Sahra Çölü'nün güneyindeki kıtayı kapsayan Sahra Altı Afrika'nın artan jeostratejik önemi giderek daha fazla kabul görmektedir. Bu önem, Sahra Altı Afrika'nın genç nüfusu, doğal kaynakları ve potansiyeli gibi faktörlerden kaynaklanmaktadır.
Sahra Altı Afrika, 2050 yılına kadar 2,5 milyara ulaşması beklenen dünyanın en hızlı büyüyen nüfusuna sahip jeopolitik bölgedir. Bu demografik kazanım, bol doğal kaynaklarla birleştiğinde önemli bir ekonomik potansiyel ortaya çıkarmaktadır. Bölge mineraller, petrol ve tarım arazileri bakımından zengin olup yatırım ve kalkınma için fırsatlar sunmaktadır. Bu potansiyel sebebiyle 21. yüzyıl itibarıyla Çin, Rusya, Türkiye gibi küresel aktörler bölgede yeni diplomatik ve ekonomik açılımlar üretme yoluna gitmiştir.
Sahra Altı Afrika'nın coğrafi konumu Atlantik ve Hint Okyanusları arasında köprü oluşturarak bölgeyi küresel ticaret yolları için çok önemli bir konuma getirmektedir. Ayrıca bölge, Orta Doğu ve Asya'ya açılan bir kapı görevi görerek stratejik önemini artırmaktadır.
Sahra Altı Afrika, yeşil enerjiye geçiş ve teknolojik gelişmelere güç sağlamak için gerekli olan kobalt, lityum ve koltan gibi kritik madenlerin geniş rezervlerine ev sahipliği yapmaktadır. Bu kaynak zenginliği, bölgeyi bu önemli malzemelere erişimlerini güvence altına almak isteyen büyük güçler için giderek daha cazip hale getirmektedir.
Afrika ulusları küresel sahnede seslerini giderek daha fazla duyurmaktadır. Afrika Birliği (AU) bölgesel iş birliğinin teşvik edilmesinde ve güvenlik tehditlerinden iklim değişikliğine kadar çeşitli zorluklarla mücadelede hayati bir rol oynamaktadır.
Sahra Altı Afrika terörizm, korsanlık ve iç çatışmalar gibi çeşitli güvenlik sorunlarıyla karşı karşıyadır. Bu sorunların ele alınması, bölgede istikrar ve kalkınmanın sağlanması için bölgesel ve uluslararası aktörlerin ortak çabalarını gerektirmektedir.