İran ve İsrail’in Körfez'deki rekabeti kızışıyor!

İran’da ve İsrail’de bu sene göreve gelen yeni hükümetler, Körfez ülkeleri ile ilişkilerinde yeni bir dönem açmak istiyor. Körfez ise iki tarafla da ilişkilerini normalleştirmeyi amaçlıyor. Ancak bu durum, Körfez’i bir taraf seçmek zorunda bırakabilir…

İran ile Körfez ülkeleri arasındaki ilişkiler uzun yıllardır gergin seyrediyor. Tüm dış politikasını ABD karşıtlığı üzerine şekillendiren İran; Körfez ülkelerinin ABD ile müttefik olmasını istemiyor. İran, ABD’nin Körfez ülkelerindeki üslerini, siyasi ve ekonomik faaliyetlerini ve askeri gücünü kendi güvenliği için en büyük risk olarak görüyor.

İran ile Körfez ülkeleri arasında uzun yıllardır Orta Doğu’da vekalet savaşları yaşanıyor. İki taraf da Orta Doğu’da nüfuz alanlarını genişletmek ve bölgede etkinliğini artırmak istiyor. Başta Suudi Arabistan olmak üzere BAE ve Bahreyn gibi Körfez ülkeleri, İran’ı Orta Doğu’da yayılmacılıkla suçluyor.

İran ile Körfez ülkelerinin uzun yıllardır karşı karşıya geldiği iki ülke var; Suriye ve Yemen. Suriye’nin İran için önemi oldukça büyük. Suriye’de Beşar Esad’ın devrilmesi, İran’ın bölgedeki tüm etkinliğinin sonlanması anlamına geliyor. İran’ın Lübnan Hizbullah’ı ile arasındaki askeri ve ekonomik alışverişte, Suriye çok kritik bir rol oynuyor. Bu nedenle İran, iç savaşın başladığı 2011 yılından bu yana askeri, siyasi ve ekonomik olarak Esad’a her türlü desteği veriyor.

Körfez ise Suriye savaşının başlaması ile birlikte İran’ın tam karşısında konumlanmıştı. İran-Suriye iş birliğinden rahatsız olan ve bunu kendi güvenlikleri için tehdit olarak gören Körfez, Esad’ın devrilmesi için yıllarca Suriye’deki muhalif grupları destekledi. Suriye’de yaşanan gelişmeler, İran-Körfez ilişkilerinin de oldukça gerilmesine neden oldu. Ancak günümüzde Suudi Arabistan başta olmak üzere Katar ve BAE gibi ülkelerin Suriye’deki muhalif gruplara verdiği desteği kestiği görülüyor.

İran-Körfez hattının yıllardır gergin olmasına sebep olan bir diğer etken ise Yemen savaşı. 2015 yılında Yemen’e girerek bir operasyon başlatan Körfez ülkeleri, burada İran destekli Husiler’e karşı ağır saldırılarda bulundu. Körfez, Yemen’de İran destekli Husiler’in yönetimi ele geçirmesini ve kendilerine komşu olmasını istemedi. Ancak buradaki savaş, Körfez’e pahalıya patladı. Yemenli Husiler, Suudi Arabistan’a yolladıkları füzeler ile buradaki petrol tesislerini vurmayı başardı. Bu saldırılar, Suudi Arabistan başta olmak üzere dünya ekonomisini de derinden etkiledi.

İran ise Yemen’deki Husiler’e ekonomik ve askeri olarak her türlü desteği verdi. Husiler’in burada yönetimi ele geçirmesini isteyen İran, Körfez’in saldırılarına karşı sıklıkla tepki gösterdi. Yemen’deki savaşta on binlerce sivil hayatını kaybederken, halk; eğitim, sağlık, ulaşım ve alt yapı hizmetlerinden yararlanamaz hale geldi.

BIDEN SONRASI İRAN-KÖRFEZ HATTINDA YENİ DÖNEM

İran-Körfez ilişkileri yıllardır gergin bir süreçten geçerken ve iki taraf Yemen, Bahreyn ve Suriye gibi ülkelerde sıklıkla karşı karşıya gelirken; bu yılın başında ABD’de Joe Biden’ın başkanlığa gelişi tüm dengeleri değiştirdi.

Donald Trump döneminde ABD-Körfez ilişkileri tarihin en iyi dönemlerinden birini yaşarken; Joe Biden ile ikili ilişkilerde bazı sorunların ortaya çıktığı görüldü. Joe Biden, göreve geldikten kısa bir süre sonra ABD’nin yeni hedefinin Rusya ve Çin ile rekabete yoğunlaşmak olduğunu duyurdu. Biden hükümetinin attığı ilk somut adımlardan biri ise Yemen’deki savaşta Körfez’e verilen askeri desteğin sonlandırılması oldu. Ayrıca Biden hükümeti, İran ile nükleer müzakere masasına yeniden oturarak, Trump döneminde izlenen politikaları bütünüyle terk etti.

Afganistan’dan tamamen çekilen Biden hükümeti, Irak’tan da bu yılın sonuna kadar tamamen çekilme yönünde sinyaller verdi. Biden’ın Orta Doğu’da attığı bu adımlar, İran ile Körfez ülkelerinin ilişkilerini yeniden ele almasını beraberinde getirdi. Bu süreçte Suudi Arabistan istihbarat yetkilileri ile İranlı yetkililer Irak’ın başkenti Bağdat’ta gizli görüşmeler gerçekleştirdi. Daha sonrasında ise her iki taraf da ilişkilerinde normalleşmeye gitmek istediklerini duyurdu.

Haziran ayında gerçekleştirilen seçimleri kazanarak İran’da göreve gelen İbrahim Reisi de Körfez’deki komşuları ile iyi ilişkilere sahip olmak istediklerini söyledi. Reisi, İran’ın ilerleyen dönemde komşu ülkeleri ile daha sık iletişim kuracağını ve ilişkilerini geliştireceğini belirtti. Suudi Arabistan ise İran ile iyi ilişkilere sahip olmak ve yaşanan anlaşmazlıkları diplomatik yollarla çözmek istediklerini açıkladı.

İSRAİL KÖRFEZ İLE NORMALLEŞMEYE DEVAM EDİYOR

Eski ABD Başkanı Donald Trump ara buluculuğunda imzalanan İbrahim Anlaşmaları, İsrail-Körfez ilişkilerinin yeniden şekillenmesini sağladı. Bu anlaşmalar kapsamında, İsrail, BAE ve Bahreyn ile ilişkilerinde normalleşmeye gitti. İsrail ile BAE arasında tarihte ilk defa karşılıklı Büyükelçi atanırken, geçtiğimiz günlerde ise Bahreyn’in başkenti Manama’da İsrail Büyükelçiliği açıldı.

İsrail’de göreve gelen yeni hükümet, Netanyahu döneminde başlayan Arap ülkeleriyle normalleşme sürecini devam ettirmek istiyor. İlerleyen dönemde Suudi Arabistan ve Kuveyt gibi ülkelerin de İsrail ile normalleşmeye gidebileceği dile getiriliyor. İsrail’in, normalleşmeye gittiği BAE ve Bahreyn gibi ülkelerde ekonomik, ticari ve teknolojik yatırımları ise oldukça dikkat çekiyor.

Kendi güvenliği için İran’ı en büyük tehdit olarak gören İsrail, tüm Körfez ülkeleri ile ilişkilerini normalleştirerek İran’ı sıkıştırmak istiyor. Ayrıca İsrail, Körfez ile ilişkilerini normalleştirerek, Filistin meselesinde üzerinde oluşan baskıyı azaltmaya çalışıyor.

KÖRFEZ BİR TARAF SEÇECEK Mİ?

Bir taraftan İsrail ile normalleşen, bir taraftan ise İran ile ilişkilerini yeniden ele alan Körfez ülkeleri; ilerleyen dönemde bir taraf seçmek durumunda kalabilir. İsrail ve İran, Körfez ülkelerini yanına çekerek Orta Doğu’da bir adım öne geçme hesapları yapıyor. ABD ile eskisi kadar iyi ilişkiler kuramayan Körfez ise bölgede yeni bir strateji geliştirmek istiyor.

Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Katar gibi ülkelerin İsrail’e daha yakın olduğunu söylemek mümkün. Geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan’ın İran’daki nükleer faaliyetleri eleştirmesi, Bahreyn’de İsrail Büyükelçiliği açılması ve BAE-İsrail arasındaki temasların sıklaşması bu durumu gözler önüne seriyor.

Önümüzdeki dönemde Körfez’deki rekabetin kızışacağını, İran ile İsrail’in bölgede nüfuzlarını artırmaya çalışacağını, ABD’den sonra bölgedeki boşluğu doldurabilmek için rekabetin yoğunlaşacağını ve Orta Doğu’da yeni bir dönemin başlayacağını söyleyebiliriz.