İngiltere hükümetinin acil durum yasası planı, hukukun etrafından dolaşmak olarak değerlendiriliyor
İngiltere, Ruanda ile yaptığı ve Londra’daki bir temyiz mahkemesi tarafından Britanya insan hakları yasalarına dayandırılarak iptal edilen göç anlaşmasını hukukun etrafından dolaştırarak yürürlüğe koymaya çalışıyor.
2022’nin nisan ayında Londra ve Kigali arasında gerçekleştirilen bir anlaşma, Manş Denizi üzerinden botlarla İngiltere’ye varan göçmenlerin iltica taleplerinin işlenmesi için Ruanda’ya gönderilmesini öngörüyordu.
Londra’daki bir temyiz mahkemesi, 29 Haziran 2022’de bu anlaşmanın insan hakları yasalarına aykırı olduğu gerekçesiyle anlaşmayı hükümsüz ilan etmişti. Temyiz kararından yaklaşık iki hafta önce gerçekleştirilmesi planlanan ilk uçuş da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden (AİHM) gelen bir kısıtlama kararıyla son dakikada durdurulmuştu.
Kasım 2023’te de Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesi, ülkenin taraf olduğu uluslararası anlaşmalara dayanarak mültecilerin geri gönderme yasağına uymadığı Birleşmiş Milletler tarafından belgelenen bir ülke olan Ruanda’ya gönderilemeyeceklerine, dolayısıyla anlaşmanın hukuksuz olduğuna karar verdi.
YENİ ANLAŞMA İMZALANDI
5 Aralık 2023 tarihinde İngiltere hükümetini temsilen İçişleri Bakanı James Cleverly, Kigali hükümeti ile yeni bir göç anlaşmasına imza attı.
Londra yönetimi, yeni anlaşma gereğince Ruanda’ya gönderilen mültecilerin geri gönderilme tehlikesi altında olmayacağını, bağımsız bir izleme komitesinin Ruanda’yı gözlemleyeceğini belirtti.
Birleşik Krallık, anlaşma gereğince İngiliz ve İngiliz Milletler Topluluğu yargıçlarının yeni bir temyiz sürecine başkanlık etmeleri için ödeme yapmayı ve Ruanda’ya gönderilen herkesin yasal ücretleri ile beş yıla kadar konaklama ve yaşam masraflarını da karşılamayı taahhüt etti.
Ruanda’ya gönderildikten sonra suç işleyen mültecilerin de Birleşik Krallık'a iade edilebilir ollduğu ifade edildi.
Hukuksuz olduğu belirtilen bir önceki anlaşmada olduğu gibi Ruanda da "en hassas durumdaki mültecilerinden" bazılarını yeniden yerleştirilmek üzere Birleşik Krallık'a gönderme hakkına sahip olacak.
Cleverly, Kigali’nin “ülkeye gelen insanların güvenliğine yönelik açık ve net bir taahhüte bulunduğunu” söyledi.
Westminster’ın ayrıca Ruanda’nın mülteciler için güvenli ülke olduğuna ilişkin bir acil durum yasasını çıkartması bekleniyor.
The Guardian, bu yasanın bakanlara Brüksel’den gelen yargılamaları göz ardı etme gücü vereceğini aktardı.
Ancak bu karar, “insan hakları yasalarının etrafından dolaşma” olarak değerlendiriliyor. BBC’ye konuşan eski Yüksek Mahkeme yargıcı Lord Jonathan Sumption, “Ülkedeki en yüksek mahkeme tarafından gerçekler ve kanıtlar ışığında verilen bir kararı fiilen geçersiz kılmak, anayasal açıdan tamamen sıra dışı bir şey olacaktır” açıklamasında bulundu ve İngiltere’nin bu hamlesinin uluslararası hukukun bir ihlalini teşkil edeceğini belirtti.
GÖÇ BAKANI İSTİFA ETTİ
Göç Bakanı Robert Jenrick, 5 Aralık’ta açıklanan anlaşmanın “yetersiz” olduğunu öne sürerek istifa etti. Jenrick’in istifasının ardından “Göç Bakanlığı” görevi, “Düzenli Göçten Sorumlu Bakan” ve “Düzensiz Göçten Sorumlu Bakan” olarak ikiye ayrıldı.
İstifa mektubunda “Ülke için riskler, programı felç etme ve amaçlanan caydırıcılığını ortadan kaldırma tehlikesi taşıyan yasal zorluklar döngüsünü sona erdirmek için gereken daha güçlü korumaları takip etmememiz için çok yüksek” ifadelerine yer veren Jenrick, yasanın başarı şansının yüksek olduğuna inanmadığı için yasayı meclise götüremeyeceğini söyledi.
Jenrick’e hizmetleri için teşekkür eden Başbakan Rishi Sunak, Göç Bakanı’nın istifasının “hayal kırıklığı” olduğunu, duruma ilişkin temel bir yanlış anlaşılmadan kaynaklanmış olabileceğinden endişe ettiğini dile getirdi.
Sunak'a yakın olduğu bilinen Jenrick'in istifası, İngiliz basınında "Sunak hükümetinde baş gösteren yeni bir çatlak" olarak değerlendirildi.