Orta Doğu’da tüm krizler sonlanıyor mu?

Orta Doğu’da son yıllarda birbirleriyle ilişkilerinde sorun yaşayan tüm ülkeler, normalleşme yoluna giderek yeni bir sayfa açmak istiyor. Peki, Orta Doğu’da hangi ülkeler ilişkilerinde normalleşme yoluna gidiyor? Orta Doğu’da yeni bir sayfa mı açılıyor?

Türkiye, uzun zamandır ilişkilerinde sorun yaşadığı Mısır’la normalleşme adımlarını dile getirmeye başladı. 2013 yılında gerçekleşen siyasi darbenin ardından iki ülke arasındaki tüm ilişkiler kesilmişti. Türkiye, Mısır ile normalleşerek Doğu Akdeniz’de Yunanistan ve GKRY’yi yalnızlaştırmak istierken Mısır’ın Orta Doğu ve Doğu Akdeniz’deki önemli konumunu bilen Türkiye; Kahire ile ilişkilerini geliştirerek Doğu Akdeniz’de elini güçlendirmek istiyor.

Mısır’ın bu sene başlarında Doğu Akdeniz konusunda yayımladığı bir haritanın, Türkiye’nin tezleri ile uyumlu olmasının ardından iki ülke arasında karşılıklı adımlar atıldı. Bu durumdan endişe duyan Yunanistan, Mısır ile sık sık temas kurarak, Ankara-Kahire normalleşmesinin önüne geçmeye çalıştı.

Ancak bugün gelinen noktada; Ankara ile Kahire arasındaki siyasi ve diplomatik temaslar devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mısır’la ilişkilerin önümüzdeki dönemde daha da gelişeceğini ifade etti.

TÜRKİYE - KÖRFEZ İLİŞKİLERİNDE YENİ DÖNEM

Türkiye; Suudi Arabistan ve BAE gibi ülkelerle ilişkilerinde uzun zamandır sorunlar yaşıyordu. Körfez ülkelerinin; Doğu Akdeniz’de Yunanistan ve GKRY gibi ülkelerle birlikte hareket etmesi, Libya’da Ulusal Birlik Hükümeti’ne karşı General Hafter’ı desteklemesi, 2012 yılında Mısır'da gerçekleşen darbe sonrası Sisi’nin yanında yer alması ve geçtiğimiz sene Türk ürünlerine yönelik boykot uygulamasından dolayı iki taraf arasında ilişkiler uzun süre sert ve gergin seyretmişti.

2017 yılında Suudi Arabistan başta olmak üzere Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır gibi ülkeler, Katar’la olan tüm diplomatik ilişkilerini kesmiş, Türkiye ise bu süreçte siyasi ve askeri olarak Doha yönetimine her türlü desteği vermişti.

2021 yılının başlamasıyla birlikte Türkiye-Körfez ilişkilerinde yeni bir dönem başladı. İki taraftan da ilişkileri normalleştirme konusunda olumlu açıklamalar ve karşılıklı adımlar geldi. Bu yıl içerisinde; Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Riyad’a yönelik ziyareti, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suudi Arabistan Kralı Selman ile telefonda görüşmesi, BAE Ulusal Güvenlik Danışmanı Şeyh Tahnoun Bin Zayed el Nahyan’ın Türkiye ziyareti ve en son Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan’ın Ankara’ya gelerek Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesi, Türkiye-Körfez ilişkilerinde yeni bir sayfa açıldığını gözler önüne serdi.

İlerleyen dönemde Türkiye ile Körfez ülkeleri arasındaki ilişkilerin daha da gelişmesi ve özellikle ekonomi alanında iş birliğinin güçlenmesi bekleniyor. BAE yönetiminin Türkiye’ye 10 milyar dolarlık yatırımda bulunacağını açıklaması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomik iş birliğine sürekli vurgu yapması, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin gelişeceğini gösteriyor.

İBRAHİM REİSİ KÖRFEZ İLE YENİ BİR SAYFA AÇMAK İSTİYOR

İran ile Körfez, ilişkilerinde yeni bir sayfa açmak için bu yılın başlamasıyla birlikte karşılıklı adımlar attı. Suriye, Irak, Bahreyn, Yemen ve Bahreyn gibi ülkelerde sık sık karşı karşıya gelen İran ve Körfez; birçok kez sıcak çatışmanın eşiğinden dönmüştü.

İlk önce Irak’ın başkenti Bağdat’ta İranlı ve Suudi Arabistanlı istihbarat yetkilileri arasında gizli görüşmeler gerçekleşti. Daha sonrasında her iki ülke de görüşmeleri teyit etti. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatipzade, Suudi Arabistan ile ilişkilerinde yeni bir sayfa açmak istediklerini söylerken; Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ise Tahran ile normalleşmenin mümkün olduğunu açıkladı.

Haziran ayında yapılan seçimlerde ülkenin sekizinci Cumhurbaşkanı seçilen İbrahim Reisi de; yeni dönemde politikalarını Körfez ülkeleriyle normalleşmek üzerine şekillendireceklerini açıkladı.

Bugün gelinen noktada; her iki taraf arasındaki olumlu temaslar devam ediyor. İran-Körfez normalleşmesi; önümüzdeki dönemde Suriye ve Yemen’deki çatışmaların sonlanmasını beraberinde getirebilir. Her iki tarafın ilişkilerinde normalleşmesi; ABD’nin nükleer anlaşmaya geri dönmesine ve İran’ın uranyum zenginleştirme oranını düşürmesine de yol açabilir.

KÖRFEZ, ESAD İLE YENİDEN NORMALLEŞME PEŞİNDE

2011 yılında Suriye’de başlayan iç savaşın ardından Körfez ülkeleri, Şam ile diplomatik ve siyasi ilişkileri kesmişti. Suriye’de Esad’ı devirmek isteyen Körfez, ülkedeki muhalif gruplara askeri ve ekonomik olarak destek vermişti. Ancak bu süreç içerisinde Rusya ve İran’dan güçlü bir destek alan Esad, Suriye’deki Devlet Başkanlığı koltuğunu korumayı başardı.

2015’te Rusya’nın aktif bir şekilde savaşa dahil olmasıyla birlikte muhaliflerin kontrolündeki neredeyse tüm bölgeleri geri alan Esad, ülkede yapılan son Başkanlık seçimlerinde de zafer kazandı. Rusya’nın bölgedeki etkinliğini ve nüfuzunu koruyacağını düşünen Körfez, Esad ile yeniden normalleşmenin hesaplarını yapıyor.

Sudan ve Ürdün’ün ardından BAE’den de Suriye’ye yönelik normalleşme mesajları geldi. BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed, geçtiğimiz haftalarda Suriye’nin başkenti Şam’a giderek Beşar Esad ile görüştü. İlerleyen dönemde Suudi Arabistan’ın da Esad ile temaslarını sıklaştıracağı yönünde yorumlar yapılıyor. Ayrıca Esad yönetimindeki Suriye’nin, yeniden Arap Birliği’ne girmesi de gündemdeki yerini koruyor.

İSRAİL - KÖRFEZ NORMALLEŞMESİNDE SIRADAKİ ÜLKE: SUUDİ ARABİSTAN

Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın ara buluculuğunda İsrail ile BAE ve Bahreyn arasında Abraham anlaşmaları imzalanmıştı. Bu anlaşmanın ardından BAE ile Bahreyn; Mısır ve Ürdün’ün ardından İsrail ile normalleşen ilk Arap ülkeleri olmuştu.

BAE, Bahreyn, Sudan ve Fas’ın ardından önümüzdeki dönemde Suudi Arabistan’ın da İsrail ile ilişkilerini normalleştirmesi bekleniyor. İsrail, bölgedeki tüm Arap ülkeleri ile normalleşerek kendi güvenliğini garanti altına almak ve İran karşısında güçlü bir ittifak kurmak istiyor. Körfez ise Tel Aviv’le ilişkilerine normalleştirerek ABD ile ekonomik iş birliğini daha da geliştirmek ve İran’ın nükleer faaliyetlerine karşı önlem almak istiyor.

Tüm bu gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda; Orta Doğu’da yeni bir sürecin başladığını ve önümüzdeki dönemde diplomatik ve ekonomik ilişkilere daha fazla öncelik verileceğini söylemek mümkün. Orta Doğu’daki siyasi ve askeri krizlerin sonlanması; ilerleyen dönemde Suriye, Irak ve Yemen gibi ülkelerde yaşanan çatışmaların son bulmasını beraberinde getirebilir. Ayrıca önümüzdeki dönemde Türkiye, Mısır ve İsrail gibi ülkelerin arasındaki ilişkilerin gelişmesiyle birlikte Doğu Akdeniz’de yeni senaryolar gündeme gelebilir.