Pasifikte güç mücadelesi: ABD ve Çin ülkeleri etki altına alıyor

ABD ve Çin arasındaki güç mücadelesinin en önemli ayağı olan Hint-Pasifik’te ittifaklar netleşiyor. Pekin yönetiminin 10 ada ülkesi için hazırladığı anlaşmanın detayları ortaya çıkarken, Biden ise Asya ziyaretinde duyurduğu Hint-Pasifik Ekonomik Çerçevesi ile bölgedeki müttefiklerini bir arada tutmaya çalışıyor.

Çin, Pasifik’teki gücünü artırmak için bölgedeki 10 ada ülkesiyle geniş kapsamlı anlaşmalar yapmaya hazırlanıyor.

Associated Press (AP) tarafından ulaşılan belgelere göre, Pekin yönetiminin “Ortak Kalkınma Vizyonu” adını verdiği anlaşmalar çerçevesinde Pasifik ülkelerinin kolluk kuvvetlerinin eğitilmesi, hukuksal iş birliğinin genişletilmesi, ortak balıkçılık ve denizcilik düzenlemesi yapılması, serbest ticaret bölgeleri oluşturulması ve ortak internet platformları ile Konfüçyüs Enstitüleri kurulması planlanıyor.

Çin’in Pasifik ülkelerine yönelik bu hamlesi, Dışişleri Bakanı Wang Yi ile 20 kişilik bir heyetin bölgeyi ziyaret etmesiyle başladı. Anlaşmalar kapsamında Wang’ın ziyaret edeceği ülkeler arasında Solomon Adaları, Kiribati, Samoa, Fiji, Tonga, Vanuatu ve Papua Yeni Gine bulunuyor. Çinli bakanın ayrıca Cook Adaları, Niue ve Mikronezya Federal Devletleri ile çevrim içi görüşmeler yaparak anlaşmaya dahil edeceği öne sürüldü.

ANLAŞMADA NELER VAR?

Anlaşmanın güvenlikle ilgili olan bölümleri, Çin’in geçen ay Solomon Adaları ile imzalamış olduğu güvenlik anlaşmasının ardından başta bölge ülkeleri olmak üzere birçok ülkeyi endişelendirdi. Anlaşma hükümleri arasında “Çin’in Pasifik’teki ada ülkeleri için orta ve üst düzey polis eğitimi vereceği” yer alıyor. Ayrıca “kanun uygulama iş birliğinin genişletileceği, ulus ötesi suçlarla ortaklaşa mücadele edileceği ve kolluk güçleri konusunda bir diyalog mekanizması kurulacağı” belirtiliyor.

Çin, anlaşmalar kapsamında özel sermayenin faaliyete geçeceği ve Çinli işletmelerin ada ülkelerine doğrudan yatırım yapacağı teminatını veriyor. Bununla birlikte, Çince dil danışmanları, öğretmenler ve gönüllüler göndererek 2025 yılına kadar ada ülkelerine 2 bin 500 öğrenci bursu verilmesi taahhüt ediliyor.

Çin ve Pasifik ülkelerinin "deniz ekonomisinin düzenini optimize etmek ve mavi ekonominin sürdürülebilir gelişimini teşvik etmek için deniz kaynaklarını rasyonel olarak geliştirmek ve kullanmak için" ortak bir deniz planı düzenlemesi de anlaşma taslağında yer alan konular arasında.

Ortak Kalkınma Vizyonu ile oluşturulan beş yıllık eylem planı taslağında 2022 yılında Çin’in pandemiye bağlı olarak ada ülkelerinden gelen genç diplomatlar için eğitim programı düzenleyeceği yer alıyor.

Çin, ülkelerin ihtiyaç duyduğu parmak izi testi, adli otopsiler ve elektronik adli tıp için kullanılabilecek cezai soruşturma laboratuvarları kuracak. Ayrıca Covid-19 ile mücadeleye ve sağlık hizmetlerine destek olmak için 2 milyon dolar harcamayı, ada ülkelerine 200 sağlık görevlisi göndermeyi ve iklim değişikliğiyle mücadele girişimlerine yardımcı olmayı vaat ediyor.

Çin’in bölgeye yapacağı güvenlik ve ekonomik yatırımlar karşılığında Pasifik ülkelerinin “Tek Çin” politikası çerçevesinde Tayvan'ı Çin'in bir parçası olarak kabul etmesi şartı koşuluyor. Tayvan aynı zamanda AB-Çin geriliminde de önemli bir rol oynuyor.

ABD Başkanı Joe Biden’ın Japonya ziyareti sırasında Tayvan savunmasına destek veren sözlerine tepki olarak Çin Halk Kurtuluş Ordusu (PLA), Tayvan çevresindeki sularda tatbikat düzenlemişti.

Tatbikatın Tayvan’daki ayrılıkçı görüşlerle iş birliği yapanlara karşı uyarı niteliğinde olduğunu belirten Çinli lider Xi Jinping, “Tayvan Çin’in parçasıdır ve cephe komutanlığının askerleri, dış güçlerin ve Tayvan bağımsızlık güçlerinin her türlü ayrılıkçı girişimini bertaraf edecek kararlılığa ve kabiliyete sahiptir” ifadelerini kullandı.

ÇİN’İN TEKLİFİ SAVAŞ TEHLİKESİ TAŞIYOR

Mikronezya Federal Devletleri Başkanı David Panuelo, Pasifik’teki diğer ada ülkelerine mektup yazarak Çin’in teklif etmeye hazırlandığı anlaşmaya karşı uyarıda bulundu. Anlaşmalarda çok sayıda endişe verici detay olduğunu belirten Panuelo, ülkesinin Çin ile ortak olmayacağını dile getirdi.

Panuelo, Çin’in bölgedeki balıkçılığa sahip olma, iletişim altyapısını ele geçirme, veri akışını kontrol etme ve telefon görüşmelerini dinleme gibi hedefleri olduğunu öne sürdü. Anlaşmalar aracılığıyla bölge ülkelerinin ekonomik ve diplomatik olarak Çin’e yakınlaşacağını sözlerine ekledi.

Ortak Kalkınma Vizyonu’nun jeopolitik gerilimleri gereksiz yere artıracağını ve bölgesel istikrarı tehdit edeceğini belirten Panuelo, “Pasifik’te oyunun kurallarını en fazla değiştiren anlaşmadır ve en iyi ihtimalle yeni bir Soğuk Savaş dönemi, en kötü ihtimalle de bir Dünya Savaşı getirme tehlikesine sahiptir” şeklinde değerlendirmede bulundu.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Wang Wenbin ise çarşamba günü yaptığı açıklamada, Panuelo’nun mektubundan haberinin olmadığını söyledi. Ancak Çin ile Güney Pasifik ada ülkeleri arasındaki iş birliğinin yeni bir savaşı tetikleyeceği argümanına katılmadığını vurguladı.

Mikronezya’nın yanı sıra Washington’dan da Çin’in hamlesine yönelik açıklama geldi. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, Pekin’in söz konusu anlaşmaları adalardan yararlanmak ve bölgeyi istikrarsızlaştırmak için kullanabileceğini söyledi.

Price gazetecilere verdiği demeçte, “Bildirilen bu anlaşmaların aceleye getirilmiş, şeffaf olmayan bir süreçte müzakere edilebileceğinden endişe duyuyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD HİNT-PASİFİK’TEKİ ORTAKLARINI BİR ARADA TUTMAYA ÇALIŞIYOR

Çin, Pasifik’teki ada ülkeleri üzerinde gücünü artırmaya çalışırken, ABD Başkanı Joe Biden da Çin’in bölgedeki gücünü kırmak için girişimlerde bulunuyor.

Göreve gelmesinden bu yana ilk Asya turunu geçtiğimiz günlerde gerçekleştiren Biden, 13 ülkeyle Hint-Pasifik Ekonomik Çerçevesi (IPEF) başlattıklarını duyurdu. Japonya’da konuşma yapan Biden, “Yeni kuralları yazıyoruz. Bugün bir amaç için buradayız. 21’inci yüzyılın ekonomisinin geleceği büyük oranda Hint-Pasifik’te yazılacak” dedi.

Beyaz Saray’ın açıklamasına göre, IPEF kapsamında ABD, Japonya, Hindistan, Güney Kore, Avustralya, Endonezya, Tayland, Singapur, Malezya, Filipinler, Vietnam, Yeni Zelanda ve Brunei yer alıyor. IPEF’in üye hacmi, dünya GSYİH’nin yüzde 40’ına denk geliyor. “Yeni partnerlik” olarak nitelendirilen inisiyatifin yeni katılımcılara açık olduğunun altı çizildi.

13 üye ülke tarafından yapılan ortak açıklamada, “Ekonomilerimizi geleceğe hazırlamak için IPEF’in kuruluş sürecini başlatıyoruz. Bu inisiyatifle bölgede iş birliği, istikrar, refah, kalkınma ve barış hedefliyoruz” ifadelerine yer verildi.

Filipinler’in yeni lideri Ferdinand Marcos Jr, perşembe günü yaptığı açıklamada, Güney Çin Denizi konusunda Çin’in yanında yer almayacağını söyledi. Çin’in bölgede kendisine ait olduğunu iddia ettiği bölgelere yönelik olarak “deniz kıyısındaki haklarımızın tek bir milimetresinin bile çiğnenmesine izin vermeyeceğini” vurguladı. Ayrıca Çin be ABD ile ilişkilerinde denge kurmaya çalışacağını belirtti.

Biden, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 60’ının Hint-Pasifik’te yaşadığını gözeterek bölgenin önümüzdeki otuz yılda küresel büyümeye en büyük katkıyı yapmasını bekliyor.

ABD Ticaret Bakanı Gina Raimondo, Biden yönetiminin bölgedeki ekonomik liderliği yeniden oluşturmak istediğini ve “Çin’in Hint-Pasifik ülkelerine yaklaşımına alternatif sunmaya çalıştığını” belirtti.

Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ise inisiyatifin ABD’nin “ortak refahı artırmak amacıyla müttefiklerle bağları güçlendirmesi” için bir araç olduğunu söyledi.

Analistler ise ABD’nin bu hamlesini “politikadan ziyade pazarlama” olarak yorumladı. Hong Kong Çin Üniversitesi’nde uluslararası ticaret uzmanı olan Bryan Mercurio, “ABD’nin sunduğu ve sunabileceği tek şey para. IPEF kapsamında sunulanlar temiz enerji, tedarik zinciri esnekliği ve yolsuzlukla mücadele için. Ancak Asyalı ülkelerin asıl istediği şey ticaret. Pazara erişim istiyorlar. IPEF’in ise ticaret ayağı eksik” yorumunda bulundu.

IPEF, bir serbest ticaret veya güvenlik anlaşması olarak nitelendirilemiyor. Bu nedenle de inisiyatife dahil olan ülkelerde herhangi bir ticaret veya politika değişikliği etkisi yaratmayacağı düşünülüyor.