İsrail'de yargının yetkilerini kısıtlayan ilk yasa tasarısı onaylandı: Filistinliler baskı altında!

Filistinliler, İsrail parlamentosu tarafından kabul edilen ve Yüksek Mahkeme'nin bazı yetkilerini kısıtlayan bir yasanın, İsrail hükümetinin "aşırı sağcı" gündemine hizmet eden politikalar izlemesini kolaylaştıracağını söylüyor.

Yasa, Başbakan Benjamin Netanyahu ve sağcı müttefiklerinin yargıyı elden geçirme ve Yüksek Mahkeme'nin hükümet kararlarını "mantıksız" olduğu gerekçesiyle veto etmesini önleme çabalarının bir parçası.

İsrail parlamentosu Filistinli üyesi Ahmad Tibi, Al Jazeera'nin bir haberinde; yasanın "Yüksek Mahkeme'nin hükümet kararları üzerindeki her türlü denetimini zayıflattığını ve ortadan kaldırdığını" ifade etti.

Tibi, bu durumun özellikle "resmi atamalar ve diğer önemli kararlarla ilgili kararlar" söz konusu olduğunda geçerli olduğunu belirtti.

972 Dergisi'nin Baş Editörü Amjad Iraki; bu atamaların polis, ordu, finans kurumları ve daha   birçok kurumda üst düzey görevlerde kimlerin bulunacağını belirlediğini söyledi.

Iraki; bu tür atamaların polis departmanlarının, "aşırı sağcı hükümetin vizyonunu nasıl takip edeceğini" doğrudan etkilediğini açıkladı.

Pazartesi günü kabul edilen yasanın Filistinlilerin bu atamalara "yasal ve idari" olarak itiraz etme potansiyelini ortadan kaldırdığını söyleyen Iraki, hükümetlerin artık politikalarını "çok daha hızlı" uygulayabileceğini de sözlerine ekledi.

Muhalefetin oylamayı boykot etmesi ve Knesset oturumunu terk etmesinin ardından yasa  pazartesi günü 64-0 oyla kabul edildi.

Tibi, Yüksek Mahkeme'nin "Filistinlilere yardım etmediğini ya da adil bir şekilde yargılamadığını ve yerleşimciler, suikastler, cinayetler ve işgalin kendisi lehine karar verdiğini" söyledi.

Ahmad Tibi, "Yargının kararları taraflı olsa bile faşist hükümetin yargı üzerinde tam kontrol sahibi olmasını istemiyoruz" dedi ve ekledi: "Bu, hükümetin Filistinlilere yönelik çok olumsuz etkileri olacak kararlar üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmasını sağlayacaktır".

Yüksek Mahkeme hukukun üstünlüğünü savunan bir organ olarak görülüyor. Yüksek Mahkeme'nin ülkede büyük ölçüde hükümetin elinde olan yürütme gücünün denetlenmesinde önemli bir rol oynaması bekleniyor.

Hükümetin planları aylardır süren kitlesel protestolara yol açtı ve Tibi bu protestoların "bir süre daha" devam edeceğini söyledi. Protestocular oylama öncesinde parlamentoya giden bir yolu kapatırken, aralarında perakende merkezleri, bankalar ve benzin istasyonlarının da bulunduğu çok sayıda işletme pazartesi günü yasaya karşı çıkmak için greve gitti.

İsrail basınından Haaretz'in haberine göre, polis göstericileri dağıtmak için tazyikli su kullandı ve son gelişmeleri "eşi benzeri görülmemiş bir kriz" olarak nitelendirdi.

Binlerce yedek asker, Netanyahu'nun aşırı sağcı hükümetinin planlarını sürdürmesi halinde göreve gitmeyeceklerini söyledi.

Askerlik hizmeti 18 yaşından büyük çoğu Yahudi erkek ve kadın için zorunlu ve birçoğu 40'lı yaşlarına kadar yedek askerlik görevi için gönüllü olmakta.

Iraki, bu "kitlesel itaatsizliğe" rağmen aşırı sağın hala "çok kararlı" olduğunu söyledi. "Protestolar hükümeti tamamen durduracak bir etki yaratmadı... İktidardaki koalisyonun umurunda değil."

Al-Shabaka düşünce kuruluşunda ABD politikaları üzerine çalışan Tariq Kenney-Shawa da Tibi'nin endişelerini yineleyerek Yüksek Mahkeme'nin "İsrail'in en aşırı sağcı akımlarına karşı bir kontrol ve denge" görevi görmek yerine sadece "onları daha da güçlendirmeye hizmet ettiğini" söyledi.

2021 yılında Yüksek Mahkeme, İsrail'i Yahudi halkının ulus devleti olarak tanımlayan tartışmalı bir yasayı onayladı ve yasanın azınlıklara karşı ayrımcılık yaptığı iddialarını reddetti.

2018'de kabul edilen yasa tasarısı, Filistinlilerin ve Arapça dilinin statüsünü düşürüyor ve işgal altındaki Batı Şeria'da sadece Yahudilere ait yasa dışı yerleşimlerin genişletilmesini ulusal bir değer olarak görüyor.

Yüksek Mahkeme ayrıca, İsrailli yetkililerin Filistinlileri suçlama ya da yargılama olmaksızın gizli delillere dayanarak idari gözetim altında tutmaya devam etmesine izin verdi.

Kenney-Shawa, yeni yasanın İsrail'in gündemine daha fazla hizmet eden "politikaların hızlanmasına" yol açabileceği ve "Filistinlileri yerinden edip etnik olarak temizleyebileceği ve Yahudi üstünlüğünü daha da pekiştirebileceği" uyarısında bulundu.

Kenney-Shawa'ya göre, birçok Filistinlinin "mevcut sistemi korumayı ve sürdürmeyi" amaçladığını söylediği protesto hareketini desteklememesinin nedeni de bu.

Analist ve Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (PLO) eski hukuk danışmanı Diana Buttu, İsrail Yüksek Mahkemesi'nin hiçbir zaman liberal olmadığını ve Filistinlilere "hiçbir şekilde, hiçbir biçimde" hizmet etmediğini söyledi.

Buttu, parlamentonun aslında "İsrail'le ve işgalle aynı safta" olduğunu belirtti.

Parlamentonun yasayı onayladığını çünkü sağ kanadın "işgaline asla karşı çıkılmamasını sağlamak istediğini" de sözlerine ekledi.

Buttu, yargının elden geçirilmesi sürecinin yıllardır devam ettiğini açıkladı.

Bunun bir örneği; Filistinlilerin İsrail mahkemelerinde açabilecekleri davalar. Diana Buttu bunların "sınırlı" ve "çok kısıtlı" olduğunu, yani davaların hukuk sistemi içinde yıllarca sürüncemede kalabildiğini söyledi.

Aşırı sağcı Yahudi Gücü Partisi'ne liderlik eden İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, tartışmalı yasa tasarısının kabul edilmesinin "sadece bir başlangıç" olduğunu belirtti.

The Times of Israel'in aktardığına göre; Ben-Gvir, "Adli revizyonun bir parçası olarak geçirmemiz gereken daha pek çok yasa var" dedi.

Bu arada Orta Doğu analisti ve Jadaliyya dergisinin editörü Muin Rabbani, reformlarla ilgili krizin öncelikle "İsrail'in Yahudi nüfusu arasındaki bir iç anlaşmazlık" olduğunu söyledi.

Rabbani, krizin derinleşerek İsrail toplumu ve kurumları içinde "artan bir kutuplaşmaya" yol açabileceğini belirtti.

Rabbani, yeni yasanın geçmesinin, "İsrail'in silahlı kuvvetlerinin ve güvenlik hizmetlerinin zayıflamasını" içermesi halinde Filistinlilerin yararına olabileceğini açıkladı.

Yedek askerlerin görev yapmayacakları yönündeki uyarıları, ordunun hazırlığının tehlikeye girebileceği korkusuna yol açtı.

Genelkurmay Başkanı Korgeneral Herzi Halevi, pazar günü askerlere gönderdiği mektupta "Bunlar tehlikeli çatlaklar" diye yazdı.

Herzi Halevi mektubunda, "Eğer güçlü ve uyumlu bir ordu olmazsak, en iyiler İsrail ordusunda görev yapmazsa artık bölgede bir ülke olarak var olamayız" ifadelerine yer verdi.