İsrail'de yeniden Netanyahu dönemi: Türkiye ile normalleşme süreci olumsuz etkilenebilir

İsrail’de hükümetin kurulması için 120 sandalyeli parlamentoda 61 milletvekillinin onayı gerekiyor. Ancak, İsrail’de parlamento seçimlerinin yapılmaya başlandığı günden bu yana hiçbir parti, hükümeti kurmak için gerekli salt çoğunluğu elde edemedi. Peki, Yolsuzluklarla suçlanan Likud Partisi Lideri Netanyahu yeniden başbakan seçilebilir mi? Netanyahu tekrar göreve gelirse Türkiye ve İsrail arasında atılan normalleşme adımları nasıl etkilenir?

Sekiz partili koalisyon tarafından yönetilen İsrail’de, Milletvekili İdit Silman, Başbakan Naftali Bennett’in dini milliyetçi Yamina partisinden istifa ederek partiyi çoğunluktan yoksun bıraktı.

Mansur Abbas liderliğindeki İsrail vatandaşı Filistinlilerin partilerinden Birleşik Arap Listesi (Ra'am Partisi) de Mescid-i Aksa'daki İsrail polisinin uygulamalarına karşı başlayan protestolarla birlikle Bennett hükümetine desteklerini dondurma kararı almıştı.

İsrail’de koalisyon hükümeti ortaklarından Başbakan Naftali Bennet ve Dışişleri Bakanı Yair Lapid, 20 Haziran akşamı Meclisi feshetti. Koalisyon ortaklarının anlaşmasına göre, erken seçime kadar Dışişleri Bakanı Yair Lapid geçici başbakan oldu. 

1 Kasım’da erken seçimlere giden İsrail’de, kesin olmayan sonuçlara göre, eski başbakan Benjamin Netanyahu’nun lideri olduğu Likud Partisinin başında bulunduğu muhafazakar sağ blok seçimin birincisi oldu. Likud Partisi, 120 sandalyeli Knesset’de 61 ya da 62 sandalye kazanıyor. Netanyahu’nun rakibi Başbakan Yair Lapid’in Gelecek Var Partisi ise 24 sandalye kazandı.  

12 YIL BAŞBAKANLIK YAPMIŞTI 

İsrail’de başbakanın meclis (Knesset) üyesi olma zorunluluğu bulunuyor. Ancak 2001 seçimlerinde o dönem milletvekili olmayan Benjamin Netanyahu için kanunda bir değişikliğe gidilerek milletvekilli olma şartı kaldırılmış, Netanyahu başbakan seçilmişti. 

18 Haziran 1996 – 6 Temmuz 1999 tarihleri arasında başbakanlığa seçilerek İsrail’in en genç başbakanı olan Netanyahu, 1999 seçimlerinde İşçi Partisi karşısında yenilgiye uğramış ardından da Likud Partisi liderliğini Ariel Şaron’a kaptırmıştı. 

Netanyahu, 2002 tarihinde ise İsrail İşçi Partisi’nin koalisyondan ayrılmasıyla başbakan Ariel Şaron tarafından dışişleri bakanlığına atanmış, 2003 Meclis seçimlerinin ardından da bağımsız karar almak şartıyla Şaron’un ekonomi bakanlığı teklifini kabul etmişti.  

Ağustos 2005'te İsrail kabinesi, istifasını vermiş; Şaron, Likud Partisinden çekilmişti. 

Netanyahu, 20 Aralık 2005’teki Likud adaylığı için yapılan seçimlerde yüzde 47 oy alarak liderliği ele geçirmiş, Mart 2006'daki Meclis seçimlerinde de üçüncü sırada yer alarak muhalefet lideri olarak görev yapmıştı. 

Şubat 2009'da yapılan parlamento seçimlerinde Likud ikinci parti olmuş ve sağ partiler çoğunluğu kazanmıştı. Ardından da Benjamin Netanyahu başkanlığında bir koalisyon hükümeti kurulmuştu. 

Geçtiğimiz yıl (2022) ise 12 yıldır başbakanlık koltuğunda oturan Benjamin Netanyahu dönemi sona ermiş, Gelecek Var Partisinin lideri Yair Lapid hükümeti kurmuştu. 

İSRAİL SİYASETİNDE İLK 

İsrail’de ilk kez bir Arap partisi koalisyonun parçası olmuştu.  

Gelecek Var Partisi lideri Yair Lapid ve Yamina Partisi lideri Bennett öncülüğünde kurulacak koalisyon hükümetinde bir Arap partisi yer almıştı. 

AA’ya göre, Yair Lapid ile birlikte sağ kesimin temsilcisi olan Yamina (Sağa Doğru) Partisi lideri Naftali Bennett ve İsrail vatandaşı Arapların adreslerinden biri olan Birleşik Arap Listesi’nin (Ra’am) lideri Mansur Abbas’ın medyaya servis edilen aynı masa etrafındaki fotoğrafları, kimileri için kısa bir süre öncesine kadar hayal bile edilemeyecek bir ittifakın tescili olarak kayıtlara geçmişti. 

Middle East Monitor’da yer alan Dr. Ramzy Baroud’un yazısına göre, 1 Kasım’da yapılan İsrail seçimlerinin sonucu ne olursa olsun Arap partileri toplu olarak şimdiye kadarki en yüksek temsili elde etseler bile anlamlı bir siyasi fayda elde edemeyecek. Bunun nedeni ise İsrail’in ırkçılığa ve Yahudi olmayanlara karşı izlediği politika. 

GÖREVDEYKEN YARGILANAN BAŞBAKAN: BENJAMİN NETANYAHU 

Benjamin Netanyahu’ya rüşvet, yolsuzluk ve görevi kötüye kullanma suçlarından dava açılmış, ülkede görevdeyken yargılanan ilk başbakan olmuştu. 

Euronews’e göre, Netanyahu ile ilgili başlatılan soruşturmadaki 4000 numaralı dosyada, İsrail Başbakanı’nın, ülkenin önde gelen telekomünikasyon şirketi Bezeq Telecom’a, grubun eski yönetim kurulu başkanının kontrolündeki bir internet sitesinde olumlu haberler karşılığında devletten idari imtiyazlar verdiği iddia edilmişti.

Netenyahu; 1000 numaralı dosyada İsrailli Hollywood yapımcısı Arnon Milchan ve Avustralyalı milyarder işadamı James Packer’dan pahalı hediyeler almakla suçlanmıştı. Milchan ve Packer ise suçlamaları reddetmişti.  

2000 numaralı dosyada ise Netanyahu’nun, İsrail’in en çok satan gazetesi Yedioth Ahronoth ile olumlu haberler karşılığında rakip gazetenin büyümesini engelleyecek düzenlemeler getirme konusunda pazarlık yaptığı iddia edilmişti. 

Benjamin Netanyahu ise hakkındaki bu iddiaları reddetmiş ve yapılanın “cadı avı” olduğunu savunmuştu.  

Netanyahu'nun ilk duruşması 24 Mayıs 2020'de, ikinci duruşması 8 Şubat 2021’de üçüncü duruşması 5 Nisan 2021’de Kudüs Bölge Mahkemesinde görüldü. 

İsrail basınında yer alan haberlerde Başsavcılık ile Benjamin Netanyahu'nun, üç ayrı yolsuzluk davasında uzlaştığı öne sürüldü. 

BİR FİLİSTİN MESELESİ 

Benjamin Netanyahu’nun ağlama duvarı tünelinin yeniden açılması talimatını vermesinin ardından, Filistinliler ve İsrailliler arasında başlayan çatışmalarda onlarca Müslüman öldürülmüştü. 

Netanyahu, iktidarının ilerleyen dönemlerinde Batı Şeria'daki El Halil kentinin kontrolünün büyük bir kısmını Filistinlilere devretmek zorunda kalmıştı. 

Ardından Yaser Arafat ile anlaşmaya varan Netanyahu, Batı Şeria’nın yüzde 13’ünü Filistin yönetimine bırakmıştı. 

2009 tarihinde yaptığı konuşmada ilk defa, "İsrail’in yanında bir Filistin devleti de var olsun" fikrini ortaya koyan Benjamin Netanyahu, “Bölgenin gerçek sahibi olan Filistinlilere sadece nefes alma hakkı tanıyor” şeklindeki eleştirilere maruz kalmıştı. 

Netanyahu, İsrail'in 1967'den beri işgali altında tuttuğu Batı Şeria'da Yahudi yerleşimleri inşa edilmesi politikasını savunuyor. 

Uluslararası hukuk Yahudi yerleşimlerinin yasa dışı olduğunu söylüyor. Ancak İsrail bunu reddediyor. Netanyahu, Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde bir Filistin devleti kurulmasına karşı çıkıyor. 

Filistin Başbakanı Muhammed İştiyye, 1 Kasım’daki seçim sonuçlarının Filistinlilere karşı yükselen aşırılığın doğal bir sonucu olduğunu ifade ederek, “İsrail seçimlerinin bir barış ortağı çıkarmayacağı konusunda en ufak bir şüphemiz yoktu” dedi. 

TÜRKİYE-İSRAİL NORMALLEŞMESİ NE OLACAK? 

insamer.com’dan Kadriye Sınmaz’ın “Türkiye- İsrail İlişkilerinde Normalleşme Adımları” başlıklı yazısına göre, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler 2008 yılındaki Dökme Kurşun Operasyonu’ndan itibaren kötüleşmeye başladı.

“One Minute” olayı, “alçak koltuk” hadisesi ve 30 Mayıs 2010’da gerçekleşen Mavi Marmara saldırısı ile ilişkiler iyice gerildi. 

26 Haziran 2016 tarihinde ise ikili ilişkilerin tekrar normale döndürülmesine yönelik mutabakata varıldı., iki taraf arasında Haziran 2016'da “Tazminata İlişkin Usul Anlaşması” imzalandı. 

2016 yılında imzalanan normalleşme anlaşmasıyla birlikte Doğu Akdeniz doğalgazının Avrupa’ya taşınması için ihtiyaç duyulan boru hattının yapımı konusunda Türkiye ile İsrail arasında iş birliği yapılması ihtimali düşünülüyordu.

Bu nedenle iki ülke heyetleri muhtelif görüşmeler yapmış, tarafların 2017’nin ikinci yarısında işe başlanması, 2019 başı itibariyle ilk gazın Türkiye’ye ulaşması ve oradan da Avrupa transferi hususunda anlaştıkları bildirilmişti. Ancak daha sonra gelen haberlerde İsrail tarafının; gazın Türkiye’ye satış fiyatı, üçüncü ülkelere satış izni ve yatırım maliyetinin bölüşüm konusundaki taleplerinin kabul edilmez olduğu ve bu nedenle sürecin uzadığı belirtilmişti.

İsrail güvenlik güçleri, 30 Mart 2018 tarihinde başlayan “Büyük Dönüş Yürüyüşü” gösterilerine katılan Filistinli sivillere orantısız güç kullanmıştı. Bu duruma sert tepki gösteren Ankara hükümeti, İsrail’deki büyükelçiliğini geri çekmişti. 

Ağustos 2022’de ise İsrail Eski Başbakanı Yair Lapid ve Cumhurbaşkanı İzak Herzog Türkiye- İsrail ilişkilerinde yaşanan normalleşme sürecinin tamamlanmasını sembolize eden büyükelçilerin karşılıklı olarak atanacağını bildirdiler.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzaladığı kararname ile de dört yıl aranın ardından İsrail'e büyükelçi ataması yapıldı. Şakir Özcan Torunlar Tel Aviv'e, Irit Lillian da İsrail’in Türkiye Büyükelçiliği görevine atandı.

Benjamin Netanyahu’nun başbakan olarak tekrar göreve başlaması durumunda Türkiye ile İsrail arasında atılan normalleşme adımlarının sekteye uğrayacağı düşünülüyor. Bunun en önemli nedeni ise Likud partisinin aşırı sağcı olması ve Filistinlilere yönelik aldığı kararlarda daha radikal politikalar izlemesi.

Naftali Bennet hükümeti, Filistinlilere daha ılımlı yaklaşıyordu. Birleşik Arap Listesi kaoalisyonun bir parçasıydı ve Bennet, hükümetin istikrarına öncelik veriyordu.