ABD, Çin'i çevreleme stratejisinde eski kolonilerine yöneliyor

Washington, Pasifik Okyanusu’nda bir güç mücadelesinde olduğu Çin’i çevreleme stratejisi izliyor. Japonya, Güney Kore gibi ekonomik olarak güçlü ülkelerin yanı sıra eskiden ABD tarafından yönetilen Palau, Mikronezya, Marshall Adaları gibi ülkeler de Beyaz Saray’ın stratejisinde önemli bir noktayı teşkil ediyor. Bu bağlamda iki süper güç, okyanusun belirli bölgelerinde bir etki savaşı veriyor.

Mansur Ali Bilgiç

[email protected]

ABD, Pasifik Okyanusu’ndaki etkinliğini arttırarak Çin’i çevreleme stratejisinde yeni bir adım attı.

Geçtiğimiz günlerde Papua Yeni Gine ile Washington arasında imzalanan bir anlaşma; ABD’ye ülkede 15 yıllığına deniz üssü, havaalanları, limanlar gibi bölgeler dâhil altı bölgeyi kullanma izni verdi.

Beyaz Saray, eski protektoralarından olan Marshall Adaları ile de süresi dolmak üzere olan savunma anlaşmasını yenileme çalışmaları güdüyor.

Cumhuriyet’e yazan Mehmet Ali Güller; Japonya ve Avusturalya ile QUAD anlaşması çerçevesinde iş birliği içinde olan ABD’nin, Tokyo’dan Kanberra’ya uzanan hattı kapatarak Çin’i çevrelemeye çalıştığını ifade ediyor.

Beyaz Saray’ın 2022 yılında yayımladığı strateji dokümanında, Çin’in “agresif” davrandığı ve Pekin’in davranışlarının sonuçlarının “en ağır” hissedildiği bölge olan Hint-Pasifik’te Çin ile mücadeleye girileceği belirtiliyor.

ABD, kendi idealindeki Hint-Pasifik’i oluşturmak için bölgeyi ve bölgedeki rolünü güçlendirmeyi planlıyor.

Bu hedefe giden yol, bölgede askeri varlık göstermekle ve bölge ülkelerine askeri destek (teçhizat, eğitim gibi) sağlamaktan geçiyor.

Washington, bölgedeki hemen hemen her ülke ile askeri bir ittifaka sahip. Bu ülkelerin bazılarının Pekin ile de askeri ortaklıkları ve ASEAN+3 örgütü gibi hükûmetlerarası kuruluşlar üzerinden ortaklıkları bulunuyor.

Japonya, Avusturalya, Güney Kore gibi ülkeler ile bağımsızlık iddiasında bulunan Tayvan; ABD’nin bölgede başlıca müttefiki konumunda yer alıyorlar.

Beyaz Saray, stratejisinde belirttiği gibi bu bölgede “köşe bucak” etkinlik kurmayı amaçlıyor. Bunun için Hawaii Adaları’ndan Okyanusya kıtasına kadar olan alandaki takımadalar ile de iş birliğini arttırmayı hedefliyor.

PASİFİK ADALARI-ABD ORTAKLIĞI

Washington, eskiden kendisine bağlı olan Pasifik Adaları’nda askeri varlığını arttırarak bölgedeki etkinliğini güçlendirmeye çalışıyor.

ABD Barış Enstitüsü’ne göre; Palau ve Mikronezya’nın hükûmet bütçelerinin çoğu, Washington’dan gelen ekonomik yardım tarafından finanse ediliyor.

Enstitüye yazan Gordon Peake ve Camilla Pohle, yakın zamanda gerçekleştirilmesi planlanan bir yardım artışının, ABD’nin adaların üzerine eğildiğine işaret ettiğini belirtiyor.

Washington, bu adalar ile arasını vatandaşlara ve ülke yönetimlerine tanınan ekonomik tavizler yoluyla sıcak tutmaya çalışıyor.

Bu sıkı ilişkiler, karşı taraftan bir beklenti içine girildiğinde kullanışlı oluyor. Buna bir örnek olarak 2021’de Mikronezya’da açılacağı duyurulan yeni ABD askeri üssü gösterilebilir.

ABD, askeri varlığına ek olarak bölgedeki diplomatik varlığını da arttırmaya çalışıyor. Lowy Enstitüsü’ne göre, Çin’in en güçlü olduğu konulardan biri olan diplomaside de varlık göstermeyi amaçlayan Washington; Solomon Adaları'ndaki Büyükelçiliğini 30 yıl sonra yeniden açtı ve Vanuatu, Tonga ve Kiribati'de Büyükelçilikler kurmayı planlıyor.

Bu diplomatik misyonlar yüksek öneme sahip olduklarına dair bir izlenim oluşturmasa da ABD Barış Enstitüsü’ne göre Pekin’in hedefinde yer alıyorlar.

Bu alanda konumlanacak diplomatik personel, ülkelere Washington tarafından unutulmadıkları izlenimini verecektir.

Bu izlenimin yanı sıra bir ülkede diplomatik personel bulundurmak demek o ülkede olan bitenden haberdar olmak ve ülke yönetimiyle direkt iletişimde olmak anlamlarına geldiğinden, ABD’nin bölgedeki olaylara tepki süresini de azaltacaktır.

PAPUA YENİ GİNE İLE SAVUNMA ANLAŞMASI

Amerika Birleşik Devletleri ve Papua Yeni Gine, bu yıl savunma ve denizcilik alanlarındaki iş birliğini arttırmak üzere iki anlaşma imzaladı.

Savunma İşbirliği Anlaşması (SİA), güncelliğini yitirmiş olan Kuvvetlerin Statüsü Anlaşması ve Mutabakat Muhtırasının yerini alıyor ve güvenlik iş birliğinin geliştirilmesi, ikili bağların güçlendirilmesi, Yeni Gine’nin savunma kapasitesinin geliştirilmesi ve bölgesel istikrar ve güvenliğin arttırılması için yeni bir çerçeve sağlıyor.

SİA ayrıca bölgesel kapasite geliştirme önceliklerini destekleyen ikili ve çok taraflı tatbikatları ve angajmanları kolaylaştırıyor ve ABD'nin insani yardım ve afet yardımı gibi acil durumlarda daha duyarlı olmasını sağlıyor.

Bu SİA, Washington’un “Çin’in arka bahçesi” olan bölgede askeri varlığını güçlendirdiği anlamına geliyor.

Yasa Dışı Sınıraşan Deniz Faaliyetleriyle Mücadele Operasyonları Anlaşması da yasa dışı balıkçılık, uyuşturucu kaçakçılığı, göçmen kaçakçılığı ve kitle imha silahlarının yasa dışı taşınması gibi bir dizi deniz tehdidini ele alıyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada; bu anlaşmanın, Port Moresby’nin ABD Sahil Güvenliğinin “Shiprider” programına katılmasına olanak tanıyarak Yeni Gine’nin denizcilik uygulama kabiliyetlerini geliştireceğini ve egemenliğinin korunmasına destek olacağı belirtilmişti.

“Egemenliğin korunması”, açık olarak belirtilmemiş olsa da Çin’e işaret ediyor. Bölge ülkelerinden Avusturalya da Pekin endişesi nedeniyle ABD ile savunma ilişkilerini güçlendirmiş; yeni deniz mayınları ve denizaltılar gibi teçhizatlar satın almıştı.