NATO’nun kapısına dayanan İsveç, göçmen sorunuyla karşı karşıya!

İskandinav ülkelerinden İsveç, uzun bir süredir iç ve dış politikada zorlu günlerden geçiyor. Göçmen sorununu çözemeyen Stockholm, Ukrayna krizinin ardından güvenlik konusunda da endişeler yaşıyor. Peki, İsveç iç ve dış politikada hangi sorunlarla karşı karşıya? İsveç’in NATO üyeliğine Türkiye’den neden itiraz geldi?

Hüseyin Can Topkaya

[email protected]

İskandinav ülkelerinden İsveç, iç ve dış politikada aldığı kararlar, izlediği politikalar ve attığı adımlar nedeniyle birtakım sorunlar yaşıyor. Ülkenin çeşitli kentlerinde Müslüman aileler, 7 Şubat tarihinden bu yana gösteriler gerçekleştiriyor.

 İsveç’te yaşayan Müslüman aileler, hükümetin çocuklarını ellerinden almasına tepki gösteriyor. Özellikle Göteborg’un Göteplatsen Meydanı’nda bir araya gelen göstericiler, ellerinde çocuklarının fotoğraflarını taşıyor ve çocuklarını geri istediklerine yönelik sloganlarda bulunuyor.

Bu gösterilerden birinde Ukraynalı Victoria Johansson, uzun yıllardır İsveç’te yaşadığını ve iki çocuğunun elinden alındığını ifade etmişti. Eşinden boşandıktan sonra 5 aylık ve 2,5 yaşındaki çocuklarının elinden alındığını belirten Johansson, “Güçlü olmalıyız. Müslümanlar annenin elinden çocuğun alınmasını haram sayar. Hayatımız artık çocuklarımızın geri gelmesini beklemekle geçiyor. Çocuğumun birini beş aylıkken, sütteyken elimden aldılar” şeklinde konuşmuştu.

Müslüman aileler, “Çocuklarımız haksız yere alındı”, “Geri verin çocuklarımızı”, “Çocuklarımız için adalet istiyoruz” şeklinde sloganlar atarak İsveç hükümetine tepki gösteriyor. Konu hakkında geçtiğimiz aylarda açıklamalarda bulunan Entegrasyon ve Göçmen Bakanı Anders Ygeman, “Sosyal medyada, ‘İsveç’te Müslüman çocuklar ailelerinden kaçırılıyor’ paylaşımları sistemimizi tehdit ediyor ve bu doğru değil. Sosyal hizmetlerin ve hükümet misyonlarının nasıl çalıştığına dair anlayışı artırmak için Müslüman kuruluşlar ve sivil toplumla aktif bir diyalog içinde olmamız önemlidir” şeklinde konuşmuştu.

İsveç’te bir diğer sorun ise son dönemde ülkeye giriş yapan göçmenlerin entegrasyon sürecinde yaşanan başarısızlık. Son 20 yılda ülkede ikamet eden fakat İsveçli olmayan kişi sayısının 2 milyona ulaştığı kaydediliyor.

Geçtiğimiz haftalarda açıklamalarda bulunan İsveç Başbakanı Magdalena Andersson ise göçmenlerin entegrasyonundaki başarısızlığın, paralel toplumlara ve çete suçlarına neden olduğunu söylemişti. Andersson, İsveç’te radikal İslamcı ve aşırı sağcıların yuvalanmasına izin verildiğini ifade etmişti.

İsveç Başbakanı, “İsveç’te ayrışmaya o kadar çok izin verildi ki artık paralel toplumlar oluştu. Aynı ülkede ama tamamen farklı realitelerde yaşıyoruz. Göçün çok yüksek olduğu bir dönemde entegrasyon çok zayıf kaldı. Toplum çok zayıftı, polisin ve sosyal hizmetlerin yeterli kaynağı yoktu” şeklinde konuşmuştu.

Stockholm hükümeti, Avrupa Birliği içerisinde göç politikasını en çok sıkılaştıran ülke olarak ön plana çıkıyor. Uluslararası Af Örgütü, İsveç’in bu politikasını eleştirerek, zaten zor olan göçmenlerin hayatlarının daha da zorlaştığını belirtiyor.

İSVEÇ'İN TERÖR ÖRGÜTLERİ İLE YAKIN İLİŞKİSİ

Stockholm hükümeti, terör örgütleri ile yakın ilişki içerisinde bulunuyor. Suriye’nin kuzeydoğusundaki Haseke iline bağlı Malikkiye ilçesinde irtibat ofisi hazırlayan İsveç, buradan terör örgütü PKK/PYD ile koordinasyon sağlıyor.

İsveç hükümeti, PKK/PYD’nin sözde özerk yönetimlerine maddi yardım sağlıyor ve yardım kuruluşları yoluyla bölgedeki altyapı çalışmalarına destek oluyor. İsveç Savunma Bakanı Peter Hultqvist ile terör örgütünün sözde komutanı ‘Mazlum Kobani’ kod adlı Ferhat Abdi Şahin 21 Nisan’da bir araya gelmişti.

Hultqvist, “İsveç olarak, sizlerle uzun süre iş birliği yapmaya ve yardım etmeye hazırız” ifadeleriyle terör örgütüne desteğini dile getirmişti. İsveçli Bakan ayrıca, “Gözaltı merkezler ve tutuklular için bir çözüm bulmalıyız. Şahsen ben yeni ve gelişmiş gözaltı merkezleri inşa etmek ve eski merkezlerdeki koşulları iyileştirmek konuları üzerinde çalışıyorum ve bu konuyu hükümetim ve müttefiklerimle görüşeceğim” ifadelerini kullanmıştı.

İSVEÇ YENİDEN NATO’NUN KAPISINDA!

Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırılarının başlamasının ardından İsveç hükümeti, güvenlik stratejilerini yeniden gözden geçirme kararı aldı. Stockholm, Rusya’nın, Ukrayna işgalinin ardından kendi topraklarına yönelebileceğini düşünüyor. Bu nedenle NATO’ya üye olma konusunu gündemine alan İsveç, ittifaka dahil olarak Rusya karşısında caydırıcı bir güç elde etme hesapları yapıyor.

İsveç’te hükümet ve halk, aylardır NATO’ya üye olma konusunu tartışıyor. Bugüne kadar dış meselelerde tarafsızlık politikası sergileyen Stockholm hükümeti, Ukrayna savaşının ilk başlarında NATO’ya üye olma konusuna mesafeli yaklaştı.

İsveç Savunma Bakanı Peter Hultqvist, mart ayında yaptığı açıklamada, görevinde bulunduğu süre boyunca ülkesinin NATO’ya katılmayacağını söyledi. Hultqvist, yakın bölgelerin güvenliği için İsveç’in NATO üyeliğine sıcak bakmadıklarını belirtmiş, “İsveç’in NATO’ya üye olması, güvenlik çizgisini temelden değiştirmek anlamına gelir. Bu, yakın bölgemizin güvenliğini etkiler” ifadelerini kullanmıştı.

İsveç Başbakanı Magdalena Andersson, 25 Şubat’ta “NATO üyeliğini düşünmüyoruz”, 7 Mart’ta “NATO üyeliği için referanduma gidilmesinde tereddütlerim var”, 8 Mart’ta “NATO’ya başvurumuz, Avrupa’yı daha da istikrarsızlaştıracak” ifadelerini kullanmıştı.

Ancak bugün gelinen noktada, İsveç’in en kısa süre içerisinde NATO’ya üyelik için başvuruda bulunmasına neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. ABD ve İngiltere gibi ülkelerden ciddi bir destek alan Stockholm hükümeti, başvuruda bulunmak için son hazırlıklarını yapıyor. İsveç, NATO’ya dahil olarak Rusya’nın olası saldırılarına karşı kendini güvence altına alacağını düşünüyor.

Rusya ise İsveç’in NATO’ya üyeliğine şiddetle karşı çıkıyor. ABD ve NATO’nun kuzey sınırlarına yaklaşmasını ve Baltık Denizi’nde nüfuzunu güçlendirmesini istemeyen Moskova hükümeti, İsveç ve Finlandiya’nın ittifaka dahil olması durumunda bölgeye nükleer başlıklı füzeleri yerleştireceğini söylüyor. İsveç’in NATO’ya üye olması, hem bölgede hem de tüm Avrupa’da istikrarsızlığın artması ve Ukrayna savaşının diğer ülkelere de yayılmasını beraberinde getirebilir.

Öte yandan İsveç’in NATO üyeliği için ittifak içerisindeki tüm müttefiklerin bu süreci onaylaması gerekiyor. Ancak Hırvatistan, Macaristan ve Türkiye gibi ülkelerin İsveç’i veto edebileceği belirtiliyor.

İsveç’in terör örgütleriyle ilişkine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Stolckholm’ün NATO’ya üyeliğine olumlu yaklaşmadıklarını belirtmişti. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da; İsveç’in üyeliğine sıcak yaklaşılması için terör örgütleri ile arasına mesafe koyması gerektiğine dikkat çekmişti. Hırvatistan Cumhurbaşkanı Zoran Milanoviç ise 3 Mayıs’ta, “İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini veto edeceğini” açıklamıştı.

İç ve dış politikada birçok sorunla karşı karşıya kalan İsveç’i, önümüzdeki dönemde zorlu bir süreç bekliyor. Stockholm hükümetinin, NATO’ya üye olmak için birçok engelin üstesinden gelmesi; Türkiye, Hırvatistan ve Macaristan gibi ülkeleri ikna etmesi gerekiyor. İsveç, NATO’ya üye olması durumunda ise Rusya ile doğrudan karşı karşıya gelebilir.