Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde iktisadi bağımsızlığa giden yolda hangi adımlar atıldı?

Kurtuluş Savaşı'nı kazanmanın ve askeri zaferlerin Türkiye'nin bağımsızlığı için tek başına yeterli olmayacağını söyleyen Mustafa Kemal Atatürk, "Asrımız iktisat asrıdır" diyerek ekonomik kalkınmanın önemi üzerinde durdu. Türk ekonomisinin temel taşı olan onlarca kurum ve kuruluşu ülkemize kazandırarak kalkınma hamlesini başlattı ve modern Türkiye'yi inşa etti.

Cumhuriyetimizin kurucusu, büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün geçmişten günümüze Türkiye’ye kazandırdığı iktisadi bağımsızlığın önemli katkıları bulunuyor.

Cumhuriyet’in ilânından sonra Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Cumhuriyetin kurucu kadroları, siyasi bağımsızlık kadar, iktisadi bağımsızlığın da kazanılmasında önemli rol oynadılar. 

Kurtuluş savaşından çıkan yorgun ve güçsüz bir ülkenin ekonomisi çökmüş, yer üstü ve yer altı kaynakları sömürülmüş, halkı yorgun, yoksul, bitkin ve gelecekten umutsuz bırakılmıştı.

Mustafa Kemal Paşa 1 Mart 1922 günü TBMM‘de yaptığı detaylı açılış konuşmasında ise Osmanlının emperyalist Batı Avrupa devletlerince nasıl yarı sömürge statüsüne düşürüldüğünü anlatmıştı.

Atatürk açılış konuşmasında yaptığı konuşmada şu sözlere yer verdi: 

“Tanzimat’ın açtığı serbest ticaret devri, Avrupa rekabetine karşı kendisini koruyamayan ekonomimizi bir de iktisadi kapitülasyon zincirleriyle bağladı. Kuruluş ve özel sektör yönünden ekonomik alanda bizden çok kuvvetli olanlar, memleketimizde bir de ayrıca imtiyazlı durumda bulunuyorlardı Gelir vergisi vermiyorlardı. Gümrüklerimizi ellerinde tutuyorlardı. İstedikleri zaman istedikleri eşyayı, istedikleri şartlar altında ülkemize sokuyorlardı. Bütün ekonomimizin her bölümüne bu sayede kesin olarak hakim olmuşlardı. Efendiler, bize karşı yapılan rekabet gerçekten, çok gayri meşru, gerçekten çok yok edici idi. Rakiplerimizi bu davranışlarıyla gelişmeye elverişli sanayimizi de öldürdüler. Tarımımıza da zarar verdiler. Ekonomi ve maliyemizin gelişmesi ve olgunlaşmasını önlediler.” 

Gazi Mustafa Kemal, genç Türk Devletinin gelişmesinin, büyümesinin bağımsızlığını korumasının büyük ölçüde iktisadi güçle mümkün olacağının bilinciyle milli ekonominin öncelikle inşa edilmesini, mali bağımsızlılığın sağlanmasını hedeflemişti.

Ülkenin yeniden yapılandırılmasında ve milli ekonominin gerçekleştirilmesinde İzmir iktisat Kongresinde belirlenen ekonomik politika, ilke ve stratejilerle öngörülen hedeflerin yaşama geçirilmesi büyük önem arz ediyordu.

Bu kapsamda, 17 Şubat 1923'te ülkenin dört bir yanından gelen katılımcılarla İzmir İktisat Kongresi düzenlendi.

TÜRKİYE EKONOMİSİ İNŞA EDİLİYOR

İktisat Kongresi’nin 2 temel hedefi vardı. 

Tüccar, sanayici, çiftçi ve işçilerin sorunlarını ve isteklerini belirlemek  bu kesimlerin siyasî kadro ile bütünleşmesini sağlamak.

Yabancı sermaye çevrelerine ekonominin gelecekte alacağı biçimi ortaya koymak.

Çiftçi, tüccar, sanayici ve işçi gruplarının iktisadi esasları ise şöyle belirlenmişti:

-Bir ticaret bankası kurulması.

-İşletilmeyen madenlerin işler hale getirilmesi ve işletme hakkının Türklere verilmesi.

-Türk  limanlarında Türk bayraklı gemilerden  başkasının ticaret yapamaması ve kabotaj hakkının Türklere verilmesi.

-Armatörlere sermaye temin edecek deniz ticaret bankalarının kurulması.

-Millî sanayinin geliştirilmesi, ticaret, tarım ve sanayii geliştirecek bir gümrük

politikasının uygulanması.

-İç sanayii dışa karşı koruyacak yeni bir gümrük tarifesinin düzenlenmesi.

-Ticaret ve sanayi odalarının yeniden örgütlendirilmesi ve yaygınlaştırılması.

-Sınaî makine ve teçhizat ithalatından gümrük alınmaması.

-Teşvik-i Sanayi Kanunu'nun sınaî gelişmeye yardımcı olacak şekilde yeniden düzenlemesi.

-Türk sanayi şirketlerinde sermayenin en az yüzde 75'inin Türklerin elinde olması.

-Devlet memurları ve askerlerin ihtiyaçlarının yerli üretimle karşılanması.

-Yerli sanayi ürünlerinin ucuz taşınması.

-Şirketlere ilişkin kuralların günün şartlarına uygun hale getirilmesi, şirket kurmanın ve işletmenin kolaylaştırılması.

Bütün bunlar himayeci ve milliyetçi bir iktisat politikasının ana yapısını oluşturmakta idi ve devletin özel teşebbüsü koruması, desteklemesi öngörülüyordu.

İzmir İktisat Kongresi’nde belirlenen bu ilkeler, Cumhuriyet dönemi iktisat politikalarının esasını teşkil etti.

Daha sonra 1981 ve 1992'de "2. ve 3. İzmir İktisat Kongreleri" yapıldı.

2004 yılında yapılan ve 1923 İzmir İktisat Kongresi'nin devamı olduğu iddia edilen 4. kongrenin ismi değiştirildi ve adı "Türkiye İktisat Kongresi" oldu.

ATATÜRK'ÜN KURDUĞU İKTİSADİ KURULUŞLAR

Birinci İzmir İktisat Kongresi’nde belirlenen hedefler doğrultusunda kurulan kurum ve kuruluşlar tarihsel sıralama ile şunlar oldu:

Türkiye İş Bankası : 26 Ağustos 1924 - İstanbul

Orman Çiftliği : 1925 - Ankara

Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası : 1 Mayıs 1925 

Devlet İstatistik Enstitüsü : 26 Nisan 1926 - Ankara

Devlet Demiryolları ve Limanları İdare-i Umumiyesi : 1927 - Ankara

Merkez Hıfzıssıhha Enstitüsü : 27 Mayıs 1928 - Ankara

Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti : 12 Nisan 1931 - Ankara

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası : 3 Ekim 1931 - Ankara

Halkevleri : 19 Şubat 1932 - Ankara

Ziraat Okulları ve Yüksek Ziraat Enstitüsü : 1933 - Ankara

Devlet Havayolları : 20 Mayıs 1933 - İstanbul

Sümerbank : 11 Temmuz 1933 

Türkkuşu : 3 Mayıs 1935 : Ankara

Etibank : 14 Haziran 1935 

Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü : 14 Haziran 1935 - Ankara

Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi : 14 Haziran 1935 - Ankara

Elektrik İşleri Etüd İdaresi : 24 Haziran 1935 - Ankara

Türkiye Şeker Fabrikaları : 6 Temmuz 1935 - Ankara

Bursa Merinos Fabrikası : 2 Şubat 1938 - Bursa

BİRİNCİ İZMİR İKTİSAT KONGRESİ'NDEN BEŞİNCİSİNE...

İkinci İzmir İktisat Kongresi 1981 yılında 2-7 kasım tarihlerinde 24 Ocak kararları sonrası ekonomik ve sosyal politikalarda radikal değişiklikler yaşanırken toplandı.

Üçüncü İzmir İktisat Kongresi 4-7 Haziran tarihlerinde “21. Yüzyıla doğru Türkiye“ temasıyla küreselleşme sürecinde entegrasyonu amaçlıyordu. AB iilişkilerini geliştirdi ve Gümrük Birliği altyapısını oluşturdu.

Dördüncü kongre 5-9 Mayıs 2004 tarihinde İzmir değil Türkiye İktisat Kongresi ismiyle toplandı. AB’ye tam üyelik ve bilgi toplumuna dönüşüm tartışmaları bu kongreye hakim konulardı.

5. İzmir İktisat Kongresi’nin ana teması “Küresel Yeniden Yapılanma Sürecinde Türkiye Ekonomisi” olarak belirlendi.

Kongrede, küresel ekonomik gelişmeler ışığında Türkiye’de uygulanması gereken politikalar tartışıldı.

İzmir İktisat Kongre Merkezi’ndeki programın açılışında konuşan dönemin Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam, Kurtuluş Savaşı’nın ardından Türkiye’nin büyük atılımlar gerçekleştirdiğini, bunda İzmir’de gerçekleştirilen ilk İktisat Kongresinin büyük payı olduğunu ifade etti.

Serdar Çam, son dönemde Türkiye’nin büyük bir atılıma girdiğini belirterek sözlerine devam etti:

“Yüzüncü yılımızı tamamlamış ve ikinci bir yüzyıla başlarken Türkiye Yüzyılı dediğimiz, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın başlatmış olduğu o dönemle birlikte birçok noktada atılımlar yaparken her alanda kendimizi ve insan kaynağımızı iyice geliştirmemiz gerekiyor. Geçtiğimiz yıl 43 milyon turist geldi. Bu sene 56 milyonu bekliyoruz. 2028’de 100 milyon turiste ulaşacak bir Türkiye var"

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün en büyük hedefi iktisadi bağımsızlık ve güçlü ekonomiye sahip bir ülke inşa etmekti. Atatürk hayatta iken bu hedefinin bir çoğunu yürülüğe koydu. Vizyonu ve hedefleri doğrultusu ile Osmanlı'dan kalan zayıf ekonomiyi yeniden ayağa kaldırdı.