Lübnan'da ekonomik kriz derinleşiyor: Halk temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor
Lübnan, çarşamba günü parlamentoda gerçekleştirilen seçimlerde arka arkaya 12. defa Cumhurbaşkanı'nı belirlemede başarısız oldu. Cumhurbaşkanı veya hükûmeti olmayan, geçici bir hükûmet eliyle idare edilen Levant ülkesi, yaşadığı tarihi krizde her geçen gün daha derine batıyor.
Lübnan, 2019’da dünya tarihinin en büyük krizlerinden birine girdi ve bu krizden hâlâ kurtulamadı.
Bu krizin patlak vermesinde; kötü idare, ülkenin siyasal ve ekonomik yapısı, enflasyon, devalüasyon, bankacılık sektöründeki sıkıntılar, kamu borcunun birikmesi gibi faktörler rol oynadı.
Sonuçta ülke, çok katmanlı bir krizler serisinin içine yuvarlandı. Lübnan lirası yüzde 90’a varan değer kayıpları yaşadı, enflasyon üç haneli değerleri gördü, nominal ve kişi başına düşen gayrisafi yurtiçi hasılada büyük kayıplar yaşandı, ülkede para kalmayınca temel hizmetler yerine getirilemez oldu.
İç savaştan çıkıldıktan sonra sabit kur rejimiyle idare edilen ekonomide, 1 ABD doları bin 507 Lübnan lirasına denk geliyordu.
Yaşanan şiddetli değer kaybı neticesinde, 1 doların karşılığı 15 bin Lübnan lirasını aştı. Bu durum, ülkede dolarizasyonun ve döviz karaborsalarının ortaya çıkmasına yol açtı. Karaborsada Amerikan doları, yüzbinlerce Lübnan lirasına eşdeğer hâle geldi.
Gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYİH) ise Dünya Bankası’nın tabiriyle "savaş yaşanılan ülkelerdekine benzer bir çöküş" geçirdi.
2019’da 52 milyar dolar civarında olan nominal GSYİH, 2021’e gelindiğinde 23.1 milyar dolar seviyelerine gerilemişti.
Nominal GSYİH’nin yüzde 40’a yakın değer kaybı yaşamasına karşın, kişi başına düşen GSYİH de aynı zaman aralığında yüzde 36.5 değer kaybetti.
Bu durumda hem ücretler düştü hem de kriz öncesinde üst-orta gelir grubunda bir devlet olarak değerlendirilen Lübnan, alt-orta gelir grubuna geriledi.
Döviz rezervlerinin bitmeye yaklaşmasıyla Levant ülkesindeki bankalar, hesaplardan döviz çekimini durdurdu.
Gün geçtikçe kötüleşen durum, işsizliğin de 2018-2019 dönemindeki yüzde 11.8 seviyelerinden 2022’de yüzde 30’lara dayanmasıyla daha kötü bir hâl aldı.
Her üç kişiden birinin işsiz olduğu Lübnan’da lirada yaşanan değer kaybı, ücretlerin değer kaybına uğramasıyla sonuçlandı.
Dünya Bankası istatistiklerine göre, ülke nüfusunun yarısından fazlası yoksulluk sınırının altına sürüklendi.
Yakıt rezervlerinin tükenmesiyle de ülkede elektrik üretimi ve arzı sıkıntısı yaşandı. Vatandaşların erişimi, günlük 1 saate kadar düşüyor.
Aynı sorun sağlık hizmetlerine, temiz suya ve gıdaya erişimi de kısıtladı. Hijyen ve sağlığın zarar gördüğü Lübnan’da uzun yılların ardından kolera salgını görüldü.
Bu kriz, koronavirüs ve Beyrut Limanı patlaması ile derinleşmeye devam etti. Koronavirüsten kaynaklı kısıtlamalar dünya turizmini felç ederek Lübnan’ın gelirlerinin düşmesine sebep oldu.
Turizm gelirlerinin sıfıra yaklaşması Lübnan’ı o kadar olumsuz etkiledi ki; AA’daki bir habere göre; 2021 yılında ülke gelirlerinin yüzde 53.8’i yurt dışındaki Lübnanlıların ülkeye havalelerinden oluşuyordu.
Dünyanın gördüğü en büyük nükleer olmayan patlamalardan biri olan Beyrut Limanı patlaması ise Lübnan ekonomisine yaklaşık 15 milyar dolarlık bir zarar verdi. Bu zarar, 2021’de ülke ekonomisinin yaklaşık üçte ikisine tekabül ediyordu.
Lübnan ekonomisi bu sorunları henüz aşamadı. Lübnan geçici Başbakanı Necib Mikati, salı günü yaptığı açıklamada, Meclisten karar çıkmaması durumunda memur maaşlarının haziran ayında ödenemeyeceğini vurguladı.
Akdeniz ülkesinde, Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın görev süresi dolduğundan beri yani yaklaşık 7 aydır, bir Cumhurbaşkanı belirlenemedi.
Lübnan’daki çok dinli yapı gereği, Cumhurbaşkanı'nın Maruni bir Hristiyan olması gerekiyor.
SELAME ETKİSİ
Riyad Selame, iç savaştan sonra Merkez Bankası Başkanı olarak göreve getirilmişti. Görevinin başlarında izlediği politikalardan dolayı Selame, genel kanıya göre başarılı bir bürokrattı.
Euromoney dergisi tarafından 1996’da, “Arap dünyasının en iyi Merkez Bankası Başkanı” ödülüne layık görülen Selame, sırasıyla 2005 ve 2006 yıllarında aynı ödülün Orta Doğu ve dünya çapındaki versiyonlarını kazandı.
France24’e konuşan ekonomist Nicolas Chikhani’ye göre; “ekonominin nasıl canlandırılacağını ve yatırımcıların güveninin nasıl kazanılacağını” bilen Selame’nin popülerliği, 2019’daki “Ekim Devrimleri” sırasında yok oldu.
72 yaşındaki ekonomi uzmanı, bu protestolar sırasında Lübnan kamu hazinesinden zimmetine para geçirmekle suçlandı.
2002-2015 yılları arasında denizaşırı bir hesaba 330 milyon dolar aktardığı öne sürülen Selame hakkında 5 ülkede yakalama kararı çıkartıldı.
Fransa, Almanya, Lüksemburg, Lihtenştayn ve İsviçre’nin hakkında yakalama kararı çıkarttığı Merkez Bankası Başkanı; zimmete para geçirme ve yolsuzluk gibi suçlardan aranıyor.
İnterpol’ün de aradığı Selame şu an Lübnan’da. Yurt dışına çıkış yasağı olsa da Beyrut’un iç hukukuna göre yurt dışına iadesi mümkün değil.
Riyad Selame, 2021’de AFP’ye verdiği röportajda, bütün soruşturmalarla ilgili elinden geleni yapacağını belirtmişti.
Suçlamaların asılsız olduğunu ve üretilmiş kanıtlara dayandığını belirten Selame, kendi para politikasını savundu ve Merkez Bankası’nın ekonomik krizin kaynağı değil, krizin sorunlarını çözmeye çalışan kurum olduğunu söyledi.
Ayrıca Selame’nin, liranın değerini korumak amacıyla yürüttüğü ve “ekonomik mühendislik” olarak adlandırdığı politikalar, “tarihin en büyük saadet zinciri” olarak nitelendirildi.
YÖNETİM BOŞLUĞU
Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın görevden ayrıldığı Ekim 2022’den beri ülkede bir cumhurbaşkanı belirlenemedi. Aynı yılın kasım ayından beri ülkenin idaresi geçici Başbakan Necib Mikati ve geçici kabine tarafından sürdürülüyor.
Maruni bir Hristiyanın seçilmesi gereken Cumhurbaşkanlığı pozisyonu için çarşamba günü Mecliste önerilen aday, Lübnan’ın eski Ekonomi Bakanı ve IMF Orta Doğu Direktörü Cihad Azur’du.
Hizbullah ve yakın müttefiki olan partiler, 128 sandalyelik Mecliste, Azur’un karşısında Süleyman Franjiye’yi destekledi.
İlk turda kazanan çıkmayınca, Hizbullah ve müttefikleri ikinci turda oydaşma oluşmasının önüne geçmek için Meclisi terk etti.
Cumhurbaşkanı'nın seçilmesini bir kez daha engelleyen bu hamle ile Lübnan Meclisi’nde liderin belirlenemediği 12. oturum gerçekleşmiş oldu.
Ulusal ve uluslararası medyada, bu oturumun ülkedeki mezhepsel çatlaklıkları derinleştirdiği belirtildi.
Reuters'ın aktardığına göre; Lübnan Şii Müftüsü Şeyh Ahmet Kabalan, Cihad Azur’un İsrail ve ABD destekli olduğu iddiasında bulundu.
Hizbullah’a yakın Meclis Başkanı Nabih Berri’nin yeni bir oturum için tarih belirlememesi de Lübnan’daki lidersizlik durumunun ne kadar daha süreceğinin belirsiz olduğuna işaret etti.
LÜBNAN’IN ÇIKIŞ YOLU
Tarihin gördüğü en çetin ekonomik krizlerden biriyle mücadele eden Lübnan’ın, bu durumdan kurtulmak için yatırıma ve istikrara ihtiyacı var.
Lübnan’ın yakın geçmişte orta-üst gelire sahip ülkeler arasında değerlendirilmiş olması, mezhepsel farklılıkların ve çokkültürlülüğün ülkede ekonomik başarı ve istikrar yakalanmasına engel olmadığını gösteriyor.
Beyrut’ta partiler arasında uzlaşma sağlanması ve siyasetin rayına oturtulması ile ülke, yönetim boşluğu krizinden arındırılabilir.
İlk adım olarak Cumhurbaşkanı, Başbakan ve kabine belirlendikten sonra, ekonomiyi toparlamak için reformlar yapılmaya başlanabilir.
Dünya Bankası’na göre, mümkün olan en kısa zamanda hayata geçirilmesi gereken bu reformların; orta vadede borç sürekliliğine ulaşmayı, bankacılık sektörünün ödeme gücünün yeniden tesis edilmesini, döviz kuruna ve kur istikrarına olan güven ile maliye politikasına olan güvenin geri kazanılmasını, büyümeyi ve sosyal korumayı artırmayı amaçlaması gerekiyor.
Raporda, orta vadede Lübnan’ın; daha iyi kurumlar, yönetim ve iş ortamı oluşturmaya öncelik vermesi gerektiği, iflasını vermiş ülkenin tekrar ayaklanabilmesi için uluslararası yardım ve özel yatırımların elzem olduğu da aktarılıyor.
Beyrut’tan gelecek finansal, sosyal, yönetimsel reformlar; yeniden yapılanmanın sürdürülebilir olması için hayati önem taşıyor.
İstikrarın sisteme yerleşmesini de sağlayacak bu reformlar, yatırımcıları Lübnan'a çekebilir ve halkın yaşadığı sıkıntıları çözecek bir ortam oluşturabilir.