İsrail'de Başbakan Netanyahu, Filistin'e baskınların devam edeceğini söyledi!

Orta Doğu’daki apartheid yönetimi İsrail, işgal sürecinde olduğu Filistin üzerindeki aşırıcı yöntemlerini sıkılaştırmaya devam ediyor. Her geçen gün yeni bir skandal karara imza atan aşırı sağcı Benjamin Netanyahu hükûmeti, Filistin halkının yanında kendi vatandaşlarına yönelik otoriter yaklaşımlarını da artırıyor. Uluslararası hukuku hiçe sayarak şiddete devam eden Tel Aviv yönetimi, baskınlarına devam edeceğini açıkladı.

Mansur Ali Bilgiç

[email protected]

Geçtiğimiz günlerde Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, silah kontrolüne ilişkin bir açıklamada bulundu.

Ben-Gvir’in açıklaması, “terörist” organizasyonlara karşı silah kullanan İsrail vatandaşlarının silahlarının ellerinden alınmayacağını ve sorgulanmayacaklarını ifade ediyordu.

Ben-Gvir, yakın zamanda İsrail halkının bireysel silahlanmasının artması için yaptığı çağrıları sıklaştırmıştı.

Bu çağrılara karşılık olarak, Times of Israel’in Channel 12’den aktardığına göre, son aylarda 22 binden fazla İsrail vatandaşı silah ruhsatı almak için başvuruda bulundu.

Tel Aviv’in “terörist” olarak belirlediği organizasyonlar arasında Filistinli insan hakları örgütleri gibi organizasyonlar olması, bu kararın yol açacağı sorunlara işaret ediyor.

Bu yeni politika ile İsrail vatandaşlarına üstü kapalı olarak Filistinlileri öldürme yetkisi tanınırken, sokaklarda çıkabilecek karışıklık riski de önemli ölçüde yükseltilmiş oluyor.

Yeni kuralın, “milliyetçi terör saldırıları, meşru müdafaa, yalnızca saldırganın vurulması ya da öldürülmesi ve ateş eden sivilin tehlike geçtiği anda ateşi kestiği” durumlarda devreye gireceği belirtilse de politikanın müphem durumlarda nasıl işleyeceği bilinmiyor.

Netanyahu liderliğindeki hükumet, Ulusal Güvenlik Bakanı Ben-Gvir ve Finans Bakanı Bezalel Smotrich gibi aşırı sağcı bakanlarla donatıldı. Hükûmet kurulurken yapılan atamalar, küresel ölçekte tepki çekmişti.

Tel Aviv yönetimine geçtiğimiz yılın sonlarında yöneltilen eleştiriler hâlâ geçerliliklerini koruyor. Geçtiğimiz pazar günü ABD Başkanı Joe Biden, Netanyahu’nun kabinesinde “şimdiye kadar gördüğü en aşırı üyelerin” bulunduğunu ve kabinenin “sorunun bir parçası olduğunu” söyledi.

İsrail’in Filistin’e yönelttiği terör kampanyasına ek olarak; Netanyahu, hukuksuz şekilde işgal altında bulundurulan Batı Şeria’da yeni yasa dışı yerleşimler kurulacağını belirtmişti.

Tel Aviv yönetimi, Filistinlileri taciz etmek amacıyla Mescid-i Aksa’ya sıklıkla baskınlar düzenleyip ibadet edenleri tutuklamaya ve farklı mekanizmalarla baskı ve şiddeti arttırmaya devam ediyor.

HALK, OTORİTER DÖNÜŞÜME DİRENİYOR

İsrail’de vatandaşlar, Netanyahu’nun, Anayasa Mahkemesi’ni güçsüzleştirmeyi ve hükûmetin denetlenmesini kısıtlamayı öngören yasal düzenlemesine karşı aralıksız olarak 27 haftadır protesto düzenliyor.

CNN’in aktardığına göre, 180 bini başkent Tel Aviv’de olmak üzere ülke genelinde 360 binden fazla protestocu sokaklarda olacak.

Siyasetçiler, halk ve ulusal kamuoyuna ek olarak şirketlerin de tepki gösterdiği bu girişim, BIG marketleri tarafından “diktatörlüğe doğru bir adım” olarak nitelendi.

Şirketin yayımladığı yazılı açıklamada, “Bu minvaldeki kararlar İsrail’deki ekonomik kesinliğe ciddi zararlar verecek ve bir şirket olarak bizim İsrail’deki varlığımızı tehlikeye düşürecektir. Ülke sarsılırken ve içeriden parçalanırken, kararsız kalmaya devam edemeyiz. Gerekirse, finanse ettiğimiz mevzuat ve kamu cüzdanının yağmalanması ilerledikçe, önlemlerimizi artıracağız” ifadelerine yer verildi.

İsrail’de totaliter dönüşüm sadece bu yasal düzenlemeyle sınırlı kalmıyor. Ben-Gvir’in çıkması için uğraştığı bir kanun, yargısız infaz pratiğinin İsrail’de yaygınlaşmasını sağlayabilir.

Bir hükûmet paneli olan Yasama İçin Bakanlık Komitesi tarafından oylaması üçüncü kez ertelenen bu yasa, Times of Israel’in aktardığına göre, Ben-Gvir’e “kamuya zararlı olabileceğini düşündüğü” kişileri hâkim karşısına çıkmadan süre sınırı olmaksızın gözaltında tutma yetkisi tanıyor.

İsrail Başsavcılığı tarafından “demokrasiye karşı bir tehdit” olarak nitelenen bu hamle, Ulusal Güvenlik Bakanı’na; bir şahsın pasaportunun elinden alınması, ziyaret edebileceği yerlerin sınırlandırılması, şahsın internet kullanımının yasaklanması, erişebileceği mal ve hizmetlerin kısıtlanması gibi bireysel özgürlüğe ket vurma yetkilerini de tanıyor.

Ben-Gvir’in aşırı sağcı siyasi profili göz önünde bulundurulduğunda, bu yetkilerin kendisine tanınması hâlinde Filistinlilere karşı kullanılacağı ve Filistinlileri daha zor günlerin beklediği söylenebilir.

DEVLET ŞİDDETİ ARTIYOR

İsrail, geçtiğimiz hafta Cenin’e son yıllarda düzenlediği en büyük baskını düzenledi. Bu baskınlar, Birleşmiş Milletler dâhil olmak üzere dünya çapında tepkiye neden oldu.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, İsrail’in Cenin’deki bir mülteci kampına düzenlediği baskınla ilgili geçtiğimiz perşembe günü yaptığı açıklamada, sivillerin direkt olarak zarar gördüğünü belirtti.

İsrail’in aşırı güç kullanımını kınayan BM Genel Sekreteri, “işgalci güç” olarak tanımladığı Tel Aviv’in, Filistinlilerin güvenliğinden sorumlu olduğunu dile getirdi.

Guterres, İsrail’e uluslararası hukuka uyma çağrısında da bulundu. Al Jazeera’nın kaynak gösterdiği insan hakları örgütleri, hastaneleri vuran ve yaralıların tedavi almasını engelleyen Tel Aviv’in “savaş suçu” işlediğini aktardı.

Baskınları kınayan bir diğer isim olan AB’nin Filistin temsilcisi Sven Kühn von Burgsdorff, İsrail’in baskınlarının uluslararası hukuku ihlal ettiğini söyledi.

Cenin baskınlarıyla ilgili konuşan Başbakan Benjamin Netanyahu, baskınları, “Bu, ileride yapacaklarımızın bir göstergesi. Bu daha başlangıç; ilk adım” ifadeleriyle niteledi.

Cenin’de yaşanan hukuksuz baskın; 12’den fazla Filistinlinin yaşamını yitirmesine, 30’u kritik durumda olmak üzere 140’tan fazlasının da yaralanmasına yol açmıştı.

Netanyahu’nun “Bu daha başlangıç” ifadeleri ve şimdiye kadar yaşanan gelişmeler, İsrail’in Filistin üzerine daha ağır şekillerde baskı kurmaya çalışacağını ve hukuksuz işgaline devam edeceğini gösteriyor.

İç politikada da otoriterliğini arttıran Netanyahu'nun, halka Filistin korkusu aşılayarak normal şartlarda kabul edilemez olan yasaların geçmesi için baskıda bulunması beklenebilir.