Kanada'daki muhalefet lideri Poilievre Trump benzeri bir popülizm yürütmekle suçlanıyor

Kanada’da Muhafazakar Parti’nin (MP) başbakan adayı olacağı öngörülen Pierre Marcel Poilievre için “Donald Trump” benzetmesi yapılıyor. Peki, yeni anketlere göre yarışı da önde götüren Poilievre’in popülizmi gerçekten otoriter bir liderinkiyle örtüşüyor mu?

Mansur Ali Bilgiç - [email protected]

2022’den beri, Kanada’da muhafazakar kanadın ve muhalefetin lideri olan Pierre Poilievre ile Donald Trump arasında benzetmeler yapılıyor.

Ülkede bu perspektifin karşısında da Başbakan Justin Trudeau’nun düşen popülaritesini gölgelemek için Liberal Partililerin (LP) Poilievre-Trump kıyasını yaptığını öne süren bir bakış açısı yer alıyor.

Neticede Poilievre’in yükselişi Trudeau’nun kampanyası için bir tehdit oluşturuyor. Ipsos’un Eylül 2023’te yayımladığı bir ankete göre, Kanada vatandaşlarının yüzde 40’lık bir kısmı muhafazakar lideri “en iyi Başbakan adayı” olarak değerlendiriyor. Poilievre’in eğitim, sağlık, barınma ve güvenilirlik alanlarında da Trudeau’yu geçtiği görülüyor.

MP’nin internet sitesinde yer alan bilgiye göre Pierre Poilievre, serbest piyasayı, hükümetin sınırlandırılmasını ve kişisel sorumluluğu savunan bir “ömürlük” muhafazakar. Burada belirtilen görüşleri de yeni muhafazakarlık akımının ideolojik duruşuyla paralellikler gösteriyor.

2000’li yılların başında parlamentoya giren Poilievre, Kanada siyasetinde Demokratik Reform Bakanlığı ile İstihdam ve Sosyal Kalkınma Bakanlığı görevlerinde bulunarak hükümette yer aldı. Muhalefette kaldığı dönemde ise çeşitli bakanlıkların gölge bakanlığı görevini üstlenmişti.

POILIEVRE VE TRUMP BENZEŞİYOR MU?

Koronavirüs kısıtlamalarının uygulandığı dönemde bu kısıtlamalara da kişisel özgürlüğü kısıtladığı gerekçesiyle karşı çıkan Poilievre, Kanada’nın devlet yayın kuruluşu CBC’ye verilen desteğin azaltılması, karbon vergisinin iptal edilerek petrol ve doğal gaz borularının inşasını kolaylaştırılması, uzman ve elit karşıtlığı gibi duruşları nedeniyle “popülist” olarak yaftalanmış durumda. Ülkede enflasyonun geleceği noktayı tahmin etme başarısı gösteren Kanadalı siyasetçinin popülizminin çıkış noktası ekonomik nedenler olarak beliriyor.

Donald Trump’ın popülizmi ise farklı konulardan kökleniyor. 2016’da iktidara yürürkenki söyleminde elit, uzman ve iklim değişikliği karşıtlığı gibi Poilievre ile benzer malzemelere yer verse de Trump’ın çıkış noktası ekonomik korumacılık ve göçmen karşıtlığıydı. Kültürel bir yıkıma da işaret eden Amerikalı iş insanı ayrıca bu konularda daha keskin ve agresif ifade biçimleri kullanıyordu.

Poilievre’in verdiği röportajlarda ya da mecliste yaptığı konuşmalarda ise Trump kadar agresif bir tutuma rastlanmıyor. National Post’tan Stuart Thomson’a konuşan MP’nin 2021 genel seçimlerindeki baş stratejisti Dan Robertson, Poilievre’in popülistliğinin abartıldığını, kendisinin ayırt edilebilir bir muhafazakar olduğunu söylemişti. Aynı yazıda, Buckingham Üniversitesi’nde görevli Profesör Eric Kaufmann’ın Poilievre’in “alışılmış” bir siyasetçi olduğunu söylediği ifadeleri de yer alıyor.

Thomson’ın kendisi ise Poilievre’in elit karşıtlığı üzerinden inşa ettiği popülizmi “yumuşak” olarak niteleyerek Poilievre’in popülizmini kabul etmiş, ancak Trump gibi liderler kadar sert olmadığını belirtmiş oluyor.

The Economist’te Haziran 2022’de “‘Kanada’nın Trump’ı’ gerçeğinden daha nazik” (Canada’s Trump is politer than the real thing) başlığıyla yayımlanan bir yazıda da Thomson’un yazısındakiler ile paralel görüşler yer alıyor: Akademik anlamda popülizm olup olmadığına karar verilmesi güç olan Poilievre fenomeni her ne kadar elit karşıtı bir tutuma sahip olsa da farklı etnik ve dini grupları gücendirecek ve aşırıcı kesimlerin desteğini çekecek ifadeler barındırmaktan kaçınıyor.

GZERO Media’daki yazısında David Moscrop, Pierre Poilievre’in kendisinden çok uzak bir lider olan Donald Trump ile kıyaslanmasının ardında yattığını düşündüğü mantığa şu sözlerle değiniyor: “Trump'a Kanada'da kötü gözle bakılıyor. Liberaller, Poilievre'in muhafazakarlığından ve sahte popülizminden yararlanarak onu normları yıkan, kültür savaşları yürütmeye, basını aşağılamaya ve Kanada Merkez Bankası ve Kanada Yayın Kurumu (CBC) gibi ülkenin temel kurumlarına saldırmaya kararlı, sahte bir elit karşıtı politikacı olarak göstermeye çalışıyor.”

Pierre Poilievre her ne kadar Merkez Bankası Başkanı’nı görevden alma ve CBC’ye desteği kesme vaatlerinde bulunmuş olsa da kampanyasındaki göçmen ve sistem karşıtlığı eksikleri nedeniyle Donald Trump ya da Geert Wilders gibi bir liderle kıyaslanması doğru olmayacaktır.

Gelecekte özellikle göç konusunda takınacağı tutum Poilievre’nin muhafazakar popülizminin aşırı sağ popülizme evrilip evrilmeyeceğini gösterecek olmakla birlikte henüz bu yönde bir sinyal vermiyor.