Haziran ayındaki Zirve NATO’nun geleceğini belirleyecek

Son yıllarda dengeleri sarsılan, iç karışıklıklar yaşanan NATO’da, 14 Haziran’da yapılacak zirve merakla bekleniyor. Birçok ikili görüşmenin gerçekleşeceği zirvede, NATO’nun geleceği ile ilgili önemli kararların alınması öngörülüyor. Peki, NATO’da son yıllarda neler yaşandı? 14 Haziran’daki zirvede hangi önemli ikili görüşmeler gerçekleşecek? Söz konusu zirve NATO’nun geleceğini nasıl etkileyecek?

4 Nisan 1949 tarihinde 12 ülkenin imzası ile kurulan Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO), SSCB tehlikesine karşı oluşturulan uluslararası askeri ittifaktı. İlk başta siyasi bir ortaklık olarak kurulan NATO, Kore Savaşı ile birlikte askeri bir yapı halini aldı. SSCB’den kendilerine yönelik gelen tehditleri önlemek isteyen müttefikler, Yugoslavya ve Bosna Hersek gibi ülkelerde askeri müdahalelerde bulundu.

NATO yıllar içerisinde daha da büyürken, SSCB’nin dağılması ile birlikte oluşum farklı bir strateji izlemek zorunda kaldı. Yeni ülkeler NATO’ya üye olmaya başlarken, son 20 yıl içerisinde NATO’nun en büyük düşmanı Rusya olarak gösterildi.

NATO’nun en önemli müttefiklerinden biri olan ABD, kurulduğu tarihten itibaren ittifakın en büyük destekçisi oldu. 1949 yılından 2017 yılına kadar göreve gelen tüm ABD Başkanları NATO ile ilişkilere oldukça önem verdi. 1991 yılına kadar SSCB’yi kendisi için en büyük tehdit ve tehlike olarak gören ABD, NATO ittifakı ile kendisine yönelen tehditleri önlemeye çalıştı. SSCB’nin dağılma sürecinden sonra NATO’nun artık bir işlevi kalmadığı gibi yorumlar gündeme geldi. Ancak 2000’li yılların başında Vladimir Putin’in Devlet Başkanı olması ile birlikte Rusya eski gücüne kavuşmaya başladı.

Putin’in Rusya’sı ekonomik olarak yaralarını yavaş yavaş sarmaya başlarken, askeri olarak yeniden ABD’nin en güçlü rakibi haline geldi. Rusya’nın her geçen gün gelişmekte olan ekonomisi, nükleer faaliyetlerini yeniden hızlandırması Orta Doğu’dan Doğu Akdeniz’e, Kuzey Afrika’dan Doğu Avrupa’ya ve Balkanlardan Kafkaslara birçok bölgede askeri etkinliğini artırması NATO’nun önemini yeniden ön plana çıkardı. Öte yandan Çin’in ekonomik olarak ABD’den sonra dünyanın en büyük ekonomisi olması ve ABD’yi geçme ihtimalinin her geçen gün yükselmesi, NATO için tehdit olarak görülen bir diğer konu oldu.

2017 yılına kadar ABD-NATO ilişkileri olumlu ve pozitif bir şekilde ilerliyordu. Bush ve Obama gibi ABD Başkanları, 2000’li yılların başından itibaren gelişen Rusya’ya karşı NATO ittifakının önemini sürekli ön plana çıkardılar. Ancak 2017 yılında Donald Trump’ın ABD Başkanı olması ile birlikte dengeler değişti. NATO ve AB gibi uluslararası kuruluşlara ciddi eleştiriler yönelten Trump, ABD’nin bu kuruluşlara gönderdiği mali yardımlar nedeniyle ekonomisinin bozulduğunu savundu.

Bir iş adamı olması sebebiyle siyasi ilişkilere tüccar mantığı ile yaklaşan Trump, başkanlık süresi boyunca “Önce Amerika” stratejisi ile hareket etti. Bu stratejiye göre; ABD kendi içine yönelmeli ve dış ülkelere ayırdığı kaynaklardan vazgeçerek gereksiz masraflardan kurtulmalıydı. Trump’ınÖnce Amerika” stratejisi birçok ülke ve uluslararası kuruluşla ilişkilerin bozulmasına yol açtı. Bu dönem içerisinde Trump, NATO müttefiklerini sürekli ABD’den yardım almakla ve gerekli karşılığı vermemekle suçladı. Avrupa’yı Rusya’ya karşı kendilerinin koruduğunu söyleyen Trump, Almanya ve Fransa gibi NATO’nun önde gelen müttefiklerine sert eleştiriler yöneltti.

Trump döneminde ABD’nin NATO’ya yönelttiği eleştiriler ve sert söylemler, müttefikler tarafından da tepki ile karşılandı. Bu süreç içerisinde NATO’nun önde gelen ülkelerinden Fransa’dan, NATO’nun geleceği hakkında olumsuz açıklamalar gelmeye başladı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, “NATO’nun beyin ölümünün gerçekleştiğini” dile getirdi. Macron’un bu açıklaması NATO müttefikleri tarafından şaşkınlık ile karşılanırken, örgütün geleceği ile ilgili tartışmalar alevlenmeye başladı. Ancak Çin’in Wuhan şehrinde ortaya çıkan ve kısa zamanda tüm dünyayı etkisine alan koronavirüsün yarattığı etki nedeniyle Macron’un bu sözleri zamanla unutuldu.

BIDEN İLE BİRLİKTE YENİ DÖNEM

20 Ocak’ta ABD’de Joe Biden’ın başkanlık koltuğuna oturması ile birlikte ABD-NATO ilişkilerinde yeni bir sayfa açıldı. Trump döneminde hasar gören ilişkileri yeniden güçlendireceğini söyleyen Biden, ABD’nin, AB ve NATO gibi uluslararası kuruluşlarla iş birliğini güçlendirmek istediğini belirtti.

Yeni dönemde Rusya ve Çin ile daha çok rekabet içerisine girileceğini söyleyen Biden, söz konusu ülkeler karşısında NATO ve AB gibi kuruluşlarla birlikte hareket etmeye önem verdiğini vurguladı. Biden’ın bu tavrı ve söylemleri; yeni dönemde Rusya ve Çin ile mücadelede NATO’nun daha çok ön plana çıkacağı yönünde sinyaller verdi.

Göreve geldikten sonra Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin için "katil" kelimesini kullanan Biden, NATO müttefikleri ile ikili görüşmeler gerçekleştirdi. İlerleyen süreçte NATO’yu daha etkin bir hale getirmek isteyen Biden, 14 Haziran’daki NATO Zirvesi için aylar öncesinden hazırlıklara başladı.

ZİRVEDE HANGİ KONULAR ELE ALINACAK?

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, 14 Haziran’da Brüksel’de NATO Zirvesi’nin gerçekleşeceğini duyurmuştu. Stoltenberg, “Avrupa ve Kuzey Amerika arasındaki bağın cisim bulmuş hali olan NATO’yu güçlendirmek için eşsiz bir fırsat olacaktır” ifadeleri ile söz konusu NATO Zirvesi’nin önemine dikkat çekti.

14 Haziran’daki tarihi zirvede; Rusya’nın saldırgan eylemleri, terör tehdidi, siber saldırılar, yükselen ve yıkıcı teknolojiler, iklim değişikliği ve Çin’in yükselişi gibi konuların ele alınması bekleniyor. Müttefik ülke liderlerinin katılacağı zirvede, birçok ikili görüşmenin gerçekleşmesi planlanıyor.

BIDEN İLE ERDOĞAN İLK DEFA YÜZ YÜZE GÖRÜŞECEK

14 Haziran’daki NATO Zirvesi’nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden arasında ilk yüz yüze görüşme gerçekleştirilecek. İki lider 23 Nisan’da yaptığı telefon görüşmesinde, söz konusu NATO Zirvesi’nde yüz yüze bir görüşme gerçekleştirmek için mutabık kalmıştı.

İki lider arasındaki görüşmenin 45 dakika kadar sürmesi bekleniyor. Erdoğan ve Biden’ın; Doğu Akdeniz’de yaşanan son gelişmeler, FETÖ’nün iadesi, sözde Ermeni soykırımı söylemleri, Suriye’nin kuzeyinde terör örgütü PKK/PYD’ye verilen destek, Rusya’dan alınan S-400 hava savunma sistemleri gibi konuları ele alacağı öne sürülüyor.

ABD Başkanı Joe Biden’ın; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in yanı sıra Kanada, Japonya, İtalya, İsviçre ve Belçika liderleri ile bir görüşme gerçekleştirmesi planlanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ise başta ABD Başkanı Joe Biden olmak üzere birçok ülke lideri ile ikili görüşme gerçekleştirmesi bekleniyor.

NATO ZİRVESİ İLE YENİ BİR SAYFA AÇILACAK MI?

14 Haziran’daki NATO Zirvesi dünya tarafından merakla bekleniyor. Özellikle Rusya ve Çin’in her geçen gün büyüyen etkisi NATO Zirvesi’nin önemini daha da çok artırıyor. Birçok konunun ele alınacağı ve birçok ikili görüşmenin yapılacağı zirvede, yeni dönem için birtakım kararların alınması bekleniyor. Özellikle Rusya’ya karşı ilerleyen dönemlerde atılacak adımların belirlenmesi öngörülüyor. Ancak Rusya’nın faaliyetlerinin müttefik ülkeler tarafından sadece kınanmakla yetinilmesi de ihtimaller arasında bulunuyor.

Türkiye-ABD ilişkileri açısından oldukça önemli olan Erdoğan-Biden görüşmesinde, iki ülke arasındaki sorunlar için çözüm yollarının aranması bekleniyor. İki ülke arasındaki sorunların kısa vadede çözüme kavuşması beklenmezken; NATO Zirvesi’ndeki görüşme, ikili ilişkilerin yeni dönemde nasıl seyredeceği hakkında fikir verebilir.