Mali'de geçiş yönetimi ulusal bağımsızlığı güçlendiriyor

Ülkedeki Fransız varlığını sona erdirmek için son bir yılda harekete geçen Bamako’daki askeri yönetim, Mali’nin ulusal bağımsızlığını sağlamlaştırıyor. Mali’de neokolonyalist bir varlıkla bulunan Fransa’nın sivil toplum kuruluşlarının (STK), ordusunun, diplomatik görevlilerinin, yayın kuruluşlarının ve dilinin ülkeden kovulması, Paris’in siyasal ve kültürel etkisinin sona erdiğine işaret ediyor.

Mansur Ali Bilgiç

[email protected]

Geçtiğimiz günlerde Mali’de halk oylaması sonucu Anayasa değişikliği teklifi kabul edildi.

Seçmenlerin yüzde 38’inin katılımıyla gerçekleşen referandumda kullanılan oyların yüzde 97’ye yakın bir kısmı, yeni Anayasa lehineydi.

Yeni Anayasa ile 1960’tan beri resmî dil olarak kullanılan Fransızcanın statüsü de değişmiş oldu.

Fransız sömürgesinden bağımsız olduğu 1960 yılından beri Mali’de Fransızca resmî dil konumundaydı. Yeni Anayasa ile Fransızca artık resmî dil değil, sadece çalışma dili olarak kullanılacak.

Birçok farklı etnik kimliğe sahip Mali’de 80’den fazla dil konuşulduğu tahmin ediliyor. Resmî dil olarak belirlenen 13 dil bulunuyor.

Bu diller; Bambara, Bobo, Bozo, Dogon, Fula, Hassaniya, Kassonke, Maninke, Minyanka, Senufo, Songhay, Soninke, Tamasheq dillerinden oluşuyor.

Başkanlık ofisinden yapılan açıklamada, geçtiğimiz cumartesi Anayasa’nın yenilenmesiyle Mali’nin Dördüncü Cumhuriyet dönemine girdiği belirtildi.

BBC’de yer alan bir haberde, yeni Anayasa ile geçici olarak Devlet Başkanlığı görevini icra eden Assimi Goïta’ya geniş yetkiler tanındığı aktarıldı.

Raporlanan bilgiye göre; hükûmet, yeni Anayasa ile 11 yıldır devam eden ayaklanmaların bastırılmasının kolaylaşacağı açıklamasında bulundu.

MALİ’DE ULUSAL BAĞIMSIZLIK GÜÇLENİYOR

Mali’de Goïta hükûmeti, aldığı kararlarla ülkedeki Fransız etkisini hem katı güç hem de yumuşak güç olarak bitirme yönünde hareket ediyor.

Katı güç, bir ülkenin diğerini etkilemek için kullanabileceği zor yollarını ifade ediyor. Bu kavram; askeri, ekonomik, diplomatik yöntemleri kapsıyor.

Yumuşak güç ise cebirden ziyade ikna yoluyla işliyor. Dil ve televizyon yayınları gibi araçların oluşturduğu kültürel çekim, vatandaşları ikna yolunda önemli araçlar olarak yer alıyor.

Mali’de son bir senede yaşanan gelişmeler, Fransa’nın ülkedeki siyasi, askeri ve sosyal varlığı ile diplomatik etkinliğinin azalmasını amaçlıyor.

2022’nin başında, dönemin Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian’ın cunta hükûmeti ile ilgili yaptığı açıklamalar sonrası ülkedeki Fransa Büyükelçisi’ne Mali’yi terk etmesi için 72 saatlik bir süre tanınmıştı.

Drian, Mali’deki hükûmetin “kontrolden çıkmış” ve “gayrimeşru” olduğunu söylemişti.

Mali hükûmetinin yaptığı açıklamada, “Fransa'nın Bamako Büyükelçisi çağrıldı ve geçtiğimiz günlerde Fransa Dışişleri Bakanı tarafından yapılan düşmanca ve çirkin yorumların ardından hükûmet tarafından 72 saat içinde ulusal toprakları terk etmeye davet eden bir karar kendisine tebliğ edildi” ifadeleri yer almıştı.

Fransız Büyükelçisine nota verilmesinin ardından Fransa Dışişleri Bakanlığı, diplomatın ülkeden çekileceğini bildiren bir açıklama yayımlamıştı.

“Fransa, geçiş dönemi makamlarının, Fransa'nın Mali Büyükelçisinin görevine son verme kararını not eder. Buna tepki olarak Fransa, Büyükelçisini geri çağırmaya karar vermiştir” ifadelerine yer verilen açıklama ile Fransız diplomatın ülkedeki görevi son bulmuştu.

Büyükelçinin ülkeyi terk etmesinin ardından Mali’de binlerce vatandaş sokaklara inerek kutlama gösterileri düzenlemişti.

Geçiş Konseyi üyesi Moulaye Keita, gösterilerilerle ilgili, “Bugün Fransa'ya 'Hayır' diyen binlerce Malili var. Dolayısıyla Avrupa Birliği ve Fransa'nın yapması gereken, Malili yetkililere saygı duymaktır” açıklamasını yapmıştı.

Al Jazeera’nın aktardığına göre; Mali hükûmetinin üyelerinden olan Adama Ben Diarra, Fransız Büyükelçisi’nin sınır dışı edilmesinin, Paris'in etkisinden kurtulmanın sadece son adımı olduğunu söylemişti.

Diarra, bir mitingde yaptığı konuşmada; "Bu, mücadelede önemli bir adım, ancak zafer sonuna kadar gitmeli. Bir sonraki adım, Fransız güçlerinin ülkeden ayrılması olmalı ve ardından ekonomik ve parasal egemenliğe doğru ilerlemeye başlayacağız" demişti.

Diarra, konuşmasında, Wagner gibi Rus paralı asker gruplarının Mali'ye konuşlandırılmasıyla ilgili, "Halkımın güvenliği için, Fransa ve terörist müttefiklerini kovmak üzere Şeytan'la bile anlaşmaya hazırım" ifadelerini kullanmıştı.

Diarra’nın konuşmasının ardından ülkede yaklaşık dokuz yıl geçiren ve terörün sona ermesi konusunda bir yardımı dokunmayan Fransız güçleri de ülkeden çıkarıldı.

Ağustos 2022’de son kalan Fransız askerlerinin de Mali’yi terk etmesiyle çekilme operasyonu tamamlanmıştı.

Fransız ordusu, Mali’ye 2013’te Bamako yönetiminin çağrısı üzerine girmişti. El-Kaide ile ilişkili ayrılıkçı isyanları bastırma amaçlı düzenlenen operasyonların başarıya ulaşamaması sonucu, Fransız ordusunun Mali’de bulunma amacına yönelik sorular oluşmaya başlamıştı.

Benzer gerekçelerle geçtiğimiz aylarda Birleşmiş Milletler’in Mali’deki barış misyonu MINUSMA askerlerinin de ülkeden çekilmesi istendi.

BM güçleri, isteği yerine getirerek ülkedeki operasyonu bitirme kararı almıştı.

Fransız ordusunun çekilmesi kararını takiben, ülkede faaliyet gösteren Fransız devlet kanalları olan RFI (Fransa Uluslararası Radyosu) ve France24’ün Mali’deki yayınlarının durdurulması kararı verilmişti.

Geçtiğimiz yılın mart ayında alınan bu karar, hükûmetin, RFI ve France24’ün Mali ordusuyla ilgili “yalan haber” yaptığını gerekçe göstermesiyle gelmişti.

Kasım ayında Geçiş Hükûmeti’nden gelen başka bir kararla; ülkede Fransız fonlarıyla faaliyet gösteren ve Fransa’dan destek alan STK’ların aktiviteleri yasaklanmıştı.

Yasak kapsamına insani yardım alanında faaliyet gösterenler de dâhil edilmişti.

Eski geçici Başbakan Albay Abdoulaye Maïga’nın sosyal medya üzerinden yaptığı bir açıklamada; kararın verilmesindeki etkenin, “Fransa’nın Mali’ye sağladığı gelişim yardımını kesmesi” olduğu bilgisi yer almıştı.

Başta Fransa olmak üzere Batı ile arası gergin olan Mali yönetimi, eski kolonyal güçlerin ülkedeki etkisini her kulvarda sıfırlamaya çalışıyor.

En önemlisi Rusya olmak üzere Batılı olmayan ülkelerle yapılan iş birlikleri, sömürge güçlerin ülkede kalan etkilerini gidermeye yardımcı olmak için bir karşı-etki çabası olarak kullanılıyor olabilir.

Mali hükûmeti tarafından işleme koyulan bu tasarılar, sömürge döneminin son kalıntılarını temizleyerek ülkeyi bağımsızlığa kavuşturmayı hedefliyor.