Moldova'nın başkenti Kişinev'de 70 bin kişi AB yanlısı gösteriler düzenledi
Kişinev, AB’ye üyeliğin mümkün olduğunca çabuk gerçekleşmesini isteyen halkı ile bağımsızlık iddiasında bulunan Moskova yanlısı Transdinyester arasında kalmış durumda. Maia Sandu’nun istifasından sonra göreve gelen Başbakan Dorin Racean’ın üyeliğe sıcak bakıyor olması ve Rusya’nın devam eden işgali, Moldova’nın AB’ye üyelik için attığı adımlarda bir gerilim hattı oluşturuyor.
Moldova, geçtiğimiz yıl Rusya’nın Ukrayna’yı işgale başlamasının ardından yönünü Brüksel’e çevirmişti.
Eski bir Sovyet ülkesi olan Moldova’nın olası bir Rusya işgalinden çekinmesi, Ukrayna’da savaşın başlamasının ardından Kişinev’in AB’ye üyelik için manevra yapmasına sebep oldu.
Eski Başbakan Natalia Gavrilita, Moldova Parlamentosu Başkanı Igor Grosu ve Moldova Devlet Başkanı Maia Sandu; 3 Mart 2022’de AB’ye üyelik başvurusunu onaylayan bir belgeyi imzalayarak süreci resmen başlatmıştı.
Brüksel, Haziran 2022’ye gelindiğinde, Kişinev’e adaylık statüsünü sağlamıştı. 19 Nisan 2023’te Avrupa Parlamentosu’nda kabul edilen bir önergeye göre, Moldova’nın AB’ye erişim görüşmelerinin en geç 2023 sonunda başlaması gerekiyor.
Moldova’nın AB’ye girebilmesi için belirlenmiş yapısal reformları uygulaması gerekiyor. Bu reformlar, Moldova’nın yasal ve ekonomik sistemlerinde önemli değişiklikler öngörüyor.
AB YANLISI GÖSTERİLER
21 Mayıs’ta Kişinev sokakları, ülkenin AB’ye girişini destekleyen protestocuların taşıdığı bayrak ve pankartlarla doluydu.
Gösterilerde öne çıkan talep; Moldovalı karar mercilerinin, Anayasa’yı “ülkenin Avrupaî yöneliminden özellikle bahsedecek şekilde” değiştirmeleri yönünde oldu.
Aynı gün, AP Başkanı Roberta Metsola da Moldova’daydı. Başkan Maia Sandu ile bir araya gelen Metsola, “Europa este Moldova, Moldova este Europa” (Avrupa Moldova, Moldova Avrupa'dır) sloganıyla gösterilere destek verdi.
70 binden fazla katılımcıya ulaştığı bildirilen gösterilerde konuşan Sandu, Kişinev yönetiminin 2030’dan önce AB’ye katılmak istediğini söyledi.
Kalabalığa seslenen Başkan Sandu, “Yüksek sesle, güvenle ve gururla; Moldovalıların Avrupalı olduğunu söylemeye geldik! Bu, halkımızın barış ve refah içinde yaşaması için bir şans” dedi.
Avrupa’dan uzakta kalmaya devam etmek istemediklerini belirten Sandu’ya Metsola’nın yanıtı, “Avrupa, Moldova’yı açık bir kalp ve kucakla bekliyor” oldu.
Metsola, Moldova’nın, Avrupa Tek Pazarı’na katılmaya hazır olduğunu da belirtti. Avrupa Tek Pazarı, üye devletler arasındaki engellerin kaldırılarak AB içindeki ürün ve hizmetlerin serbest dolaşımını sağlamayı amaçlayan bir uygulama.
Başkanlık sarayında Politico’ya konuşan Sandu, “AB’ye katılmak, demokrasimizi ve kurumlarımızı korumanın tek yolu” ifadeleriyle AB’ye erişmenin önemini aktardı.
AFP’ye verdiği röportajda da benzer yanıtlar veren Sandu, ülkesinin “mümkün olan en hızlı şekilde” 27 üyeli birliğe katılmak istediğini söyledi.
Radio Moldova’nın aktardığına göre, Kişinev merkezli CBS Research anket şirketi; Ocak 2023’te düzenlediği bir ankette, halkın yüzde 53.5’inin AB’ye, yüzde 23.8’inin ise Avrasya Ekonomik Birliği’ne üyeliğe sıcak baktığını keşfetti.
RUSYA’NIN GÖLGESİ
Doğu Avrupa ülkesinde AB’ye katılım isteği her ne kadar yüksek olsa da toplumda ve politikada Rusya’nın etkisi görmezden gelinemez.
Geçtiğimiz aylarda Moskova, Kişinev’deki Batı yanlısı yönetimi devirme girişimleriyle gündeme gelmişti.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin bu konudaki uyarısı, Moldova’nın istihbarat ve güvenlik kurumlarınca da doğrulanmış, ancak buna fırsat verilmeyeceği belirtilmişti.
Ülkede Rus kültürü de büyük bir etki alanına sahip. Rusça resmî dil olmamasına rağmen toplumun önemli bir kısmı tarafından konuşuluyor. Ülkenin Sovyet geçmişinin de bu durumda önemli bir etkisi olduğu söylenebilir.
Kremlin’in Moldova’daki etkisinin en önemli yansımaları ise tek taraflı bağımsızlık iddiasında bulunan ancak iddiaları uluslararası arenada kabul görmeyen Transdinyester Cumhuriyeti.
Sovyetler çökerken çıkan bir iç savaştan beri bağımsız olma iddiası taşıyan bu sosyalist yönetimde Rus yanlılığı ağır basıyor.
Halkın Moskova sevgisinin yanında, geçtiğimiz aylarda Transdinyester’in Rusya tarafından işgal edileceğine ilişkin söylentiler de ortaya çıkmıştı.
AB’YE GİRİLEBİLİR Mİ?
Moldova’nın AB’ye girebilmesi için tamamlaması gereken 9 koşul var. Bu 9 koşuldan Kişinev için önemli bir engel teşkil eden husus ise yolsuzluk.
Moldova, uzun zamandır sisteme yerleşmiş yolsuzlukla mücadele ediyor. Oligarklar ve hukuk sistemindeki sorunlar, yolsuzlukların yeniden üretilmesine mahal veriyor.
Kişinev otoriteleri, büyük bir tehdit olarak gördükleri Rusya’dan kesin olarak kurtulmak için Brüksel ile tam entegrasyonu gerekli addediyor.
Yoğun olarak istenilen bu entegrasyon için Moldovalı yetkililer, gerekli reformları “açık bir irade” ile yerine getireceklerini birçok kez dile getirdiler.
Kültürel olarak da Avrupalı olan Moldova’nın önünde öncelikli olarak reform engelleri bulunuyor. Yasal ve ekonomik reformlar gerçekleştirildikten sonra, AB’ye erişim için resmiyette herhangi bir engel kalmayacak.
Bu reformların ve AB’ye erişim sürecindeki bürokratik prosedürlerin zaman alacak olması, Moldova’nın 2030’a kadar olan zaman hedefini anlaşılabilir kılıyor.
AB, Transdinyester ve ülkedeki Rus etkisiyle ilgili herhangi bir sorun olduğunu belirtmedi. Buna rağmen Rusya yanlısı Transdinyester halkının AB üyeliğine çok sıcak bakmayacağını tahmin etmek mümkün.
AB hukukunun uygulanmasıyla ilgili oluşabilecek sorunlara dair bir yorum yapmak için henüz çok erken, ancak Brüksel’in neoliberal ekonomi yasalarının sosyalist Transdinyester halkında bir karşılık bulması güç görünüyor.