İsrail ve İran’ın iç politikada zorlu günleri!
Son dönemde Devrim Muhafızları’na yönelik düzenlenen suikastlar ve üçüncü ülkelerde gerçekleştirilen saldırılar nedeniyle İran ile İsrail arasındaki gerilim tırmanmıştı. Ancak her iki ülkenin de iç politikada zorlu günlerden geçmesi, tansiyonun düşmesini beraberinde getirdi. Peki, İran ile İsrail, iç politikada hangi sorunları yaşıyor? İlerleyen günlerde iki ülkeyi neler bekliyor?
İsrail, son yıllarda sürekli hükümet krizleriyle karşı karşıya kalıyor. Geçtiğimiz haftalarda koalisyon ortaklarından Başbakan Naftali Bennett ve Dışişleri Bakanı Yair Lapid, Meclis’i feshederek erken seçime gitme kararı aldıklarını açıkladı. Koalisyon ortakları, erken seçime kadar Başbakanlık görevinin Yair Lapid’e geçmesi konusunda anlaşmaya vardı. Böylelikle İsrail, yaklaşık üç buçuk yıl içinde beşinci defa genel seçime gidecek.
İsrail’de Haziran 2021’de kurulan koalisyon hükümeti, birbirinden farklı sekiz partiden oluşmasıyla dikkat çekiyordu. Söz konusu partilerin birbirlerinden farklı ideolojilere ve politik görüşlere sahip olması, hükümetin sürekli krizlerle karşı karşıya kalmasına neden oluyordu. Birçok siyasi uzmana göre, oldukça kırılgan bir yapıya sahip olan koalisyon hükümetinin dağılması kaçınılmazdı.
Naftali Bennett liderliğindeki koalisyon hükümetinin içerisinde sağ ve sol partilerin yanı sıra bir Arap İslamcı parti bulunuyordu. Haziran 2021’de kurulan koalisyon hükümeti, İsrail’in siyasi belirsizlikten bir an önce kurtulmasını ve ülkede istikrarın sağlanmasını amaçlıyordu. Ancak İsrail'de siyasi istikrar bir türlü sağlanamadı.
Yamina milletvekili Idit Salman’ın geçtiğimiz haftalarda koalisyondan ayrıldığını duyurması üzerine koalisyon Meclis’te azınlık durumuna düştü. Böylelikle Bennett hükümeti, yasaları Meclis’ten geçirememeye başladı.
Vatandaşlık Yasası ve Batı Şeria’daki İsrail vatandaşlarına İsrail yasalarının uygulanmasını kapsayan yasanın yenilenmesi, koalisyonun Arap ve solcu üyeleri tarafından olumsuz karşılandı. Likud ile birlikte koalisyondaki sağ partiler de son dönemde Bennett’a yönelik yoğun baskı kurdu.
En son ise İsrailli milletvekilleri erken seçimlere gidilmesi amacıyla Meclis’in feshedilmesini içeren tasarıya birinci turda onay verdi. İsrail Meclisi tarafından yapılan yazılı açıklamaya göre, Genel Kuruldaki oylamada 53 milletvekili, tasarı lehinde oy kullandı. Açıklamaya göre, red veya çekimser oy kullanan olmadı. İsrailli siyasi uzmanlar, Ekim ayında ülkenin yeniden genel seçimlere gideceğini belirtiyor.
Bennett ve Lapid’in erken seçim kararı almasının ardından eski İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, “Bu, İsrail tarihindeki en kötü hükümettir” ifadelerini kullandı. Netanyahu, “güçlü ve etkin bir hükümet kurma niyetiyle” seçimlere hazırlandığını söyledi.
Ancak 12 yıl İsrail’de Başbakanlık koltuğunda oturan ve görevde kaldığı süre boyunca yolsuzluk ve rüşvet iddialarıyla gündeme gelen Netanyahu’nun, yeniden seçilmesi çok düşük bir ihtimal olarak görülüyor.
Siyasi uzmanlara göre, İsrail’deki mevcut hükümet krizlerinin uzun bir süre devam etmesi bekleniyor. Naftali Bennett ve Benjamin Netanyahu’nun yeniden aday olması nedeniyle İsrail’deki siyasi belirsizliğin seçimlerin ardından da devam etmesi öngörülüyor.
İsrail’in iç politikada yaşadığı sorunlar, dış politikadaki adımlarını da olumsuz yönde etkiliyor. Son dönemde İran ve Lübnan ile birçok konuda sorun yaşayan Tel Aviv, içte yaşadığı problemler nedeniyle Tahran ve Hizbullah konusuna odaklanamıyor.
İRAN’DA REİSİ HÜKÜMETİ ZOR GÜNLERDEN GEÇİYOR
Haziran 2021’deki seçimleri kazanarak İran’ın sekizinci Cumhurbaşkanı seçilen İbrahim Reisi, göreve geldiği günden bu yana ekonomi yönetimindeki başarısızlıklarıyla dikkat çekiyor. Ülkedeki enflasyon, işsizlik ve hayat pahalılığının her geçen gün artması, İran halkı tarafından sert tepki çekiyor.
Başta güney bölgeleri olmak üzere İran’ın birçok noktasında, Reisi hükümetinin politikaları protesto ediliyor. Geçtiğimiz haftalarda Tebriz, Ahvaz, İlam, Bender Abbas, İsfahan, Kerec ve Kerman gibi kentlerde, hükümetin ekonomi alanındaki başarısız politikaları ve bazı kararları göstericiler tarafından eleştirilmişti.
Göreve başladığı ilk zamanlarda komşularla ilişkileri güçlendireceğini söyleyen İbrahim Reisi, bu konuda da beklenen adımları atamadı. Suudi Arabistan ve BAE gibi Körfez ülkeleriyle temaslarını yoğunlaştıran Reisi yönetimi, ilişkilerin tamamen normalleşmesi konusunda çalışmalarını sürdürüyor.
Reisi yönetimi, ABD ile nükleer anlaşmaya geri dönmek için müzakere sürecine devam ediyor. Her ne kadar Viyana’da devam eden süreçte bazı ilerlemeler kaydedilse de; iki tarafın kısa süre içerisinde anlaşmaya geri dönmesi beklenmiyor.
Reisi yönetimini çare bulmakta zorlayan konulardan biri de; Devrim Muhafızları Ordusu’na mensup bazı generallerin ve komutanların İran toprakları içerisinde suikasta uğraması. İran, söz konusu suikastların arkasında Tel Aviv hükümetinin olduğunu düşünüyor. Tel Aviv ise İran’ın iddialarını reddetmekle birlikte, İran’ın kendisinden bir intikam almasından endişeleniyor.
İsrail, söz konusu suikastların ardından Tahran hükümetinin bir karşılık vereceği endişesiyle, vatandaşlarının İran’a komşu olan ülkelere gitmesini istemiyor. Bu ülkelerin başında ise Türkiye geliyor. Geçtiğimiz hafta vatandaşlarına Türkiye’yi derhal terk etme çağrısı yapan Tel Aviv hükümeti, en son yaptığı açıklamada ise “Zorunlu olmadıkça Türkiye’ye seyahatlerden kaçının” ifadelerine yer verildi.
İran’da meydana gelen suikastların ardından Tahran ile Tel Aviv arasındaki kriz oldukça tırmanmıştı. Ancak her iki ülkenin de iç politikada yaşadığı sorunlar, tansiyonun düşmesini beraberinde getirdi. Önümüzdeki aylarda İsrail’in erken seçim sürecine ve siyasi krizin çözümüne odaklanması bekleniyor. İran’daki Reisi yönetiminin ise dış politikada gerilimi artıracak adımlar atmak yerine ülkedeki ekonomik duruma yoğunlaşacağı öngörülüyor.