İran’da Cumhurbaşkanlığı seçimleri nasıl sonuçlanacak?

İran’da 18 Haziran Cuma günü halk, yeni Cumhurbaşkanı’nı seçmek üzere sandık başına gidecek. Peki, İran’daki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hangi adaylar ön plana çıkıyor? İran’daki seçim sonuçları ülkeyi ve bölgeyi nasıl etkileyecek? ABD ile nükleer anlaşmaya geri dönülecek mi? Ülke ekonomisinde toparlanma süreci başlayacak mı?

İran’da iki dönem üst üste Cumhurbaşkanlığı yapan Hasan Ruhani ve hükümetinin görev süresi bitiyor. Ülke, 18 Haziran Cuma günü seçime gidiyor. İran halkı Hasan Ruhani sonrası yeni Cumhurbaşkanını seçmek için sandık başına gidecek. İki dönem üst üste Cumhurbaşkanlığı yapmasından dolayı Hasan Ruhani, bu seçimlerde yeniden aday değil.

Son yıllarda özellikle ABD’nin uygulamış olduğu ekonomik ambargolar nedeniyle ekonomisi ağır yaralar alan İran’da, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından yeni bir sürecin başlaması bekleniyor. 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşma ile birlikte ülke ekonomisi biraz nefes alırken, Donald Trump döneminde ABD’nin anlaşmadan ayrılması ile birlikte yeniden zorlu bir döneme girildi.

ABD’nin uyguladığı ambargolar nedeniyle ulusal parası büyük oranda değer kaybeden İran, Rusya ve Çin gibi ülkelerle yaptığı ekonomik anlaşmalar ile ülke ekonomisini toparlamaya çalıştı. Ancak yapılan ekonomi ve işbirliği anlaşmaları, İran’da ekonominin tam olarak iyileşmesini sağlayamadı.

Bu süreç içerisinde ülkede işsizlik ve enflasyon oranlarının oldukça yüksek rakamlara ulaştığı gözlemlendi. Aynı zamanda halk pahalılık, yüksek döviz kuru ve artan yoksulluk nedeniyle hükümeti ciddi bir şekilde eleştirmeye başladı.

ABD’de 20 Ocak’ta Joe Biden’ın başkanlık koltuğuna oturması ile birlikte İran ile yaşanan gerilim azalmaya başladı. Joe Biden, İran’a karşı Trump gibi sert ve tavizsiz politikalar izlemeyeceği yönünde sinyaller verdi. Özellikle Joe Biden’ın nükleer anlaşmaya geri dönüp dönmeyeceği büyük merak konusu oldu. Donald Trump döneminde İran ile ABD askeri savaşın kıyısından dönerken, Joe Biden’ın Başkan Yardımcılığı görevinde bulunduğu Obama döneminde iki ülke ilişkileri ılımlı bir şekilde seyretmişti.

Biden, göreve geldikten hemen sonra yeni dönemde daha çok Çin ve Rusya ile rekabet içerisine girileceğini açıkladı. Bu açıklamaların ardından ise İran ile nükleer anlaşmaya geri dönmek için müzakereler başladı. Viyana’da aylardır devam eden süreçte, AB'li ve İranlı yetkililer ABD’nin nükleer anlaşmaya geri dönmesi konusunu tartışıyor. İran nükleer anlaşmaya geri dönmek için kendisine karşı uygulanan tüm yaptırımların kaldırılmasını istiyor. Birkaç hafta içerisinde sonuçlanması beklenen müzakerelerde, İran ile ABD’nin yeniden nükleer anlaşmaya geri döneceği öngörülüyor.

Nükleer müzakerelerin devam ettiği bir süreçte, Biden tarafından alınan Orta Doğu ile ilgili birtakım kararlar oldukça dikkat çekti. Biden, Yemen’de devam eden savaşta Suudi Arabistan başta olmak üzere koalisyon güçlerine verilen askeri desteğin sonlandığını duyurdu. Ayrıca Biden, 20 senedir Afganistan’da bulunan ABD askerlerinin 11 Eylül’e kadar tamamen ülkeden çekileceğini açıkladı. Aynı zamanda nükleer müzakerelerin devam ettiği bir dönemde İran ile Suudi Arabistan arasında yaşanan birtakım temaslar, bölgede yeni bir sürece girildiği yönünde sinyaller verdi.

HASAN RUHANİ YÖNETİMİ MUHAFAZARLAR TARAFINDAN CİDDİ BİR ŞEKİLDE ELEŞTİRİLDİ

İran’da Dini Lider Ayetullah Ali Hamaney’e bağlı olan muhafazakârlar, nükleer anlaşmanın imzalanması ile birlikte Ruhani yönetimini ciddi bir şekilde eleştirmeye başladı. ABD’ye ve Batı ülkelerine hiçbir zaman güvenilmeyeceğini dile getiren bazı muhafazakâr kesim, Ruhani yönetimini, ülkenin 40 yıllık siyasi anlayışına ihanet etmekle suçladı.

3 Ocak 2020 tarihinde İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani’nin ABD tarafından öldürülmesi sonrası ülkenin birçok yerinde ABD karşıtı gösteriler düzenlendi. Bu gösterilerde muhafazakâr ve reform yanlısı halk kesimlerinin bir arada olduğu gözlemlendi. Kasım Süleymani’nin ABD tarafından öldürülmesi sonrasında muhafazakârlar Ruhani yönetimine karşı eleştirilerini artırdı. Özellikle geçtiğimiz aylarda Dışişleri Bakanı Cezad Zarif’in bir ses kaydının yayınlanması ve Kasım Süleymani hakkında kullandığı ifadeler, muhafazakârlar tarafından hainlik olarak yorumlandı.

ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilmesi ve Kasım Süleymani’nin öldürülmesi ile birlikte İran’da muhafazakâr kesimin oldukça güç topladığı ve etkisini artırdığı gözlemlendi. İran’daki seçimlerde muhafazakârların en güçlü adayı olarak İbrahim Reisi ön plana çıkıyor.

EN GÜÇLÜ ADAY: İBRAHİM REİSİ

Muhafazakârların en güçlü adayı olan İbrahim Reisi, Dini Lider Ali Hamaney döneminde 1990-1995 yılları arasında Tahran Cumhuriyet Başsavcılığı görevinde bulundu. 2016 yılında Dini Lider tarafından Meşhed kentindeki İmam Rıza Türbe ve Külliyesi Vakfı Başkanlığına getirilen Reisi, 2019 yılında ise Yargı Erki Başkanı olarak görev yapmaya başladı. İki dönem Uzmanlar Meclisi üyeliğine seçilen Reisi, Yargı Erki Başkanlığına gelmesinin ardından kısa bir zaman sonra Uzmanlar Meclisi Başkan Yardımcılığı makamına atandı. Reisi ayrıca Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi (DMTK) üyeliğini sürdürüyor.

Ülkedeki muhafazakârlardan ciddi oranda bir destek alan Reisi, 2017 yılında da Cumhurbaşkanı adayı olmuş ancak Hasan Ruhani karşısında yenilgiye uğramıştı. Bu seçimlerde ise Cumhurbaşkanlığına en yakın isim olarak gösteriliyor. Özellikle Dini Lider Ali Hamaney’e yakınlığı ile bilinen Reisi, ülkedeki sağcı kesimlerden büyük bir rağbet görüyor. Reisi’nin seçilmesi durumunda ABD ile nükleer anlaşmaya geri dönüp dönülmeyeceği ve İran’ın bölgede nasıl bir politika izleyeceği merakla bekleniyor.

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİNDE DİĞER ADAYLAR

Muhafazakâr adayların arasında ön plana çıkan bir diğer isim ise eski Devrim Muhafızları Ordusu Genel Komutanı ve Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi Genel Sekreteri Muhsin Rızai. Bu seçim, Muhsin Rızai’nin adaylık başvurusunda bulunduğu 4’üncü seçim oldu.

67 yaşındaki Rızai, 1981-1997 yılları arasında Devrim Muhafızları Ordusu Genel Komutanı olarak görevde bulundu. 1997’den bu yana ise Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyinin Genel Sekreteri olarak görevini sürdürüyor.

Bir diğer aday olan Emir Hüseyin Kadızade Haşimi ise İran Meclis Başkan Vekili ve Milletvekili Tıp Doktoru. Dört dönemdir Horasan-Rezevi eyaletinden milletvekili seçilen Haşimi, muhafazakâr yapısı ile biliniyor. Simman Tıp Bilimleri Üniversite’sinde Rektörlük görevinde bulunan Haşimi, Muhafazakar Paydari Cephesi’nin kuruluşunda yer alan isimler arasında yer aldı.

YENİ BİR DÖNEM BAŞLIYOR

18 Haziran’da yapılacak seçimlerin ardından ülkede yeni bir dönemin başlaması bekleniyor. Adaylar arasında en çok İbrahim Reisi ön plana çıkarken, kim seçilirse seçilsin ABD ile nükleer anlaşmaya geri dönülmesi öngörülüyor. Geçtiğimiz haftalarda AB yetkililerinden yapılan açıklamalarda, ABD ve İran’ın nükleer anlaşmaya geri dönmenin yüksek ihtimal olduğu ve İran’daki seçimlerin bu süreci etkilemeyeceği belirtilmişti.

Ülkede yaşanan ekonomik problemler, halktan gelen işsizlik ve pahalılık konusunda yoğun şikâyetler, İran’ın önümüzdeki dönemde ABD ile nükleer anlaşmaya geri dönmesini yüksek olasılık haline getiriyor. Ancak ABD tarafından uygulanmakta olan tüm ekonomik yaptırımların kaldırılmaması halinde, nükleer anlaşmaya geri dönüş süreci zor görünüyor.

Dini Lider’e yakınlığı ile bilinen ve adaylar arasında en çok ön plana çıkan Reisi’nin, Cumhurbaşkanı olması halinde, yeni dönemde ABD ve Batıya karşı daha sert politikalar izlemesi bekleniyor.

59 MİLYONDAN FAZLA SEÇMEN OY KULLANABİLECEK

İran’daki seçimlerde 29 milyon 980 bin 38’i erkek, 29 milyon 330 bin 269’u kadın olmak üzere toplam 59 milyon 310 bin 307 kişi yarın sandık başına giderek oy kullanabilecek. 1 milyon 392 bin 148 kişi ise ilk defa oy kullanacak. Oy kullanma işlemi Cuma günü saat 07.00’da başlayacak ve 24.00’da sonlanacak.