İsrail Batı Şeria'da bulunan Cenin'e saldırı düzenledi

İsrail silahlı kuvvetleri, pazartesi gününün sabah saatlerinde Cenin mülteci kampına insansız hava araçlarıyla saldırılar düzenlemeye başladı. İsrailli görevliler, saldırıların birçok silahlı grubun toplanarak oluşturduğu Cenin Tugayları’nın ana merkezine yapıldığını açıkladı. Operasyonların ardından İsrail ordusu çekilme kararı aldığını duyurdu. İsrail-Filistin arasında yıllardır devam eden çatışmalar ilerleyen dönemde daha şiddetli bir boyuta ulaşacak mı?

Filistinli silahlı örgütler, İsrail’in birçok bölgesine araçlarla ve silahlarla çeşitli saldırılar
düzenledi ve bu saldırıların İsrail’in operasyonlarına yanıt niteliğinde olduğu açıklandı.

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Filistinli örgütlerin saldırıları için, “Böylesine bir saldırıyla bizi terörle mücadeleden vazgeçirebileceklerini düşünenler yanılıyor” ifadelerini kullandı.

FİLİSTİNLİ LİDERLER İSRAİL’İ İŞGAL İLE SUÇLUYOR

İsrail’in Batı Şeria’da bulunan Cenin kentindeki mülteci kampına düzenlendiği operasyonlarda 12 Filistinli hayatını kaybetti. Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail güçlerinin düzenlediği saldırılarda 17 yaşında iki çocuk ve 16 yaşında bir çocuğun hayatını kaybettiğini duyurdu.

Bakanlık ayrıca yaklaşık 100 kadar Filistinli’nin yaralandığını ve 20 kişinin durumunun ağır olduğunu açıkladı.

Salı günü Cenevre’de basın toplantısı düzenleyen Birleşmiş Milletler, operasyonların şiddetinin artması sebebiyle endişe içerisinde olduklarını, özellikle nüfus bakımından kalabalık olan bölgelere düzenlenen hava saldırılarının sivillere zarar verebileceğini belirtti.

Filistin Başbakanı Muhammed İbrahim Iştiyye, sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşım ile operasyonları “İsrail’in kendini savunma hakkı” şeklinde gören ülkeleri kınadığını açıkladı.

İbrahim Iştiyye, “İsrail uluslararası toplumda, topraklarımızdaki işgalci bir güç olarak görülmektedir. Güç kullanarak kampın altyapısını, tesislerini ve evleri yok etmesi; insanları öldürmesi, tutuklaması ve yerinden etmesi kınanması gereken eylemlerdir. Kendini savunma hakkı olanlar Filistinlilerdir. Hiçbir işgalci gücün kendini savunma hakkı olamaz” ifadelerini kullandı.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ise uluslararası yetkililerden İsrail’e yaptırım uygulanmasını talep ediyor.

Filistinli direniş örgütlerinin üst düzey görevlilerine olağanüstü toplantı çağrısında bulunan Abbas, “Filistin halkını kararlı bir şekilde direnmeye, toprakları ve kutsal değerleri korumak için tek safta toplanmaya davet ediyorum” ifadelerini kullandı.

ULUSLARARASI KURULUŞLARDAN İSRAİL’E ÇAĞRI

İsrail’in Cenin’e düzenlendiği saldırılar sırasında sivillerin de hayatını kaybettiği açıklandı.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ağır yaralanan vatandaşlara ulaşmak üzere kampa girmeye çalışan ilk yardım görevlilerinin engellendiğini ve örgüte bağlı ikiden fazla hastanenin saldırıya uğradığını duyurdu.

Birleşmiş Milletler (BM) ile birlikte hareket eden birçok yardım kuruluşu, ilk yardım kuruluşlarının başta kamp bölgesi olmak üzere operasyon düzenlenen bölgelere girebilmesi için İsrail hükümetine çağrıda bulundu.

BM İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi Sözcüsü, aralarında çocukların da bulunduğu yüzlerce insanın acil müdahaleye ihtiyacı olduğunu ve yardım için ekiplerin bölgeye girmesi gerektiğini söyledi.

Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) örgütü, tıbbi malzemelerin ulaşımı için yolların kapatılmasını kınadı ve bir açıklama yayınladı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Askeri buldozerler, Cenin Mülteci Kampı’na giden çok sayıda yolu ve kaldırımı tahrip etti ve ambulansların geçmesini neredeyse imkansız hale getirdi. Baskın sırasında Filistinli sağlık görevlileri, aktif silah sesleri ve İHA saldırılarının olduğu bir alanda yaya olarak ilerlemek zorunda kaldı.”

İSRAİL'İN OPERASYONLARINA DÜNYADAN TEPKİLER

Ürdün, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri ve 57 ülkeden oluşan İslam İşbirliği Teşkilatı, İsrail’in operasyonlarını kınadığını açıkladı.

İİT tarafından yapılan açıklamada, “Savunmasız siviller, sağlık personeli, sağlık kurumları, evler, camiler ve alt yapıyı hedef alan bu adi saldırılar; İsrail işgal güçlerinin Filistin halkına yönelik işlediği sistematik terör ve suç eylemlerinin devamı niteliğindedir” ifadelerine yer verildi.

ABD, geçtiğimiz gün İsrail’in kendini savunma hakkına saygı duyduğunu belirtmiş, ancak sivil
ölümlere neden olacak operasyonlara karşı olduğunu açıklamıştı.

İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, Batı Şeria’da bulunan Cenin bölgesine düzenlenen operasyon sırasında, İsrail kuvvetlerinin sivilleri korunmaya öncelik vermesi gerektiğini söyledi.

Türkiye’den Dışişleri Bakanlığı adına yayınlanan açıklamada, “İsrail güçlerinin, İsrail işgali altındaki Batı Şeria’da bulunan Cenin şehrinde gerçekleştirdikleri baskını şiddetle kınıyoruz” ifadeleri kullanıldı.

BM Orta Doğu temsilcisi Tor Wennesland da “Nüfusun yoğun olduğu bölgelere yönelik saldırılar, uluslararası insancıl hukukun ihlalidir” şeklinde konuştu.

FİLİSTİN-İSRAİL MESELESİNDE “AŞIRI SAĞ” FAKTÖRÜ

İsrail’de son dönemlerde çokça artan aşırı sağcı söylemler, Filistin meselesi üzerinde ilerleyen dönemde kilit noktalardan biri olacak gibi görünüyor.

Benjamin Netanyahu’nun iktidarda kalmasının ardından, halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçlarını işlemekle yargılanan Itamar Ben-Gvir, birçok yetkiye sahip olacak şekilde Ulusal Güvenlik Bakanlığı'nda önemli bir konuma getirildi.

Itamar Ben-Gvir’in göreve gelmesinin ardından İsrail silahlı güçlerinin Filistin’e düzenlediği operasyonların sayısı ve şiddeti son zamanlarda daha da artmaya başladı.

İsrail’de aşırı sağ ideolojinin son dönemde bu kadar ön plana çıkmasının bir başka önemli nedeni ise Mescid-i Aksa.

Güvenlik güçlerinden sorumlu bakan olarak göreve gelen Ben-Gvir’in geçtiğimiz haftalarda Mescid-i Aksa’ya baskın düzenlemesi, yeni İsrail hükümetinin Mescid-i Aksa’nın uzun zamandır koruma altına alınan statüsünü tanımadığının bir göstergesi olarak öne çıkıyor.

İsrail’de aşırı sağın yükselişinin ardından işleyen politik süreç, ilerleyen dönemde hem Filistin meselesi üzerinden hem de Orta Doğu bölgesinin güvenliği açısından büyük bir tedirginliğe yol açacak gibi görünüyor.

Aşırı sağ yönetiminde daha sert politikalara yönelen İsrail, bölgedeki güç dengesinin kendi lehine işlemesi durumunda ilerleyen dönemde yeni çatışmalara kapı açabilir.

Özellikle her koşulda Filistin’in yanında olduğunu açıklayan Lübnan ve Suriye, ilerleyen dönemde İsrail ile sıkıntı yaşayabilecek ülkeler olarak öne çıkıyor.

İsrail’in son dönemde Körfez ile olan diyaloglarının normalleşmesi ve olumlu yönde ilerlemesi, Filistin meselesinde arabulucu rolünde olan Mısır ve Suriye’nin pasifize edilip Suudi Arabistan ve BAE devletlerinin bu konuma gelmesinin yolunu açıyor.

İlerleyen dönemde Filistin ile İsrail arasında gerilimin daha da artması bekleniyor. Ayrıca Mescid-i Aksa’nın statüsü üzerinden ilerleyen politik süreç, Orta Doğu devletlerinin de İsrail ile olan ilişkilerini olumsuz yönde etkileyecek gibi gözüküyor.