İran-Körfez ilişkileri kritik bir dönemden geçiyor
Bölgede yıllardır karşı karşıya gelen İran ve Körfez ülkeleri, ilişkilerinde yeni bir dönem açmak istiyor. Ancak ilişkilerin normalleşmesinde iki taraf için de engeller bulunuyor. Peki, İran-Körfez normalleşmesinin önündeki engeller ne? Reisi ile birlikte İran-Körfez ilişkileri nasıl şekillenecek? Orta Doğu’da yeni bir sayfa açılabilir mi?
İran ve Körfez ülkeleri uzun yıllardır ilişkilerinde sorun yaşıyor. 1979’daki İslam Devrimi’nden sonra İran’ın Amerika ve İsrail karşıtı bir politika izlemesi, Körfez ülkelerinin ise ABD ile olan yakın ilişkileri birçok sorunu beraberinde getiriyor. Özellikle ABD’nin Afganistan, Irak ve Suriye gibi ülkelere girmesinin ardından Orta Doğu’daki İran-Körfez çekişmesi de farklı bir boyut kazandı.
2011 yılında Suriye’de iç savaşın başlaması ile birlikte taraflar arasındaki ilişkiler kopma noktasına geldi. Körfez ülkeleri Suriye’de Esad karşıtı bir pozisyonda bulunurken, İran ise Rusya ile birlikte Esad’ı koltukta tutabilmek için siyasi ve askeri olarak aktif bir rol üstlendi. Suriye’deki olaylar ülkelerin hangi tarafta yer aldığını gözler önüne serdi. Rusya ve Çin ile birlikte hareket eden İran, ekonomik yardımlarının yanı sıra desteklediği gruplarla askeri olarak Esad’ın yanında durdu. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri başta olmak üzere tüm Körfez ülkeleri ise ABD ve Avrupa ile birlikte Esad karşısındaki muhalifleri destekledi.
Orta Doğu’daki Suriye, Irak, Yemen, Lübnan ve Bahreyn gibi ülkeler; İran ve Körfez ülkeleri arasında bir mücadele alanına dönüştü. Irak’ta Haşdi Şabi, Lübnan’da Hizbullah, Yemen’de Ensarullah ve Suriye’de Esad yönetimine açık bir şekilde destek veren İran; Körfez ülkelerinin bölgede hakimiyet kurmasını istemiyor. Körfez ülkeleri ise İran’ı yayılmacılıkla suçluyor ve nükleer faaliyetleri başta olmak üzere birçok eylemini kendi güvenliği açısından tehdit olarak görüyor.
Suriye ile başlayan gerginliği daha sonrasında 2015 yılında başlayan Yemen olayları izledi. Suudi Arabistan başta olmak üzere dokuz ülke, Yemen hükümetini desteklemek üzere ülkeye girerek Husiler’e karşı savaş başlattı. Başkent Sana dahil birçok yeri ele geçiren Husiler, Mansur el-Hadi hükümetinin meşru olmadığını savunuyor ve ülkede yeni seçimlerin yapılmasını talep ediyordu. Körfez ülkeleri ile Yemenli Husiler arasındaki savaş altı yıldır sürerken, İran bu savaşta Husiler’e her türlü desteği verdi. Yemenli Husiler bu savaş süreci içerisinde Suudi Arabistan topraklarına ve petrol tesislerine birçok kez füzeli saldırı düzenledi. Körfez ülkeleri ise bu saldırıların arkasında İran olduğunu savundu.
Yemen ve Suriye gibi tarafları karşı karşıya getiren bir diğer ülke ise Bahreyn. Bahreyn’in nüfusunun büyük bir çoğunluğunun Şiilerden oluşması nedeniyle İran, hükümetin değişmesini ve çoğunluk tarafından desteklenen bir hükümetin ülkeyi yönetmesini istiyor. Bahreyn ve Körfez ülkeleri ise bu durum karşısında İran’ı iç meselelerine karışmakla ve yayılmacılıkla suçluyor.
Orta Doğu’daki birçok ülkede karşı karşıya gelen İran ve Suudi Arabistan, 2 Ocak 2016 tarihinde Suudi Arabistanlı Şii din adamı Ayetullah Nimr’in idam edilmesi ile ilişkileri tamamen kesti.
İran ile Körfez ilişkileri gergin ve sert bir şekilde seyrederken, İsrail ile Bahreyn ve BAE gibi ülkeler arasında normalleşme anlaşmaları imzalanması da bölgedeki politikaları oldukça etkiledi. BAE, Bahreyn, Fas ve Sudan gibi ülkeler ile normalleşen İsrail’in, ilerleyen dönemlerde Suudi Arabistan ve Katar gibi ülkelerle bu süreci devam ettireceği iddia ediliyor. Bu durum, ‘İran karşısında İsrail-Körfez ittifakı oluşuyor’ gibi yorumları beraberinde getiriyor. İsrail ve Körfez ülkeleri, İran konusunda ortak noktada buluşuyor. İki taraf da İran’ı yayılmacılık ile suçlarken, nükleer faaliyetlerini kendi güvenlikleri için en büyük tehdit olarak görüyor.
İran ile Körfez arasında gerginliklerin devam ettiği bir zamanda, birçok Arap ülkesinin Katar’a karşı birleşmesi ve bu ülke ile siyasi ve diplomatik tüm ilişkilerini kesmesi yeni gelişmelere neden oldu. Son yıllarda Katar ile İran arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkiler gelişirken, iki ülke arasında çeşitli alanlarda anlaşmalar imzalandı.
ORTA DOĞU’DA YENİ DÖNEM
Tüm bu gelişmelerle birlikte; İran ile Körfez ülkeleri arasında özellikle son dönemde karşılıklı adımlar atılıyor. İran ve Suudi Arabistan istihbaratları geçtiğimiz aylarda defalarca kez Irak’ta gizli görüşmeler gerçekleştirdi. Bu durum, daha sonrasında iki ülke yetkilileri tarafından da doğrulandı. Bölgede yeni bir sayfanın açılacağına dair ışık veren bu gelişmelerin ardından, iki ülke tarafından ilişkileri normalleştirme yönünde açıklamalar gelmeye başladı.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, İran ile ilişkileri normalleştirmek istediklerini belirtirken; İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatipzade, Suudi Arabistan tarafından gelen açıklamaları olumlu karşıladıklarını söyledi.
ABD’de Joe Biden’ın göreve geldikten sonra Yemen’deki savaşta koalisyon güçlerine verdiği askeri desteği sonlandırması, nükleer anlaşmaya geri dönmek için müzakerelere başlaması ve Trump’tan farklı bir politika izlemesi Suudi Arabistan’ın bu adımları atmasına neden olmuş olabilir. İran ise ağır ambargolar karşısında ekonomik olarak zor günler geçirirken, Körfez ile ilişkilerini normalleştirerek Orta Doğu’daki ekonomik harcamalardan kurtulmak istiyor. Ayrıca İsrail ve ABD karşısında bölgedeki pozisyonunu güçlendirmeyi ve Basra Körfezi’nde daha rahat faaliyetlerde bulunmayı amaçlıyor.
18 Haziran 2021 tarihinde yapılan seçimlerin ardından ülkenin 8. Cumhurbaşkanı seçilen İbrahim Reisi, yaptığı ilk açıklamalarda İran-Körfez ilişkilerini normalleştirmek istediğini söyledi. Reisi’nin bu açıklamaları, İran’ın yeni dönemde Körfez üzerine farklı bir politika sergileyeceğini gözler önüne serdi. Özellikle ABD ile nükleer anlaşmaya geri dönmeye çok yakın olduğu bir dönemde, İran tarafından gelen bu açıklama, bölgede yeni bir sayfa açılacağını gösteriyor.
NORMALLEŞME ÖNÜNDEKİ ENGELLER
İki taraf arasında normalleşme yolunda önemli adımlar atılırken, bazı durumlar bu süreci baltalayabilir. Özellikle İsrail ve Körfez ülkeleri arasında normalleşmelerin devam etmesi ve askeri anlaşmalar imzalanması, İran tarafından sert bir şekilde karşılık bulabilir. BAE ve Bahreyn ile normalleşen İsrail’in, önümüzdeki dönemde Katar, Suudi Arabistan ve Umman gibi ülkeler ile normalleşebileceği iddia ediliyor. Bu durum gerçekleşirse, İran ve Körfez ülkelerinin ilişkilerinin düzelmesi zor görünüyor. İlerleyen dönemlerde Körfez ülkeleri; İsrail ile İran arasında tercih yapmak zorunda kalabilir.
Diğer yandan ise Körfez ülkeleri kendi aralarında İran karşıtı anlaşmalar imzalamaya devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan ile Umman arasında İran’ın nükleer faaliyetlerine karşı ortak iş birliği anlaşması imzalandı. Suudi Arabistan ile BAE’nin Yemen’deki varlığı devam ediyor. İran destekli Yemenli Husiler, Suudi Arabistan topraklarına yönelik füze atışlarını sürdürüyor. Suriye’de devam eden savaşta, iki taraf da aynı pozisyonlarını koruyor. Bahreyn, Lübnan ve Irak gibi ülkelerde birtakım anlaşmazlıklar devam ediyor. Tüm bunlar, İran-Körfez ilişkilerinin normalleşmesi sürecinde önemli bir engel olarak bulunuyor.