Litvanya NATO Zirvesi'ne ev sahipliği yapacak: Ukrayna, İsveç ve göç konuları gündemde
11-12 Temmuz’da Litvanya’nın Vilnius kenti, son zamanların en önemli toplantılarından olan NATO Zirvesi’ne ev sahipliği yapacak. Liderler, Türkiye’yi de yakından ilgilendiren konuları görüşecek. Gündemde; Rusya-Ukrayna savaşı, AB Zirvesi'nde karara varılamayan iltica krizi, İsveç'in İttifaka üyeliği olacak. İsveç’in üyeliği konusunda gözler yeniden Türkiye’ye çevrilecek.
Tüm dünyanın gözü Vilnius’ta düzenlenecek NATO Zirvesi’ne çevrildi. Litvanya, 50 ülkeden yaklaşık 3 bin hükümet görevlisi ve 2 bin civarı sivil toplum örgütü ile medya temsilcilerini misafir ederek tarihinin en geniş katılımlı toplantısına ev sahipliği yapacak.
Hazırlıkların yoğun olarak sürdüğü Litvanya’da Schengen uygulaması bir süreliğine askıya alınacak. Letonya ve Polonya ile sınır kontrolleri başlayacak. Henüz resmi bir açıklama gelmemesine rağmen Vilnius’un hava trafiğine kapatılacağı düşünülüyor.
Rusya ve Fransa’daki gelişmeler, İsveç ve Ukrayna’nın NATO’ya üyelik başvurusu ve Türkiye’nin tutumu, askeri strateji ve yeni NATO Genel Sekreteri seçimleri başlıca gündem maddeleri olacak.
Rusya’nın Kırım ilhakından sonra başlayan ve Ukrayna savaşı ile değişikliğe gidilerek hız kazanan NATO askeri strateji planlamasının da bu zirvede kabul edilmesi bekleniyor.
NATO’NUN RUSYA ÖNLEMLERİ: 300 BİN KİŞİLİK ORDU
Rusya’nın 2014’te Kırım'ı ilhakından sonra NATO, 2018’de Rusya ve terör grupları tehditlerine karşı savunma planlarında değişiklik yaptı.
2019 yılında yeniden askeri strateji oluşturuldu ve 2020’de Avrupa-Atlantik bölgesinin savunması ve güvenliği için yeni bir adım atılmış oldu. Bir yıl sonra yeniden düzenlenen stratejik planlar ile muharebe konsepti geliştirildi.
NATO, bölge sınırları içerisinde detaylı ve kapsamlı çalışmalar ile planlamalar yaptı.
Akdeniz’den Karadeniz’e kadar olan bölge, İtalya’nın Napoli kentindeki askeri üssün; Atlantik ve Avrupa’nın kuzeyi, ABD’nin Norfolk kentindeki NATO Müşterek Kuvvet Komutanlığı’na; Baltıklar’dan Alp Dağları’na kadar uzanan Orta Avrupa Bölgesi ise Hollanda’daki NATO üssü sorumluluğuna verildi.
Planlamada, NATO’nun bölgelerdeki kara, deniz, hava, uzay ve siber alanlarda hangi kuvvetin ne zaman ve nasıl konuşlanacağı; olası tehditlere karşı bölge güvenliğini nasıl sağlayacağı yer alıyor.
11-12 Temmuz Vilnius Zirvesi’nde kabul edileceği öne sürülen yeni askeri, bölgesel planlamada yaklaşık 300 bin askerden oluşan bir kuvvet olduğu belirtiliyor.
NATO Askeri Komitesi Başkanı Amiral Rob Bauer, konuya ilişkin önemli açıklamalarda bulunarak Rus Kara Kuvvetlerinin yüzde 90’ının Ukrayna savaşına dahil olarak güç kaybettiğini ancak hava ve deniz kuvvetlerinin hala güçlü olduğunu belirtti.
Bauer, Rusya’nın NATO bölgesinde dikkatli davrandığının altını çizerek “Ruslar, NATO ile bir çatışma arayışında değil. Bu da çok meşgul olduklarının bir işareti” ifadelerini kullandı.
Rus ordusunun yeniden yapılanacağını düşündüklerini belirten Bauer, “Savaştan ders çıkaracaklardır. Bu yüzden Rusları uzayda ciddi bir tehdit olarak görmeye devam edeceğiz. Özellikle denizde, havada ve uzayda hâlâ kabiliyetleri var” dedi.
Bauer, “Tarihte birkaç kez gösterdikleri üzere Rusları ve yeniden toparlanma kabiliyetlerini asla hafife almamalıyız” diyerek Rusya’nın toparlanmak için birkaç yıla ihtiyaç duyduğunu, NATO’nun da bu sayede bölgesel planları gerçekleştirmek için yeterli zamana sahip olduğunu ifade etti.
UKRAYNA’DAN NATO’YA TALEP: “KABUL ETMEMEK İNTİHAR OLUR”
Ukrayna yıllardır NATO’ya üye olmak istiyor. Kiev yönetimi, Rusya’nın başlattığı işgal sonrasında ise üyelik talebini daha sık dillendirmeye başladı. NATO, Rusya ile savaş içerisinde olan Ukrayna’nın talebine resmi olarak karşılık veremeyeceklerini ancak Ukrayna’ya her türlü desteği sağlayacaklarını vurguladı.
11-12 Temmuz Vilnius Zirvesi öncesi Ukrayna’dan NATO üyeliğine dair yeni bir açıklama daha geldi. Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba, ülkesinin NATO’ya üyeliğine tekrardan destek talebinde bulundu.
Kuleba; Die Welt, Bild ve Politico gazetelerine yaptığı açıklamalarda, 2008’de Bükreş’te düzenlenen NATO Liderler Zirvesi’nde Ukrayna’nın üyeliğine karşı çıkan dönemin Almanya Başbakanı Angela Merkel’in hata yaptığını ve bu hatanın tekrarlanmamasını istedi.
Kuleba, o dönem alınan kararın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Gürcistan’a girmesine ve Kırım’ı ilhak etmesine neden olduğunu savundu.
Kiev’in, savaş sürerken Ukrayna’nın NATO’ya alınmasını beklemediğini belirten Kuleba, "Ancak savaştan sonra Avrupa’nın Ukrayna’yı NATO üyesi olarak kabul etmemesi intihar olur" ifadelerini kullandı.
Kuleba, Ukrayna’nın NATO’nun dışında olmasının, savaşın hâlâ bir seçenek olduğu anlamına geleceğinin altını çizerek, “Rusya'nın Avrupa'ya ve bir bütün olarak Avrupa-Atlantik bölgesine yönelik saldırganlığına kapıyı kapatmanın tek yolu Ukrayna'yı NATO'ya kabul etmektir" değerlendirmesinde bulundu.
Ukrayna’nın üyeliğinin onaylanması, doğu kanadında NATO’nun gücünü kağıt üzerinde artırabilir. Ancak savaş devam ederken NATO’dan olumlu bir karar çıkması Rusya’ya karşı somut bir hamle anlamına gelecek. İttifak üyeleri ise Moskova yönetimi ile karşı karşıya kalmak istemiyor. Bu nedenle önümüzdeki birkaç yıl Kiev'in NATO'ya üye olabileceği düşünülmüyor.
Diğer yandan Rusya’da devam eden iç karışıklık ve darbe girişiminin Ukrayna savaşını ne yönde etkileyeceği henüz netleşmedi. Her iki ülke ile yakın ilişkiler içerisinde olan Türkiye’nin bölgede barışın sağlanması ve ara buluculuk faaliyetlerini ilerleyen dönemde de devam ettirmesi bekleniyor.
İSVEÇ KONUSUNDA GÖZLER TÜRKİYE’DE
Ukrayna dışında NATO üyeliğine aday olan bir diğer ülke ise İsveç. Türkiye’nin itirazı ile üyelik hakkı elde edemeyen İsveç, üyeliğin onaylanması için yeni bir yasa yürürlüğe koymuştu.
Yeni yasa ile terör örgütü üyeliği ve propagandası yapmayı yasaklayan ve ağır cezai yaptırımlar sunan İsveç ile Türkiye ilişkileri ılımlı bir hal almaya başlamışken geçtiğimiz günlerde yaşanan Kur'an-ı Kerim yakma eylemi nedeniyle yeniden gerginlik tırmandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan olay karşısında sert tepki göstererek şu açıklamalarda bulundu:
“İsveç'te Kuran-ı Kerim'e yönelik alçakça saldırı hepimizi öfkelendirdi, bu bir nefret suçu. Bu nefret suçunun polis korumasında işlenmesi daha vahimdir. Söz konusu kendi güvenlikleri olunca hiçbir hak hukuk tanımayanlar sıra Müslümanların kutsallarına gelince birden fikir özgürlüğünü hatırlıyorlar.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kurban Bayramı’nın birinci günü, cami önünde gerçekleştirilen eylemin Batı'da yayılan Müslüman ve İslam düşmanlığından kaynaklandığını savundu.
Batı dünyasının bu konuda somut bir adım atmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yeni Zelanda’da 4 yıl önce 51 Müslümanın şehit edildiği terör eylemlerinden ders çıkarılmadığını söyledi.
Terör saldırılarının yalnızca Müslümanlar üzerinde değil, Museviler, Afrikalılar, Romanlar ve göçmenler üzerinde de etkili olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri dünya basınında da geniş yer buldu.
İsveç’in terör olaylarına engel olamaması ve hükümetin yeni yürürlüğe koyduğu yasaların yalnızca kağıt üzerinde kalması İsveç’in üyeliği konusunda Türkiye’nin tavrından taviz vermeyeceğini gösteriyor.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in davetiyle, 6 Temmuz’da Vilnius Zirvesi öncesi, konuya ilişkin görüşme gerçekleştireceğini belirten Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan da benzer bir açıklama geldi.
Fidan, "Terör örgütlerinin, Stockholm sokaklarında rahatlıkla her türlü eylemi organize edebildiği, gösteri ve protesto etkinliklerini yapabildiği, para toplayabildiği, çatışma bölgeleriyle insan trafiğinin olduğu, sınırlarından giren herhangi bir mülteci kisvesindeki insanlara ne amaçla geldiğinin sorulmadığı, kısacası bilerek ya da bilmeyerek ev sahipliği yaptığı bir ortamda tabii ki bizim profesyonel olarak güvenlik değerlendirmesi açısından şu anda çok olumlu bir tablo çiziyor olmamız çok mümkün değil" ifadelerini kullandı.
6 Temmuz’da yapılacak toplantının ardından yeniden durum değerlendirilmesi yapılacağını belirten Fidan, ‘İsveç’in gayretlerine devam etmesi ve ev ödevlerini yerine getirmesi gerektiğini’ savundu.
VİLNİUS’TA CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN-MİÇOTAKİS GÖRÜŞMESİ
Brüksel’de toplanan Avrupa Birliği liderlerinin gündem maddelerinden olan iltica krizinde, Polonya ve Macaristan’ın itirazları nedeniyle ortak karara varılamamıştı.
Yunanistan açıklarında batan ve 500’den fazla kişinin kaybına neden olan göçmen teknesinin alabora olmasının ardından Yunanistan, mülteci sorununda Türkiye ile iş birliği sinyalleri vermişti.
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, son zamanlarda Türk makamlarıyla yakın temas halinde olduğunu vurgulayarak “Türkiye müttefikimiz olmalı” mesajını veriyor.
Miçotakis, NATO Zirvesi öncesi yaptığı açıklamada, "Geçmişte de temaslar vardı. Bu temasların sık sık olması iyidir. (Göçmen sorunu ile) mücadelede Türkiye'nin gerçekten de iyi bir müttefik olduğunu ortaya koyabiliriz. Tabii kendisi de isterse" ifadelerini kullandı.
Liderler, göç sorunu ile ilgili Vilnius NATO Zirvesi’nde bir araya gelecek. Bunun yanı sıra, iki ülkenin dışişleri bakanları arasında da görüşmelerin yapılması bekleniyor.
Türkiye’de yaşanan deprem felaketinin ardından desteğini Avrupa’da da açıkça dile getiren Yunan hükümeti, Türkiye ilişkilerinde tamamen diplomasiye dayalı barışçıl bir ortaklık teklif ediyor.
Göç krizinde çareyi Türkiye ile iş birliğinde arayan Yunanistan, aynı zamanda Türkiye’ye doğrudan AB tarafından fon sağlanması gerektiğini savunuyor. Ülkesindeki seçimleri yeniden kazanan iki liderin iktidarları boyunca Türk-Yunan ilişkilerinde her zamankinden daha ılımlı adımlar atılacağı öngörülüyor.