İki üst düzey Alman yetkiliye Rus casusluğu soruşturması
Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından Almanya’da hem siyaset hem de sokaklar karıştı. Enerji krizi halkın hükümete ve özellikle de Merkel’e yönelik bir öfkesine dönüşürken, iç politikada zor günler geçiren Olaf Scholz hükümeti içerisindeki ‘casus’ iddiası gündeme bomba gibi düştü.
Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’yı işgal etmesi, Avrupa ülkelerinde de farklı toplumsal reaksiyonları beraberinde getirdi.
Yaz aylarının ilk günlerinden bu yana gündemden düşmeyen enerji krizi ruble ile ödeme yapmayı kabul etmeyen ve ABD ile birlikte Moskova yönetimine yönelik yaptırımları ilk açıklayan Almanya ve Fransa’da kış aylarının zor geçeceği öngörüler arasındaydı.
Son olarak Rusya’nın sosyal medya aracılığı ile yayınladığı video AB ülkeleri üzerindeli baskıyı artırırken, özellikle Almanya’da eleştirilen ilk isim Almanya'da kesintisiz 16 yıl başbakanlık yapmış olan CDU'lu Angela Merkel olmuştu.
Rusya ve Putin’e yönelik ılımlı bir politikasının bugünkü sonuçları doğurduğunu düşünen Almanlar, halefi Olaf Scholz hükümetinin ilk haftalarında, Merkel’in hatalarını düzeltmek üzere geri dönmesi gerektiği iddiası ile sokaklara dökülmüştü.
Savaşın başlamasının ardından Kiev yönetimine hem madden hem de askeri teçhizatlarla destek olan Almanya, yaptırımları da açıklayan ilk ülkeler arasındaydı.
Fakat Rusya’nın ilk ‘arıza ve bakım’ gerekçesi ile yaptırımlara karşılık olarak Kuzey Akım I hattından gaz akışını kesmesi, hemen ardından Almanya’nın Kuzey Akım-2 projesini ruhsatlandırma sürecini iptal etmesi yaklaşan kış ayları öncesinde hükümete yönelik tepkileri de artırdı.
Almanya’da halk, yaklaşan enerji krizi ile birikte hükümetin Ukrayna’ya silah desteğini de protesto etmeyi sürdürdü. Özellikle, Rus enerjisine en fazla bağımlı olan Avrupa ülkesi Almanya’da, Moskova’ya yönelik yaptırımlar nedeniyle enflasyonun çift hanelere yaklaşması ve alım gücünün düşmesi, protestoların odağında yer aldı.
Hem Rusya’ya yönelik politikası hem de iç siyasette sık sık eleştirilen Başbakan Olaf Scholz’un eski Doğu Almanya sınırları içinde kalan Brandenburg eyaletinin Neuruppin kentinde, AfD ve Sol Parti destekçileri tarafından “Vatan haini”, “Yalancı” suçlamaları ile protesto edilmesi ülkedeki kaosu bir kez daha gözler önüne serdi.
Scholz’un aynı mitingde ekonomik iyileştirme paketini açıkladığı sırada “NATO ve ABD palyaçosu, halk düşmanı, yalancı hain, defolun” nidaları ile protesto edilirken, 2023 bütçe görüşmeleri kapsamında yaptığı konuşmada Hristiyan Birlik (CDU/CSU) Partileri Meclis Grubu Başkanı Friedrich Merz'in, hükümetin artan enerji fiyatları konusunda önlemler almadığı suçlamasına karşın hükümetini, “enerji krizine karşı aralık ayında, yani savaş başlamadan önce önlemler almaya başladıkları” argümanı ile savundu.
Almanya’da yaşanan tüm gerginliklere rağmen bu kışı atlatacaklarına vurgu yapan Scholz konuşmasında, “Ülkemizi hafife almayın. Bu ülkenin vatandaşlarını hafife almayın. Ülkemiz zor durumda birlikte büyür. Zor olduğunda kenetlenme gibi bir geleneğimiz var” ifadelerini kullandı.
İç politikada ‘Cum-ex’ skandalı ile zor günler geçiren Scholz, her şeye rağmen Rusya'nın savaş açtığı Ukrayna'ya destek verme konusunda Almanya'nın tek başına hareket etmesinin ‘hata’ olacağı tezini savunmaya devam etti.
ALMANYA’DA ‘RUS’ CASUS SKANDALI
2022’nin Ocak ayında, Federal Savcılık Almanya’nın Bavyera kentinde bir üniversitesinde çalışan ve Rusya için casusluk yapmak üzere SVR ile temasa geçtiği iddia edilen Rus bilim insanının Avrupa Uzay Ajansı’nın Ariane programı ve uydu programları da dahil olmak üzere ağır yükleri uzaya taşımak için tasarlanmış bir dizi nakliye roketine ait görüntüleri sızdırdığını açıklamıştı.
Hemen ardından ise bir siber güvenlik şirketinin eski çalışanı, Alman Temsilciler Meclisi’nden Rusya’ya veri göndermekten suçlu bulunup iki yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
Tepki ile karşılanan casusluk iddiası, bir kez daha gündeme geldi. Die Zeit’te yer alan habere göre, Almanya Ekonomi Bakanlığından iki üst düzey yetkili, Rusya adına casusluk iddiası ile soruşturma altına alındı.
Almanya'nın iç istihbarat servisi Federal Anayasayı Koruma Dairesi’nden (BfV) aktarılan habere göre, soruşturma altına alınan iki kişi “enerji tedarikine ilişkin kilit pozisyonda” bulunuyorlardı.
Soruşturmanın ardından davanın açılması halinde, Avrupa’nın enerji krizi ile mücadele ettiği bu dönemde Almanya ve Avrupa’da “güvenlik ihlali” kanıtlanmış olacak. Robert Habeck önderliğindeki Ekonomi ve İklim Bakanlığı soruşturmaya ilişkin soruları yanıtsız bırakırken söz konusu dava Olaf Scholz hükümetine tepkileri de bir kez daha alevlendirecek.
PUTİN’İN AJANLARI ALMANYA’YA NASIL SIZIYOR?
DER SPIEGEL ile birlikte araştırma platformları Bellingcat ve The Insider ve İtalyan günlük La Repubblica tarafından hazırlanan ortak rapora göre, özellikle Almanya’ya sızan casuslar, Rus askeri istihbarat teşkilatı GRU tarafından verilen ve bir seriden oluşturulduğu belirlenen pasaportlar kullanıyor.
Özenle inşa edilmiş hayat hikayeleriyle yıllarca Batı'da göze çarpmadan yaşayan kadın ve erkekler, casusluk yaptıkları toplumlara da entegre olmayı başarıyor. Almanya tarafından tespit edilen ve Rusya tarafından da doğrulanan Adela K. gibi isimler ise dünya çapında Moskova yönetimi için gözetleme, sabotaj ve hatta cinayet gibi farklı görevleri üstlenebiliyor.
DER SPIEGEL Dergisi’nin 26 Ağustos 2022’de yayınladığı makalede yer verilen iddiaya göre, Putin'in istihbarat servisleri siyasi partileri etkiliyor, seçimleri manipüle ediyor, Telegram kanallarını kontrol ediyor ve yanlış bilgilerle Batı'daki protestoları körüklüyor. Batılı hükümetlerin bilgisayar ağlarına sızmayı başaran ve son derece hassas bilgilere erişebilen casuslar, Rusya’nın hasımlarının moralini bozmak, ülkeleri bölmek ve huzursuz etmek için çalışıyor.
FSB, SWR dış istihbarat servisi ve ordunun GRU'su için çalışan on binlerce insan Batı'ya karşı bir gölge savaşı yürüttüğünü iddia eden DER SPIEGEL, istihbarat savaşının gerekçesini ise “nüfuz, hammadde ve para” olarak açıklıyor ve ekliyor; arka plandaki savaş “Ukrayna'daki görünür çatışmadan çok daha uzun süredir devam etmektedir.”