Kore Yarımadası'nda artan gerilim, nükleer savaş tehlikesini hatırlattı
ABD, son birkaç günde Güney Kore limanlarına iki adet nükleer güçle çalışan denizaltı gönderdi. 1980’lerden beri ilk defa gerçekleşen bu olayın, Kuzey Kore’nin caydırılması için Washington-Seul iş birliğinde gerçekleştiği öğrenildi. Denizaltılardan biri olan USS Kentucky’nin nükleer füze taşıdığı, Pyongyang yönetiminin karşılık olarak denize balistik füze fırlattığı ve nükleer karşılık verme tehdidinde bulunduğu aktarıldı.
Geçtiğimiz hafta, ABD ordusunda aktif görev yapan USS Kentucky adlı nükleer denizaltı, Güney Kore’nin Busan kentindeki limana demirledi.
Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol; 19 Temmuz Çarşamba günü yaptığı açıklamada, bu eylemin “ABD’nin, Güney’i Kuzey’den gelen tehditlere karşı koruma kararlılığını” simgelediğini söyledi.
İlk denizaltının bölgeye varmasının üzerinden bir hafta geçmeden, ikinci bir denizaltının bölgeye intikal ettiği görüldü.
Güney Kore Donanma Sözcüsü Jang Do-young’un yaptığı açıklamaya göre; USS Annapolis adlı denizaltının Jeju Adası’ndaki askeri üsse giriş sebebi askeri malzeme ikmali yapmaktı.
ABD Başkanı Joe Biden ile Yoon Suk Yeol; nisan ayında gerçekleştirdikleri görüşmede, balistik füze taşıyan bir ABD denizaltısının, "Kore Yarımadası'ndaki stratejik varlıkların düzenli görünürlüğünü daha da artırma ve Pyongyang’dan gelecek provokasyonları engelleme" çabasının bir parçası olarak Güney Kore’ye gönderilmesi konusunda anlaşmıştı.
Kuzey Kore Savunma Bakanı Kang Sun-nam; Kentucky’nin Busan’a demirlemesinin, Pyongyang tarafından bir önleyici nükleer saldırı için gerekçe olarak görülebileceğini açıkladı.
Bununla paralel olarak; Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nin (KDHC) resmî yayın organı KCNA, ABD’nin Kore Yarımadası’nda bir “nükleer savaş” çıkartmaya çalıştığını duyurdu.
KDHC henüz nükleer bir tepki vereceği yönünde bir izlenim oluşturmadı ancak ziyaretlere karşılık olarak Japon Denizi doğrultusunda balistik füzeler fırlattı.
Annapolis’in varmasını takiben fırlatılan iki adet füzenin Pyongyang yakınlarından fırlatıldığı, 400 kilometre kadar mesafe katettiği ve Kuzey Kore’nin doğu kıyısının açıklarına indiği aktarıldı.
Al Jazeera’ya göre; bu füzelerin fırlatılması, “Güney Kore ve ABD denizaltılarının nükleer başlıklarla vurulabileceğini gösterme” anlamını taşıyordu.
Reuters’a yazan Josh Smith de Washington’un bölgeye denizaltılar göndermesinin, Pyongyang’a “vurulma menzili içinde oldukları” izlenimi verme amacını taşıdığına dair değerlendirmeler yaptı.
GERGİNLİĞİ ARTIRAN KİM?
Bölgedeki askeri ve siyasi tansiyon 1950 yılından beri üst düzeyde seyrediyor. 1950’de başlayıp 1953’te biten Kore Savaşı’ndan bu yana Kuzey ve Güney’in savaş hâlinde olması, barışçıl bir ortamın oluşumunu güçleştiriyor.
İki ülke arasında bir mütareke imzalanmış olsa da hâlâ bir barış anlaşması imzalanmadığı için Pyongyang ve Seul teknik manada savaş durumundalar.
Kuzey Kore’nin füze denemeleri Seul tarafından; ABD’nin yarımada çevresindeki varlığı da Pyongyang tarafından dengeyi bozarak gerginlik durumunu kabartan unsurlar olarak değerlendiriliyor.
Bu unsurlara ek olarak; bir ABD askerinin 38 derece kuzey paralelinde bulunan sınırı yasa dışı olarak geçmesi ile KDHC tarafından tutuklanması da gerginliği artıran yeni bir unsur olarak ortaya çıktı.
ABD kara kuvvetlerinde er olarak görevli Travis King, iki ülkenin sınırları arasında kalan demilitarize bölgeye bir tur ile katılmıştı.
Panmunjom kasabasındayken koşarak Kuzey Kore’ye geçen King’in tutuklu olduğuna inanılıyor.
Birleşmiş Milletler’in de diyalog için devreye girdiği King ile ilgili Pyongyang’dan henüz bir açıklama gelmedi.
Buna rağmen Kuzey Kore tarafından bir Amerikan askerinin hiçbir gerekçeyle sınırdan yasa dışı geçişinin olumlu karşılanmayacağı aşikâr. King’in, KDHC yetkilileri tarafından bir ajan olarak değerlendiriliyor olması dahi muhtemel.
Pyongyang, Güney Kore’yi “hain” ve “kukla” olarak nitelendiriyor. Bu nitelemelerin altında da Seul-Washington iş birliği yatıyor.
Dolayısıyla KDHC yönetimi, bölgesel gerginliğin yükselmesinden “kukla” olarak niteledikleri Yoon hükûmetini ve Washington’u sorumlu görürken; Seul ise Pyongyang’ın BM çözümlerini yok sayan füze denemelerini gerginliğin asıl sebebi olarak değerlendiriyor.
PASİFİK’TE BİR ÇATIŞMA ALANI OLARAK KORE YARIMADASI
38 derece kuzey paraleli, 70 yıldan fazladır iki ideolojik kampı birbirinden ayırıyor. Kuzeyde sosyalist yönetim, güneyde liberal kapitalist yönetim bulunuyor.
Kuzey, İkinci Dünya Savaşı’nın sonundan beri Rusya ve Çin Halk Cumhuriyeti gibi ülkeler tarafından destekleniyor.
Güney ise başta ABD olmak üzere NATO üyesi ülkeler ve Avustralya, Japonya gibi ittifak ortakları tarafından destekleniyor.
1950-53 arasında gerçekleşen Kore Savaşı, o zamanın iki süper gücü olan SSCB ve ABD ile bu iki devletin müttefikleri arasında gerçekleşen bir vekâlet savaşı niteliğinde gerçekleşmişti.
Şimdilerde ise Kore Yarımadası; Asya-Pasifik bölgesinde etkinliğini artırmak isteyen Washington ve NATO ile Moskova ve Pekin’in güç gösterilerine sahne oluyor.
Küresel ölçeğe yayılma ihtimali bulunduğu için bir sıcak savaş başlaması olası gözükmese de taraflar arasındaki gerginlik ve düşmanlık, iki kamptan biri yenilgiyi kabul edene kadar yerini barışa bırakacağına dair bir izlenim vermiyor.
Güney, Kuzey’i; Kuzey de Güney’i varoluşsal tehdit olarak değerlendiriyor. İdeolojik farklar tarafından da körüklenen bu ayrımın devam etmesi, birlikte barışçıl yaşam olasılığını ortadan kaldırıyor. Bunda, iki tarafın daha güçlü devletler tarafından desteklenmesi de rol oynuyor.