Asya Pasifik’te güç mücadelesi sürüyor! Güney Çin Denizi’nde kim kiminle ittifak hâlinde?

Son yıllarda uluslarası rekabetin en sıcak noktası hâline gelen Güney Çin Denizi’nde sular durulmuyor. Peki, bölgede hangi ülke nasıl bir politika izliyor? Kim, kiminle neden ittifak içinde? 

Asya-Pasifik, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Çin arasında yaşanan güç mücadelesi nedeniyle, küresel rekabetin en sıcak noktası haline geldi. Son 10 yılda silahlanmaya en çok harcamanın yapıldığı bu jeopolitik bölge, giderek daha fazla farklı aktörün hak iddialarıyla kızıştı.

Güney Çin Denizi’ndeki suların bir türlü durulmasının en önemli nedeni ise bölgenin jeopolitik yapısı.

Güney Çin Denizi’nin sınırlarını batıdan Malakka Boğazı, doğudan ise Tayvan Boğazı çiziyor. Hint Okyanusu ve Pasifik’in batısına en kısa geçiş olanağını sağlıyor. Bununla birlikte dünya ticaretinin neredeyse üçte biri bu rotadan gerçekleşiyor ve milyarlarca ton petrol rezervleri bulunuyor. Hâl böyle olunca da uluslarası paylaşım kavgasının en gözde adreslerinden biri haline geliyor.

GÜNEY ÇİN DENİZİ’NDE PAYLAŞILAMAYAN NOKTALAR

Doğu Akdeniz’de olduğu gibi Güney Çin Denizi’nde de paylaşılamayan noktalar; adalar, kıyıdaş ülkelerin kara bağlantıları, kıta sahanlığı ile birlikte Münhasır Ekonomik Bölgeleri (MEB) ve egemenlik haklarıyla ile ilgili hak iddialarından kaynaklanıyor.

Ancak Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne (BMDHS) göre, her devlet denizleri kullanmak ve ticaret yapmakta özgür.

Bununla birlikte BMDHS’ne göre; taraf ülkelerin kıyı çizgisinden belirlenen 350 kilometrelik sular, o ülkenin Münhasır Ekonomik Bölgesi olarak sayılıyor. MEB sınırları içerisindeki doğal kaynakların keşif, işletme ve idaresiyle ilgili egemenlik hakları da, ilgili ülkeye ait. Çin ise ABD’nin aksine BMDHS’nin görüşünü kabul etmiyor ve Güney Çin Denizi’nin yaklaşık yüzde 90’ına denk gelen alandaki egemenlik hakkını ispatlamaya çalışıyor.

KİM KİMİNLE MÜTTEFİK?

Güney Çin Denizi’nde kara ve deniz yetki alanlarıyla sorun yaşayan diğer ülkeler şöyle: Vietnam, Filipinler, Malezya, Bruney’in içinde bulunduğu Güneydoğu Asya Ulusları Birliği (ASEAN) ülkeleri ve Tayvan. Tüm bu kıyıdaş ülkeler yalnızca ABD-Çin rekabetinde saf tutmuyor. Aynı zamanda Güney Çin Denizi’nde kendi etki alanlarını artırmaya yönelik hamlelerle de bulunuyor.

Örneğin Filipinler uzun yıllardır ABD’nin yanında yer alırken, son bir yıldır kendi hakları için mücadelesini arttırdı. Vietnam ise ABD-Çin rekabetinde ‘denge gözetmeye’ gayret gösteriyor. Her iki tarafada eşit mesafede bir politika yürütüyor.

Güneydoğu Asya’nın en büyük ekonomisi Endonezya ise, Rusya’dan almış olduğu askerî teçhizat nedeniyle ABD’den gelebilecek yaptırım endişesini taşıyor. Aynı zamanda Endonezya’nın Çin ile de güçlü ekonomik ilişkileri de var. Tüm bunlara rağmen, Güney Çin Denizi’ndeki hak iddialarından vazgeçmiyor.

HANGİ ÜLKELER İTTİFAK HALİNDE?

2000’ler itibariyle Çin ile ilişkilerini geliştirmek isteyen Malezya, Çin’e yakın tutumuyla dikkat çekiyor ancak bu durum hak iddiasında olmadığı anlamına gelmiyor.

Güney Çin Denizi’nin en “sessiz” ve naif hak iddia eden devleti olarak kabul edilen Bruney ise 1984 ve 1988’de yayınladığı haritalarla Münhasır Ekonomik Bölgesi’ndeki hak iddialarını belirlemişti.

Bununla birlikte Çin ile yakın ilişki içinde olan Bruney’in Pekin’in bölgedeki haklarını kabul ettiğine yönelik bazı göstergeler söz konusu. Bu nedenle bölgede ABD ile müttefik olma ihtimali oldukça düşük.

GÜNEY ÇİN DENİZİ DÜĞÜMÜ ÇÖZÜLECEK Mİ?

ABD - Çin ilişkilerini değerlendiren uzmanlara göre Amerikan Başkanı Joe Biden Güneydoğu Asya’da Trump’dan farklı bir tutum izlemeyecek. Yani Biden’in Asya politikası Trump’ın devamlılığı niteliğinde olacak.

Nitekim Biden yönetiminin göreve gelişinden bu yana bölgeye üçüncü gemisini yollaması da, bu sularda Çin’e karşı caydırıcı güç olarak kendini göstereceğine işaret ediyor.

Bu süreçte diğer kıyıdaş ülkelerde farklı eylemlerle nüfuz alanlarını genişletmeye devam edecektir. Her fırsatta Güney Çin Denizi’nin dikkatle izlenmesi gerektiğinin altını çizen uzmanlara göre, bu bölgede yaşanacak herhangi bir çatışma durumunda, gerginliğin etkileri tüm dünyada hissedilecektir.