Mali’deki askeri darbeler, bölgenin kaderini değiştirdi
Siyasi ve askeri istikrarsızlığın pençesinden kurtulamayan Batı Afrika ülkesi Mali, geçtiğimiz günlerde G5 Sahel Gücü’nden tek taraflı olarak ayrıldıklarını duyurdu. Bu durum, G5 Sahel Gücü’nün dağılmasını beraberinde getirdi. Peki, Mali’de neler oluyor? Mali’deki askeri darbelerin bölgeye yansıması ne oldu?
Batı Afrika ülkesi Mali, uzun yıllar boyunca Fransız sömürgesi altında varlığını sürdürdü. Diğer bölge ülkeleriyle aynı kaderi paylaşan Mali, 1960 yılında bağımsızlığını ilan etti. Ancak bağımsızlığın kazanılmasının ardından ülkede siyasi istikrar bir türlü sağlanamadı.
Mali’de 1960 yılından bu yana askeri darbeler ülke gündeminin hep ilk sırasında yer aldı. Yaklaşık 31 yıl ülkeyi yöneten tek parti iktidarı, 1991 yılındaki askeri darbenin ardından yönetimden düştü. 2012 yılına gelindiğinde ise ülkenin kuzeyinde isyancı çatışmalar meydana gelmeye başladı. Bu çatışmalar, yeni bir darbenin yaklaştığına dair önemli işaretler verdi.
Mart 2012’de gerçekleştirilen askeri darbe; uzun yıllardır istikrar sağlanamayan ülkede, yeni bir siyasi ve askeri krizin önünü açtı. Fransa’nın bölgedeki faaliyetleri, bazı gruplarla olan ilişkisi ve asker sayısını her geçen gün artırması, Mali’deki krizin daha da derinleşmesinde önemli bir rol oynadı.
Ağustos 2020’de ise eski Mali Cumhurbaşkanı İbrahim Boubacar Keita, darbeci askerler tarafından gözaltına alındı. Daha sonrasında silah zoruyla tutulan Keita ve başbakan, devlet televizyonunda istifasını açıkladı. Keita, hükümeti ve parlamentoyu feshettiğini duyurdu ve iktidarda kalması uğruna kan dökülmesini istemediğini belirtti. Darbeyi yapan askerler, sivil bir geçiş hükümeti kurmayı ve seçimlere gitmeyi planladıklarını öne sürdü.
Keita, ülkedeki yolsuzluk iddiaları, ekonominin kötü yönetimi ve seçimlerde yaşanan bazı tartışmalar nedeniyle sürekli eleştirilerin odağı haline gelmişti. Askerler arasında maaş sorunu çözememesi ve cihatçılarla devam eden çatışmalar da Keita’ya yönelik darbenin nedenleri arasında gösterildi.
Keita’nın ardından askeri cunta tarafından kurulan Halkın Kurtuluşu Ulusal Konseyi (CNSP), ülkenin sivil yönetime 18 ay içerisinde geçiş yapacağını açıkladı. CNSP’nin açıklamasına göre, 18 ayın sonunda seçimler gerçekleştirilecek, geçiş sürecinin cumhurbaşkanı sivil veya asker olabilecek ve askerlerin belirlediği isimler tarafından seçilecekti.
CNSP, Geçiş Konseyi Başkanı olarak Bah Ndaw’ı, Başbakan olarak ise Moctar Quane’yi atadı. Darbenin önde gelen isimlerinden Sadio Camara Savunma Bakanı, Modibo Kone ise Güvenlik ve Sivilleri Koruma Bakanı olarak göreve başladı.
Mayıs 2021’de Sadio Camara ve Modibo Kone, kabinede yapılacak bir değişiklik sonrası görevden alınacaklarını duydu ve darbe girişiminde bulundu. Geçiş Konseyi Başkanı Bah Ndaw ve Başbakan Moctar Quane, askerler tarafından alıkonuldu.
Bazı siyasi uzmanlara göre, ülkede son dönemde yapılan askeri darbelerin arkasında Sahel bölgesinin en önemli yabancı aktörü Fransa vardı. Sahel bölgesindeki askeri operasyonlara yıllık 700 milyon euro bütçe ayıran Paris; Mali, Nijer ve Burkina Faso gibi ülkelerde 4 bin 500 askeri ile faaliyetlerini sürdürüyor.
2013 yılında Mali’de radikal örgütlere karşı Serval Operasyonu’nu gerçekleştiren Fransa; 2014 yılında ise Burkina Faso, Mali ve Nijer başta olmak üzere tüm Sahel bölgesinde gerçekleştirdiği Barkhane Operasyonu ile birlikte bölgedeki askeri varlığını güçlendirmişti.
FRANSA ile MALİ ARASINDA BÜYÜKELÇİ KRİZİ
Sahel bölgesinde ‘sömürge’ sistemini yeniden canlandırmak isteyen Fransa, Rusya’nın Wagner ile bölgedeki nüfuzunu artırmasının ardından geri adım attı. Bunun üzerine eski Mali Başbakanı Kokalla Maiga, Fransa’yı ülkeyi terk etmekle suçladı. Maiga, Paris’in, askeri birliklerinin bir kısmının geri çekmesi kararını Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’na taşıdı.
Mali’de darbeci iktidarın, şubat ayında Fransa büyükelçisine ülkeyi terk etme çağrısında bulunması, iki ülke ilişkilerinin daha da gerilmesine neden oldu. Büyükelçi Joel Meyer, 3 Şubat 2022’de ülkeyi terk etmek zorunda kalırken, Paris hükümetinden çok sert açıklamalar geldi.
Eski Mali Başbakanı Choguel Maiga, Fransa hakkında, “Mali sizin vasalınız değil. Bizi köleye çeviremezsiniz. Artık bitti!” İfadelerini kullanarak iki ülke ilişkilerini kopta noktasına getirdi.
Fransa Dışişleri Bakanlığı, Mali’deki geçiş hükümeti tarafından Meyer’in görevine son verilmesinin not edildiğini belirtti. Açıklamada, “Buna tepki olarak Fransa, büyükelçisini çağırma kararı aldı” denildi. Fransa Genelkurmay Başkanı Pierre Schill ise Şubat 2022’de yaptığı açıklamada, Sahel bölgesindeki asker sayısının azaltılmasıyla başka bölgelerde asker görevlendirebileceklerini belirtti.
Mali’deki geçiş hükümetinin sorun yaşadığı ülkelerden biri de Danimarka oldu. Askeri cunta, geçtiğimiz aylarda Danimarka özel kuvvetlerine derhal ülkeden ayrılma çağrısında bulundu. Bunun üzerine Danimarka Dışişleri Bakanı Jeppe Kofod, birliklerinin “açık bir davet” üzerine Mali’de bulunduğunu açıkladı.
Mali hükümeti ise Danimarka’nın haziran ayında asker gönderme talebine ilişkin kararın hala beklemede olduğunu duyururken, “Hiçbir anlaşma, Danimarka özel kuvvetlerinin Takuba Görev Gücüne yerleştirilmesine onay vermiyor” açıklamasını yaptı. Bunun üzerine Fransa’nın da aralarında bulunduğu 15 ülke, Mali hükümetinin açıklamalarından derin üzüntü duyduklarını belirtti.
“MALİ’NİN ÇIKMASININ ARDINDAN G5 SAHEL GÜCÜ ÖLDÜ”
Geçtiğimiz hafta ise Orta Afrika’da Mali kaynaklı yeni bir kriz meydana geldi. Mali hükümeti, G5 Sahel Gücü’nün tüm organlarından çekilmeye karar verildiğini açıkladı. Hükümet, karara gerekçe olarak ise Mali’nin dönem başkanlığı talebinin kabul edilmemesini gösterdi.
Mali’deki geçici hükümet tarafından yapılan açıklamada, “Bazı G5 Sahel üye devletlerinin Mali’nin başkanlığına muhalefeti; bölge dışındaki bir devletin umutsuzca Mali’yi izole etmeyi amaçlayan manevralarıyla bağlantılı” denildi.
Mali’nin G5 Sahel Gücü’nden ayrılması hakkında konuşan Nijer Cumhurbaşkanı Mohamed Bazoum, “G5 Sahel Gücü artık öldü. Mali, Mayıs 2021’de yapılan darbeden bu yana kendisini Afrika’da izole ediyor ve bizi de terörle mücadelede koordineli bir iş birliğinden mahrum bırakmak için elinden geleni yapıyor” ifadelerini kullandı.
11 Mayıs’ta Güvenlik Konseyi’ne bir rapor sunan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Mali ve Burkina Faso’daki askeri darbelerin G5 Sahel Gücü’nün operasyonel kapasitesini baltaladığını belirtmişti.
2014 yılında Moritanya, Burkina Faso, Çad, Nijer ve Mali arasında kurulan G5 Sahel Gücü, bölgedeki terör örgütleriyle mücadele etmeyi amaçlıyor.
G5 Sahel Gücü’nün merkezi, Moritanya’nın başkenti Nuakşot’ta bulunuyor. El Kaide, Murabitun, DAEŞ ve Boko Haram gibi gruplara karşı savaşan Fransız birlikleri ve BM İstikrar Misyonuna (MINUSMA) destek vermeyi amaçlayan G5 Sahel Gücü; aynı zamanda bölgede güvenlik, insani ve ekonomik duruma ilişkin iş birliğini geliştirmeye çalışıyordu. Ancak Mali’nin ayrılması sonrasında G5 Sahel Gücü’nün yeniden bir araya gelmesi ve iş birliğini güçlendirmesi, çok düşük bir ihtimal olarak görülüyor.