Fransa Mağrib'de oyun kurucu rolünü neden kaybetti?
Emmanuel Macron yönetimindeki Fransa, Mağrib ülkeleriyle olan ilişkilerinde uzun yıllardır sorun yaşıyor. Bağımsızlığın her geçen gün daha da önemsendiği Mağrib ülkelerinde, Fransa karşıtlığı güçlenmeye devam ediyor. Peki, Macron’un Mağrip stratejisi neden yetersiz kaldı? Mağrib ülkeleri Fransa’yı neden bölgede istemiyor?
Fransa bir süredir Cezayir ile ilişkilerinde sorun yaşıyor. İki ülke arasındaki gerilim her geçen gün tırmanıyor. Macron’un Cezayir’in geçmişi hakkındaki sözleri, bu ülkeye yönelik politikaları ve eleştirileri ilişkileri kopma noktasına getirdi. Paris Büyükelçisi’ni geçtiğimiz hafta ülkeye geri çağıran Cezayir, Büyükelçinin görevine geri dönmesi için Fransa’nın bazı koşulları yerine getirmesi gerektiğini açıklamıştı.
İki ülke arasında son günlerde yaşanan gerilim, Fransa’nın Mağrib ülkeleriyle kurduğu ilişkileri de yeniden gündeme getirdi. Cumhurbaşkanı Macron ile birlikte Fransa’nın, Mağrib’le ilişkilerinde farklı bir strateji izlediği görüldü.
ABD hegemonyasının düşüşe geçtiği, Çin’in yükselişini sürdürdüğü, Almanya’nın ekonomik olarak seviyeyi yukarılara çıkardığı ve Rusya’nın Putin ile birlikte yeniden bir süper güç haline geldiği dünyada; Fransa için Mağrib ülkelerinin önemi büyük.
Çok kutuplu bir dünya kurulurken, Fransa da bu dünyanın içerisinde yer almak ve gücünü artırmak istiyor. Fransa’nın nüfuzunu artırmak, yoğun faaliyetlerde bulunmak ve gücünü korumak istediği bölgelerin başında ise Mağrib geliyor. Bu bölgenin bir diğer özelliği ise birçok ülkenin eskiden Fransa sömürgesi olması. Emmanuel Macron’un göreve gelmesinin ardından Fransa’nın eski sömürgeci hayallerinin yeniden canlandığı görüldü. Bölgedeki ülkeleri yeniden kontrolü altında tutmak isteyen Macron, Kuzey Afrika’daki en büyük süper güç olmak istiyor. Ancak Macron’un Kuzey Afrika’da yeniden en etkin güç olma stratejisinin pek başarılı olduğu söylenemez.
Tarihte yaşanan olaylar ve günümüzdeki siyasi konjonktür nedeniyle Mağrib ülkeleri; Fransa’yı kendi bölgelerinde istemiyor. Eski Fransız sömürgesi olan Mağrib ülkelerinde; tam bağımsızlık, özgürlük, eşitlik ve adalet gibi kavramların yüksek sesten dile getirildiği görülüyor. Özellikle Fransa ile ilişkilerinde sorunlar yaşan Cezayir’de, her geçen gün Fransız karşıtlığının arttığı görülüyor.
Cezayir halkının, mandacılık endişesi ile yaşamaya devam ettiği gözlemleniyor. Cezayir’in Mağrib’de kilit bir oyuncu ve bölgenin ana kapısı olduğunu söylemek mümkün. Fransa da Cezayir’in bölgedeki önemini ve Afrika’daki rolünü biliyor. Ancak Macron’un Cezayir hakkındaki söylemleri, Fransa’nın bölgedeki kontrolü kaybettiğini gözler önüne seriyor.
MAĞRİB’TE FRANSA KARŞITLIĞI YÜKSELİYOR
Fransa tarafından Faslılara vize verilmesine yönelik şartların oldukça sıkılaştırılması, iki ülke arasındaki ilişkilerin bozulmasını beraberinde getirdi. Fransa, Fas’taki en seçkin tabakaya dahi vize verilmesindeki şartları ağırlaştırdı. Bu durum, Fransa’da Faslıların istenmediği yorumlarını ve düşüncelerini beraberinde getirdi. Ayrıca Faslılar, Fransa’daki Arap ve İslam toplumunun çoğunluğunu oluşturuyor.
Fransa’nın Kuzey Afrika ülkelerine yönelik baskıcı ve sert politikaları; bu bölgelerdeki Fransa karşıtlığını da güçlendiriyor. Mağrib ülkelerinde özellikle dil konusu ön plana çıkıyor. Tunus’ta öğrencilerin birçoğunun Fransızcayı sevmediği görülüyor. Son iki yıl içerisinde 7 bin Tunuslu öğrencinin Fransızca dersinden sıfır alması, bu durumu gözler önüne seriyor.
Fransa’nın dil olarak Kuzey Afrika’da her geçen gün gerilediği gözlemleniyor. Fransa, Kuzey Afrika’da gençleri kendine çekmek, Cezayir gibi ülkelerle geçmişin karanlık sayfalarını kapatıp yeni bir sayfa açmak ve bölgede yeni bir politika izlemek yerine gerilimi daha da tırmandıracak adımlar atıyor.
Mağrib ülkeleri her ne kadar siyasi açıdan Fransa karşıtı bir pozisyonda bulunsa da; ekonomik olarak en büyük ticareti yine Fransa ile yapıyor. Mağrib ülkelerinin ihracatında en önemli rolü Fransa oynuyor. Fransa tarafından Mağrib’e yapılan yatırım ise bölge ülkelerinin ekonomilerini oldukça olumlu bir şekilde etkiliyor.
Öte yandan Mağrib ülkeleri yıllardır kendi aralarında birtakım sorunlar yaşıyor. Cezayir ile Fas arasındaki gerilim geçtiğimiz aylarda oldukça artmış ve iki ülke diplomatik ilişkilerini tamamen kesme kararı almıştı. Libya ile Mısır arasında da uzun yıllardır İhvan konusunda anlaşmazlık sürüyor. Tunus’ta devam eden siyasi belirsizlik, bölge ülkeleriyle ilişkilerini yakından ilgilendiriyor. Tüm bu gelişmelerden dolayı Mağrib ülkeleri kendi aralarında bir araya gelemiyor ve birlik oluşturamıyor.
Mağrib ülkelerinin bir araya gelememesi ise en çok Fransa’nın elini güçlendiriyor. Herhangi bir siyasi kriz ya da ikili ilişkilerde sorun yaşandığında; Fransa’nın tepkisi her zaman sert oluyor. Mağrib’in bir araya gelememesinden cesaret alan Fransa; ekonomik olarak tüm gücünü kullanıyor.
MACRON’UN BAŞARISZ STRATEJİSİ
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, göreve geldiği günden itibaren bölgede yeni bir sayfa açmayı planlıyordu. Ancak Macron istediği hedeflere bir türlü ulaşamadı. Libya’da uzun yıllar boyunca General Hafter yönetimini destekleyen Macron, UBH’nin Başbakanlık koltuğuna Abdulhamid Dibeybe oturunca iki tarafla da ilişki kurmaya başladı. Macron, tüm faaliyetlerine rağmen Fransa’yı Libya’da oyun kurucu pozisyonuna getiremedi. Libya’da Türkiye, Rusya, BAE gibi ülkelerin Fransa’dan daha çok etkin olduğunu söylemek mümkün.
Tunus’ta devam eden siyasi süreçte, Fransa, Cumhurbaşkanı Kays Said’in aldığı kararların arkasında duruyor. İhvan ideolojisine yakınlığıyla bilinen Nahda hareketinin tasfiyesini isteyen Fransa; bölgedeki gelişmeleri yakından takip ediyor. Ancak ilerleyen süreçte Macron’un bu ülkede nasıl bir politika izleyeceği kestirilemiyor.
Macron, bir diğer Kuzey Afrika ülkesi Cezayir ile ilişkilerinde ise yıllardır sorun yaşıyor. Cezayir, Fransa’ya karşı Çin ile ilişkilerini güçlendirmeye devam ediyor. Çin ile Kuşak Yol projesinde iş birliği yapan Cezayir, ikili ilişkileri daha da geliştirmeyi amaçlıyor. Cezayir, Fransa’nın iç işlerine karışmasını istemiyor. Ayrıca Cezayir hükümeti, Macron’un Cezayir hakkında söylediği sözlere ve eleştirilerine şiddetle karşı çıkıyor.
Macron’un Mağrib ülkelerindeki stratejisinin başarısız olduğu ve tüm faaliyetlere rağmen Fransa karşıtlığının arttığı görülüyor. Emmanuel Macron yönetimindeki Fransa’nın, Kuzey Afrika’da oyun kurucu rolünü kaybettiğini ve Çin, ABD gibi süper güçlerle rekabet etmekte zorluk çektiğini söyleyebiliriz.