İzlanda'da kadınlar, ücret eşitsizliği ve cinsiyete dayalı şiddeti protesto ediyor
İzlanda’da kadınlar cinsiyet eşitsizliği ve erkek çalışanlar ile kadın çalışanlar arasındaki ücret eşitsizliğini protesto etmek için 1975’ten beri yedinci kez greve gidiyor. Ülke Başbakanı Katrín Jakobsdottír’in de greve katılacağını açıklaması küresel çapta yankı uyandırdı.
24 Ekim 2023 Salı günü, ilki 1975 yılında düzenienen “Kvennafrí” (Kadın iş bırakma / izin günü) protestolarının yedincisi düzenleniyor.
Ülke çapındaki kadınlardan grevin gereği olarak gün boyu çalışmamaları bekleniyor. İzlanda genelinde ise gösterilerin yerel saat ile 14.00’te başladı.
Grev, ücretle çalışan kadınların yanı sıra evlerde kadınlardan geleneksel olarak yerine getirmeleri beklenen ücretsiz ev işlerini de kapsıyor.
Grevin amaçları, toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin ortadan kaldırılması ve kadınların topluma katkılarının kabul edilip ödüllendirilmesi olarak belirtiliyor.
1975’ten bu yana 1985, 2005, 2010, 2016 ve 2018 yıllarında da grevler gerçekleştirilmişti. 1975 yılında gerçekleştirilen grev ülkedeki kadın nüfusunun yüzde 90’ını kapsamış ve tüm gün sürmüştü.
Bugünkü grev, 1975 yılından beri tüm gün iş bırakmanın gerçekleştiği ilk grev olarak tarihe geçecek.
400 bine yakın nüfusa sahip ülkenin her yerinden kadınların katılacağı bu greve, İzlanda Başbakanı Katrín Jakobsdottír de katılacak.
Iceland Monitor’e konuşan Jakobsdottír, “Buradaki [kabinedeki] tüm kadınların da çalışmamasını beklediğim gibi ben de bugün çalışmayacağım. Her şeyden önce İzlandalı kadınlarla dayanışma içinde olduğumu göstermek için buna katılıyorum. Bildiğiniz üzere, henüz tam cinsiyet eşitliği hedeflerimize ulaşmış değiliz ve 2023 yılında kabul edilemez olan cinsiyete dayalı ücret farkıyla mücadele etmeye devam ediyoruz. Hâlâ toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadele ediyoruz ki bu da hükûmetimin mücadele önceliği olmuştur” ifadelerini kullandı.
Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Cinsiyet Eşitsizliği verilerine göre İzlanda, 1 üzerinden 0.912’lik skoruyla dünyanın en iyisi konumunda ve aralıksız olarak 14 yıldır listedeki konumunu koruyor. Buna rağmen Jakobsdottír, ücret eşitsizliğinin artmakta olduğuna vurgu yaptı.
The Guardian’ın aktardığına göre, grevi organizatörlerinden BSRB’de iletişim direktörü olarak görev yapan Freyja Steingrímsdóttir, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “İzlanda’dan bir eşitlik cennetiymişçesine bahsediliyor fakat bir eşitlik cennetinde maaş farkı yüzde 21, hayatları boyunca cinsiyete dayalı ya da cinsel şiddete uğrayan kadınların oranı da yüzde 40 olmamalı. Dünyanın dört bir yanındaki kadınlar bunun için çabalamıyor” sözlerine yer verdi.
Kirstie Brewer’in BBC UK için 2015’te kaleme aldığı bir makalede, eski İzlanda Devlet Başkanı Vigdís Finnbogadóttir’in 1975 grevini “İzlanda’daki kadınların özgürleşmesinde ilk adım” olarak tanımladığı ve göreve gelmesinde grevin hayati rolde olduğunu belirttiği aktarılıyor.
Finnbogadottír, dünyada demokratik olarak seçilen ilk kadın Devlet Başkanı olma unvanını da taşıyor.
İzlanda’da cinsiyet eşitliğinin sağlanması için yoğun çaba sarf ediliyor. Cinsiyet eşitliğinin sağlanması için çıkarılan yasalar, bu konuda diğer ülkelere örnek teşkil ederken İzlanda’nın başarısına ışık tutuyor.
Bu konulardaki en önemli yasalardan biri, 2017’de meclisten geçerek 2018’de yürürlüğe giren “Yıllık Eşit Ücret Sertifikası” yasası. 25’ten fazla işçi çalıştıran kuruluşların ücrette cinsiyete dayalı ayrımcılık yapılmadığını belgelemek için bu sertifikayı alması gerekiyor.
Yönetim pozisyonlarında uygulanan cinsiyet kotası, erkeğe ve kadına çocuk bakmada eşit sorumluluk yüklemeyi amaçlayan doğum izni politikası gibi yasalar da kadınların tarihsel olarak az temsil edildiği mevkilere erişiminin önünü açan ve geleneksel bağlamda kadınlara atanan aile içi görevlerin iki cinsiyete eşit olarak paylaştırılarak kadınların toplumsal hayata katılımının desteklenmesini sağlayan, cinsiyet eşitliğine giden yolda yüksek öneme sahip mevzuatlardır.
İzlanda, Kuzey Kutup Dairesi’ne yakın konumundan ve ada olmasından dolayı yaşanan çatışma ve savaşlarda büyük kayıplara uğramamış, uluslararası terörizm olaylarından çok fazla etkilenmemiş, eğitim ve refah seviyesi yüksek bir ülkedir. Bu faktörler göz önünde bulundurulduğunda İzlanda’da ulusu etkileyen sosyal sorunların ulusal güvenlik sorunlarına nazaran ön planda olması anlaşılabilir.