Rusya-Ukrayna savaşında Çin faktörü
Rusya ile Ukrayna arasında savaş devam ediyor. Pekin hükümeti ise savaşın en başından bu yana sergilediği tutumu koruyor. Peki, Rusya-Ukrayna krizinde Çin’in rolü ne? Çin, savaş devam ederken neler kazandı?
Hüseyin Can Topkaya
Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş 24 Şubat’tan bu yana devam ediyor. NATO ülkelerinin Ukrayna’ya yönelik askeri desteğini her geçen gün artırması, bu savaşın uzun bir süre daha devam edeceğini gösteriyor. Ukrayna’nın NATO üyeliğinin tamamen gündemden düşmesini isteyen Moskova, ittifakın Kiev’e silah yardımında bulunmasına sert tepki gösteriyor.
Rusya, Ukrayna’daki tüm silahların imha edilmesini ve NATO ülkelerinden gelen tüm askeri yardımların sonlandırılmasını istiyor. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski ise Rusya’ya karşı savaşta, NATO ülkelerini daha çok silah yardımında bulunmaya çağırıyor.
Rusya, bu savaşın asıl sorumlusu olarak ABD ve NATO’yu görüyor. Savaşın başladığı 24 Şubat’tan bu yana en çok merak edilen konulardan biri de Çin’in nasıl bir tutum sergileyeceği oldu. Pekin hükümeti, Orta Doğu ve Orta Asya’da olduğu gibi Doğu Avrupa’da da yaşanan olaylardan da ABD’yi sorumlu tutuyor.
ABD’nin Ukrayna’ya yönelik askeri desteklerini dile getiren Çin, bu durumun bölgedeki gerilimin tırmanmasının başlıca nedeni olduğunu savunuyor. Son 30 yılda NATO’nun beş kez büyüdüğünü belirten Çin, Rusya’nın güvenlik endişelerini anladıklarını ifade ediyor.
Kiev’e yönelik insani yardımlarda bulunan Pekin hükümeti, savaşın bir an önce bitmesi ve barışın sağlanmasını istediğini açıklıyor. Çin’e göre Washington, Rusya’ya yönelik yaptırımları yürürlüğe koyarak savaşı uzatmak ve bu yöntemle Moskova’yı hızla yıpranmasını istiyor.
Pekin hükümeti, yaptırımların ardından Rusya’nın çökeceği yönündeki haberleri ise inandırıcı bulmuyor.
Çin, ABD’nin Soğuk Savaş politikasını devam ettirdiğini ve hedeflerine ulaşıncaya dek her türlü savaşı göze alabileceğini düşünüyor. Ayrıca Pekin hükümeti, Rusya’nın Ukrayna’da ‘savaş suçu’ işlediği yönündeki iddialara katılmıyor. Pekin hükümeti, ABD’nin Irak, Afganistan ve Suriye gibi ülkelerdeki faaliyetlerini gündeme getirirken, Ukrayna’daki görüntülere mesafeyle yaklaşıyor.
MOSKOVA ve PEKİN’DEN ‘YENİ DÜNYA DÜZENİ’ MESAJI
Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş devam ederken, 30 Mart’ta Çin’de Afganistan’a komşu Ülkelerin Dışişleri Bakanları Toplantısı gerçekleştirildi. Toplantı öncesi ise Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi bir görüşme gerçekleştirdi.
İki bakanın görüşmesinin ardından düzenlenen basın toplantısında, Rusya-Çin ilişkilerinin geleceği konusunda önemli mesajlar verildi. İki bakan, ilişkileri daha da geliştirerek bir üst düzeye taşıma konusunda kararlı olduklarını dile getirdi.
Lavrov, “Uluslararası ilişkiler tarihinde çok ciddi bir aşamadan geçiyoruz. Sizler ve benzer görüşteki diğer halklarla çok kutuplu, adil ve demokratik bir dünya düzenine doğru hep birlikte ilerleyeceğiz” şeklinde konuştu. Vang Yi ise “Devlet başkanlarının vardığı mutabakatın rehberliğinde Çin-Rusya ilişkilerini yeni bir çağda bir üst düzeye taşımak üzere birlikte çalışmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Vang Yi’nin, Ukrayna’da yaşananların ‘Batı’nın Soğuk Savaş mantalitesi’nden kaynaklandığını belirtmesi ve Batılı ülkelerin Moskova’ya uyguladığı yaptırımların meşruiyetinin bulunmadığını söylemesi dikkat çekti.
Çin Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Sınırları olmayan barış için, sınırları bulunmayan güvenlik için çalışıyoruz ve hegemonyayı reddediyoruz” denildi.
Pekin hükümeti, savaşın başından bu yana Rusya’nın “özel askeri operasyon” söylemine bağlı kalırken, ABD ve Batı ülkelerinden gelen baskılara karşı durdu. Çin, Rusya’nın Ukrayna harekatını “savaş” ya da “işgal” olarak telaffuz etmekten kaçındı.
ÇİN ile RUSYA ARASINDAKİ PETROL TİCARETİNDE SON DURUM
Reuters’ta yer alan ve altı kaynağa dayandırılan habere göre, Çin’in kamu petrol işleme şirketleri, Rusya ile olan mevcut petrol alım sözleşmelerini yerine getirmeye devam ediyor, ancak yüksek ıskontolara rağmen yeni sözleşme yapmaya yanaşmıyor.
Ukrayna’ya yönelik saldırıların ardından Batılı ülkelerin Moskova’ya yönelik yaptırım kararları almasıyla birlikte, Çinli kamu petrol şirketleri Çin’in yeni enerji sözleşmeleriyle ilgili temkinli olunması yönündeki çağrısına uymuş durumda. Kaynakların aktardığına göre, Çinli kamu petrol şirketi Sinopec, Asya’nın en büyük petrol işleme şirketi CNOOC, PetroChina ve Sinochem, mayıs ayındaki yeni yükleme işlemlerinde Rusya’nın petrolü için ek siparişte bulunmadı.
Habere göre, konuya yakın iki kişi, Çinli kamu petrol şirketlerinin ilave miktarda petrol satın alarak Rusya’yı açıkça destekliyor gibi gözükmek istemediklerini söyledi.
Ukrayna’ya yönelik saldırıların ardından ABD ve AB ülkeleri, Rusya’nın kamu petrol ve doğalgaz şirketleri Rosneft ile Gazprom Neft’e yaptırım uygulamaya başlamıştı.
Konu hakkında konuşan kaynaklardan biri, “Kamu iktisadi teşebbüsleri, faaliyetlerinin Çin hükümetini temsil ettiği şeklinde anlaşılabileceğinden dolayı temkinli ve hiçbiri Rus petrolünün alıcı olarak ön plana çıkarılmak istemiyor” ifadelerini kullandı.
Konu hakkında Sinopec ve Petrochina açıklama yapmaktan kaçınırken; CNOOC ve Sinochem ise Reuters’ın sorularını henüz yanıtlamadı.
Çin, dünyanın en büyük petrol ithalatçısı olarak ön plana çıkarken, Rusya ise en çok Pekin’e petrol ihraç ediyor. Moskova, günde 1.6 milyon varil ham petrolü Pekin’e ihraç ederken, bu petrolün yarısı ise devletler arası sözleşmelerle belirlenmiş boru hatları aracılığıyla aktarılıyor.
Ukrayna savaşı başlamadan önce, Moskova Pekin’in petrol ithalatının yüzde 15’ini karşılıyor; bu petrol ithalatının yarısı Doğu Sibirya ve Atasu-Alashankou boru hatlarıyla, diğer yarısı ise Karadeniz, Baltık Denizi ve Uzak Doğu’daki limanlardan aktarılıyordu.