Orta Doğu’da dengeler değişiyor: Atlantik’in yerini Küresel Güney alıyor
İsrail-Hamas savaşının başladığı 7 Ekim’den bu yana dünyada dengeler değişti. Küresel Güney’in Filistin meselesi ile ilgili attığı adımlar ve izlediği strateji dikkat çekiyor. Atlantik İsrail’in Gazze’deki savaş suçları nedeniyle Tel Aviv’i savunmakta zorluk yaşarken, Küresel Güney ise Filistin devletinin tanıması yönünde çalışmalarını yoğunlaştırıyor.
Küresel Güney terimi, tümü Güney Yarım Küre’de kalmayıp Afrika, Asya ve Latin Amerika’ya yayılmış farklı ülkeler için kullanılıyor. Genel olarak gelişmekte olan, az gelişmiş ya da geri kalmış ülkeler Küresel Güney olarak adlandırılıyor.
Küresel Güney ülkelerinde gelir eşitsizliği seviyeleri daha yüksek seyrediyor. Kuzey Amerika ve Avrupa’da bulunan ülkelere kıyasla Küresel Güney ülkelerinde yaşam süresi daha düşük ve yaşam standartları daha zorlu.
“Küresel Güney” terimini ilk kez 1969 yılında siyasi aktivist Carl Oglesby kullandı. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD ile SSCB arasında kurulan iki kutuplu dünya, 1991 yılında Sovyetlerin dağılmasının ardından sonlanmıştı.
SSCB’nin dağılmasının ardından Rusya’nın Putin önderliğinde 2000’li yılların başında yeniden bir süper güç haline gelmesi, Çin’in son yıllarda ekonomi alanında attığı adımlar, Hindistan ve Pakistan gibi ülkelerin nükleer faaliyetleri, Avrupa Birliği’nin ABD’den bağımsız bir güç olmaya çalışması, İngiltere’nin Brexit sonrası Avrupa Birliği’nden ayrılarak bölgede nüfuzunu artırmayı amaçlaması çok kutuplu bir dünyayı ortaya çıkardı.
ABD’nin son dönemde başta Orta Doğu ve Orta Asya olmak üzere birçok bölgede nüfuzunu kaybetmesi, Avrupa Birliği’nin kendi içinde yaşadığı Brexit, Polexit, Nexit, göçmenler ve aşırı sağın yükselişi gibi sorunlar; Atlantik’in Ukrayna ve Filistin gibi meselelerde etkin bir rol oynamasının önüne geçiyor.
Atlantik ile ilişkilerinde sorun yaşayan Küresel Güney ülkeleri ise Rusya ve Çin gibi ülkelerle siyasi, askeri ve ekonomik ilişkilerini geliştirerek uluslararası meselelerde etkinliğini artırıyor. İsrail-Hamas savaşının başladığı 7 Ekim’den bu yana Küresel Güney ülkelerinin izlediği strateji ve attığı adımlar dikkat çekiyor.
KÜRESEL GÜNEY FİLİSTİN DEVLETİNİN TANINMASINI İSTİYOR
Küresel Güney’in İsrail-Hamas savaşının başlamasından sonra attığı en önemli adımlardan biri Mısır’ın başkenti Kahire’de 21 Ekim’de düzenlenen ‘Gazze İçin Barış Zirvesi’ oldu. Bu zirvede; Asya, Afrika ve Avrupa’dan 22 ülkenin temsilcileri yer aldı. Bu toplantının ardından yayımlanan bildiride, iki devletli çözüme vurgu yapıldı ve Filistin devletinin tanınması istendi.
Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da 11 Kasım’da gerçekleştirilen toplantıda, Arap Ligi ve İslam İşbirliği Teşkilatı üyeleri bir araya gelerek Gazze’de yaşanan meseleleri ele aldı.
Zirvede, Gazze’de devam eden savaşın sonlanması ve bölgedeki sorunların çözümü için Filistin devletinin tanınmasının önemine dikkat çekildi. Toplantının ardından 7 üyeli Gazze Temas Grubu kurulurken, “uluslararası barış konferansı” hedefi uluslararası kamuoyuna duyuruldu.
21 Kasım’da ise BRICS, Gazze’de yaşanan savaş ile ilgili olağanüstü konferans düzenledi. Brezilya, Güney Afrika, Çin, Rusya ve Hindistan’ın yanı sıra 1 Ocak’ta örgütün tam üyesi olacak Mısır, Etiyopya, İran, Arjantin, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri de toplantıya katılım gösterdi. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in de konferansa katılım göstermesi dikkat çekti.
Konu hakkında 23 Kasım’da Cumhuriyet Gazetesi’nde makale kaleme alan Stratejist Mehmet Ali Güller, “Bu üç zirve bile Küresel Güney’in gittikçe artan oranda bir ağırlıkla ‘iki devletli çözümü’ bölgesel düzlemden uluslararası düzleme nasıl taşıdığını ortaya koymaktadır” değerlendirmesinde bulundu.
Güller ayrıca; bu süreçte Çin’in “uluslararası barış konferansı” çağrısıyla Çin’in Orta Doğu temsilcisinin temaslarına, BM Genel Kurulu’nda ABD ve İsrail’i 12 müttefikiyle yalnızlaştıran oylamaya, Gazze Temas Grubu’nun Çin ve Rusya ziyaretlerine, Latin Amerika ülkelerinin İsrail ile diplomatik ilişkileri kesmesine, Güney Afrika’nın İsrail’in soruşturulması talebiyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne başvurusu ile Güney Afrika Parlamentosu’nun İsrail ile diplomatik ilişkileri askıya alan kararına dikkat çekti.
Önümüzdeki dönemde Küresel Güney ülkelerinin, Filistin ve Ukrayna meseleleri başta olmak üzere uluslararası kamuoyunu yakından ilgilendiren konular ile daha çok ilgilenmesi bekleniyor.
ABD'nin Orta Doğu başta olmak üzere birçok bölgede nüfuzunu kaybettiği bir dönemde, Küresel Güney ülkelerinin Rusya ve Çin ile daha çok yakınlaşarak dünya siyasetinde daha çok söz sahibi olacağı öngörülüyor.
Küresel Güney, Ukrayna'da ve Gazze'de savaşın sonlanması için çalışmalarını sürdürüyor. ABD ve Batı ülkelerinin, ilerleyen zamanlarda uluslararası meseleleri Küresel Güney ile birlikte çözmeye çalışacağını söyleyebiliriz.