G7 ülkeleri Tunus’ta nasıl bir politika izliyor?
Tunus’ta Cumhurbaşkanı Kays Said’in aldığı kararlar sonrası siyasi kriz devam ediyor. G7 ülkeleri ise Tunus Cumhurbaşkanı’na Başbakan ataması yönünde çağrıda bulundu. Peki, G7 ülkeleri Tunus’ta ne istiyor? Ülkede siyasi kriz aşılabilecek mi? Tunus’ta neler olmuştu?
Doğu Akdeniz’e kıyıdaş olan Kuzey Afrika ülkelerinden Tunus, Arap Baharı’nın ilk olarak doğduğu yer. 2010 yılının sonlarına doğru ülkede yaşanan işsizlik, pahalılık ve yoksulluk üzerine halkın şikayetleri artmaya başlamıştı. Tunus hükümeti hakkındaki yolsuzluk ve rüşvet iddiaları ise halkın tepkisini çeken bir diğer durumdu. Ülkede siyasi ve ekonomik olarak büyük sıkıntılar yaşanırken, bir seyyar satıcının kendini yakması tüm halkı ayağa kaldırdı.
Buazizi isimli seyyar satıcı ülkedeki işsizlik, pahalılık ve yolsuzlukları gerekçe göstererek hayatına son verdi. Bu durum, uzun zamandır gergin olan Tunus halkının sokaklara dökülmesini ve hükümet aleyhinde protesto gösterilerinde bulunmasını beraberinde getirdi. Kısa süre içerisinde büyüyen olaylar, Tunus’un tüm şehirlerine yayıldı. Tunus halkı ve tüm Arap coğrafyası için yeni bir dönem başlıyordu.
Tunus halkının kitlesel bir şekilde gösterilerde bulunması, protestolarının şiddetinin her geçen gün artması ve güvenlik güçlerinin müdahale etmekte zorlanması üzerine Zeynel Abidin Bin Ali hükümeti 22 gün içerisinde devrildi. Daha sonrasında ise Müslüman Kardeşler ideolojisi ve hareketine yakınlığı ile bilinen Nahda partisi Tunus’ta göreve geldi.
Tunus’ta yaşanan olaylar, çok kısa bir süre içerisinde Suriye, Mısır ve Libya gibi çevre ülkelere yayıldı. Yaşanan yolsuzlukları ve ülkedeki yüksek enflasyon, yüksek kur, zayıf ekonomi ve hayat pahalılığı gibi durumları şikayet eden halklar; kitlesel bir şekilde sokaklara dökülerek mevcut iktidarları protesto etti. Tunus’ta başlayan Arap Baharı rüzgarı, Kuzey Afrika’nın önemli ülkelerinde iktidar değişikliklerini beraberinde getirdi. Bu süreçte, 24 yıl Tunus’ta Cumhurbaşkanlığı görevini yapan Zeynel Abidin Bin Ali, 30 yıl Mısır’da görevde kalan Hüsnü Mübarek ve Libya’yı 42 yıl demir yumrukla yöneten Muammer Kaddafi devrildi.
Tunus’ta İhvan ideolojisine yakınlığıyla bilinen Nahda partisi iktidara gelirken, Mısır’da ise yine İhvan’la yakın ilişkiler kurduğu bilinen Muhammed Mursi Cumhurbaşkanı oldu. Libya’da ise ülkenin bir bölümü General Hafter tarafından kontrol edilirken, başkent Trablus merkez olmak üzere diğer bir bölümü ise Ulusal Birlik Hükümeti tarafından yönetilmeye başlandı. Libya’da ise UBH hükümeti, İhvan ideolojisine yakınlığıyla biliniyor.
TUNUS’TA NAHDA PARTİSİ TASFİYE EDİLDİ
Arap Baharı’nın başladığı yer olan Tunus’ta, geçtiğimiz aylarda halk çeşitli sorunlar nedeniyle sokağa çıkmaya başladı. Bu sorunların başında ise ülkedeki ekonomik durum ve kontrolden çıkmış olan sağlık krizi geliyordu. 25 Temmuz’da kitleler halinde sokaklara dökülen halk, mevcut iktidara karşı protesto gösterilerinde bulundu.
Ülkede protestoların boyutu her geçen gün artarken, Cumhurbaşkanı Kays Said, Anayasa’nın 80. maddesini hayata geçirdiğini açıkladı. Söz konusu madde ise Cumhurbaşkanı’na olağanüstü yetkiler tanıyor.
Cumhurbaşkanı Kays Said, Anayasa’nın 80. maddesi kapsamında; Meclis’in çalışmalarını 30 gün boyunca askıya aldığını, tüm milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırdığını, başbakanı azlettiğini ve yeni bir başbakan atayacağını duyurdu. Ayrıca Said, ülkedeki yolsuzluk dosyaları için kendisini başsavcı olarak atayacağını açıkladı.
Cumhurbaşkanı Said’in kararlarına ülkede bazı kesimlerden destek geldi. Ancak Melis içindeki partilerin çoğunluğu ise Cumhurbaşkanı’nı Anayasa’yı ihlal etmekle suçladı. Nahda Partisi lideri ve aynı zamanda Meclis Başkanı olan Gannuşi ise bu süreci ‘anayasal bir darbe girişimi’ olarak nitelendirdi.
Cumhurbaşkanı Kays Said’in dokunulmazlıkları kaldırmasının ardından ülkede bazı milletvekilleri ifadeye çağrılırken, bazıları ise gözaltına alındı. Bunun yanında birçok üst düzey yetkili hakkında ise ev hapsi kararı verildi.
Cumhurbaşkanı Kays Said’in aldığı kararlar ülke içinde olduğu gibi dünyada da yankı yarattı. Suudi Arabistan, BAE ve Fransa gibi ülkeler Kays Said’in yanında yer aldılar. Türkiye ise alınan kararlara tepki göstermekle birlikte, Kays Said ile sorunların çözümü için iletişimini sürdürdü.
Geçtiğimiz haftalarda bir aylık sürenin dolmasının ardından konuşan Said, Meclis’in çalışmalarının durdurulması ve diğer kararların süresiz uzatıldığını duyurdu.
G7 ÜLKELERİNDEN KAYS SAİD’E ÇAĞRI
Tunus’ta G7 ülkelerinin büyükelçilikleri, Cumhurbaşkanı Kays Said’e en kısa zamanda Başbakan ataması içinde çağrıda bulundu. Ayrıca G7 ülkeleri, Tunus’un anayasal sürece geri dönmesini talep etti.
G7 ülkeleri tarafından yapılan yazılı açıklamada, “G7 ülkeleri olarak, halkın daha iyi bir yaşam standardına ulaşması amacıyla meşru taleplerine cevap vermek için gerekli siyasi, sosyal ve ekonomik yapıları geliştirme sürecinde olan Tunus ile devam eden ortaklık taahhüdümüze bağlılığımızı vurguluyoruz. Bu kapsamda seçilmiş parlamentonun önemli rol oynadığı anayasal sisteme en kısa zamanda dönüş çağrısında bulunuyoruz” ifadelerine yer verildi.
Açıklamada, ekonomi ve sağlık krizleriyle mücadele eden Tunus’un, içinde bulunduğu krizleri aşabilecek yeterlilikte bir hükümet kurabilecek yeni Başbakan atanmasının gerekli olduğunun altı çizildi. Ayrıca açıklamada, “Cumhurbaşkanı Kays Said, halkın ihtiyaçlarına cevap veren net bir vizyonu ne kadar erken belirlerse, Tunus da karşı karşıya olduğu ekonomik, sağlık ve sosyal zorluklarla mücadele etmeye o kadar hızlı odaklanabilecektir” denildi.
G7 ÜLKELERİ TUNUS’TA NE İSTİYOR?
Almanya, ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya ve Kanada’dan meydana gelen G7 ülkeleri, Tunus’ta siyasi istikrarın sağlanmasını istiyor. Kuzey Afrika’da Libya ve Mısır’da geçmişte yaşanan olaylar bilinirken, G7 ülkeleri, aynı olayların Tunus’ta yaşanmasını istemiyor. Mısır’da Arap Baharı sürecinde yaşanan sorunlar son birkaç yıl içerisinde çözülebilirken, Libya’da ise siyasi ve askeri kriz hala sürüyor. Libya ve Mısır’da yaşanan olaylar göz önünde bulundurulduğunda; G7 ülkeleri, Tunus’ta aynı sorunlarla karşı karşıya kalmak istemiyor.
Almanya, Fransa, ABD, İngiltere ve İtalya gibi G7 ülkelerinin, aynı zamanda NATO ittifakı içerisinde olduğu biliniyor. 2011 yılında Libya’ya girerek Kaddafi hükümetini deviren NATO, uzun yıllar boyunca ülkede siyasi istikrarı ve barışı sağlayamamıştı.
G7 ülkeleri için Tunus’u önemli kılan bir diğer konu ise ülkenin Doğu Akdeniz’e kıyıdaş olması. Doğu Akdeniz meselesi sebebiyle Kuzey Afrika ülkelerine daha çok yoğun ilgi duyan ve burada faaliyetlerde bulunan G7 ülkeleri, Tunus’taki siyasi istikrarı ve barış ortamını çok önemsiyor. İlerleyen dönemde bu ülkelerin Doğu Akdeniz konusunda Tunus’la yeni iş birliği alanları arayacağını söylemek mümkün.
G7 ülkeleri Tunus’taki Nahda partisine sıcak bakmıyor. Nahda’nın İhvan ideolojisine yakınlığı; ABD, Almanya ve Fransa gibi ülkeler tarafından tepki çekiyor. Cumhurbaşkanı tarafından alınan kararlar G7 ülkeleri tarafından tepki ile karşılanmazken, ülkede Nahda sonrası yeni dönemin hemen başlanması isteniyor. G7 ülkeleri Tunus’ta bir an önce Başbakanın atanmasını ve ülkenin Nahda olmadan yeni bir döneme başlamasını talep ediyor.