyasi yelpazenin uç kısımlarına itti.

Merkezde kendisine karşı bir alternatif oluşmasını engelleyen Macron, beş senelik siyasi iktidarında bu avantajdan yararlandı. Ancak aşırı sağcı Le Pen ve aşırı solcu Melonchon’u destekleyenlerin Macron’a karşı oluşturduğu birliğin, Fransa Cumhurbaşkanı’nın kapsayıcılığı ve çoğunluk hükümeti kurması önünde engel yaratabileceği düşünülüyor.

ÜÇÜNCÜ TUR: PARLAMENTO SEÇİMLERİ

Fransa’da seçimin galibi olan cumhurbaşkanının mecliste de çoğunluğu elde ederek hükümeti kurması gerekiyor. 577 sandalyeli Ulusal Meclis’te Macron’un partisi 267 milletvekiline sahip. Ancak 12 ve 19 Haziran’da genel seçimlerin yapılması planlanıyor. 2017 yılında meclis çoğunluğuna rahat bir şekilde ulaşan Macron’un bu kez daha zorlu bir sınavla karşı karşıya kalması muhtemel.

Seçimlerde şimdiye kadar en yüksek oy oranını yakalayan Le Pen ve parlamento seçimlerinde Macron’a karşı duruşunu şimdiden dile getiren Melonchon, Fransız liderin sert bir direnişle karşılaşacağının sinyallerini veriyor.

Seçim sonuçlarının ardından pazar günü açıklama yapan Melonchon, “Pes etmeyin. Tüm kalbinizle eyleme geçin. Demokrasi bize bu yönü değiştirmenin bir yolunu sunabilir. Üçüncü tur bu gece başlıyor!” ifadeleriyle Macron’a meydan okudu.

Parlamentoda 101 milletvekiliyle sağcı Cumhuriyetçiler en büyük muhalefet bloğunu oluşturuyor. Ancak başkan adayları Valerie Pecresse'nin seçimlerdeki başarısızlığı, bloktakileri de istikrarsız bir duruma sokuyor. Bazıları "birlik ve eylemden oluşan büyük bir siyasi hareket" çağrısı yapan Macron'la ortak paydada buluşurken, diğerleri Macron sonrası dönemde geçerli bir güç olarak kalabilmenin tek yolunun bağımsız kalmak olduğunu savunuyor. Zira, görev süresi sınırlaması nedeniyle Macron’un 2027’de yeniden aday olması mümkün olmayacak.

MACRON’U BEKLEYEN ZORLUKLAR

24 Nisan’da kazandığı zafere rağmen Macron’u hem iç hem de dış politikada zorlu bir süreç bekliyor. İlk döneminde Sarı Yelekliler, Brexit, Covid-19 ve Ukrayna savaşı gibi krizlerle mücadele eden Fransız lider, ikinci beş yıllık döneminde de ekonomi, savaş, gıda krizi ve iklim değişikliği gibi konuları ele alacak.

Macron’un hâlihazırda içinde bulunduğu ve yeni döneminin ilk etabında da karşılaşacağı en büyük zorluk Ukrayna’daki savaş. Rusya’ya karşı yaptırımları destekleyen Macron, Putin ile kurduğu iletişim nedeniyle de eleştirilerin hedefi olmuştu. Diğer yandan, tüm çabasına rağmen Rusya-Ukrayna arasında başarılı bir arabuluculuk gerçekleştirememesi nedeniyle de eleştirildi.

Fransa ve Avrupa’nın Ukrayna savaşında masada kalması gerektiğini vurgulayan Macron, yeni döneminde de bu konuyu sıcak tutmaya devam edecek.

Avrupa Birliği ile entegrasyonu derinleştirmek isteyen Fransız lider, enerji ve güvenlik alanında daha fazla iş birliği ve dış sınırların etkin bir şekilde korunmasını hedefliyor. Ekonominin canlandırılması noktasında AB geneli akaryakıt ve ticaret anlaşmalarında ise standart getirilmesini savunuyor. Ancak AB’nin beyin ölümünün gerçekleştiği yönündeki söylemlerinin ardından Macron’un birlik içerisindeki konumu tartışılıyor.

Tüm dünyayı etkisi altına alan iklim değişikliği, Macron’un da vaatte bulunduğu alanlardan biri olarak ön plana çıkıyor. İklim politikalarında köklü değişim sözü veren Macron, enerji tasarrufu, yenilenebilir enerji yatırımları, demir ve nehir yollarına ağırlık verilmesi ve elektrikli araç kullanımının artırılması gibi politikalar üzerinde duruyor. Çevre örgütleri ilk dönemde bu alanda çok az adım atan Macron’un vaatlerine şüpheyle yaklaşıyor. Diğer yandan, Ukrayna savaşı ile daha da hissedilen enerji ve gıda krizi de ülkelerin iklim politikalarında geri adımlar atmasına neden oluyor.