Ukrayna krizinde Türkiye’nin rolü ile birlikte değişen dengeler…

Türkiye’nin Rusya-Ukrayna savaşının en başından itibaren sergilediği tutum ve üstlendiği rol, dünya kamuoyunda yankı yarattı. Rus ve Ukraynalı heyetlerin müzakerelere Türkiye’de devam etme kararı, Ankara hükümetinin pozisyonunu güçlendirdi. Peki, Rusya-Ukrayna müzakerelerinin Türkiye’de gerçekleşmesi hakkında dünya basını ne dedi? İki ülke müzakereler için neden Türkiye’yi seçti? AB, ABD ve Rusya’nın; Türkiye için ilerleyen dönemde hangi adımları atması bekleniyor?

Hüseyin Can Topkaya

[email protected]

Rusya ile Ukrayna arasında 24 Şubat’ta başlayan askeri savaş devam ediyor. İki ülke orduları sahada karşı karşıya gelirken, diplomatlar ise müzakereleri sürdürüyor. Daha önce Belarus’ta müzakerelerde bulunan Rus ve Ukraynalı temsilciler, 29 Mart’ta ise Türkiye’de bir araya geldi. Savaşın başladığı günden bu yana iki tarafla da diplomasi trafiğini yürüten Türkiye, bu kez müzakerelere ev sahipliği yaptı.

Dolmabahçe’de gerçekleştirilen müzakerelerde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önemli açıklamalarda bulundu. Toplantının açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Krizin başladığı ilk günden itibaren tırmanmanın önüne geçilmesi amacıyla her düzeyde samimi gayret sarf ettik. Aramızdaki komşuluk, dostluk, insani yakınlık, özellikle bu hukukun gereğini yerine getirmeye çalıştık. Şahsen, kıymetli Devlet Başkanlarımız başta olmak üzere pek çok mevkidaşım nezdinde yoğun diplomasi mesaisi yürüttüm. Söz sahibi olduğumuz tüm uluslararası platformlarda her iki tarafın da hakkını, hukukunu, hassasiyetlerini koruyan, kollayan, gözeten, adilane bir yaklaşım sergiledik. Bölgesinde pek çok acıya şahitlik etmiş bir ülke olarak Karadeniz’in kuzeyinde benzer bir tablonun ortaya çıkmaması için çalıştık çabaladık” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca, “Türkiye olarak barış ve istikrar için bölgede ve ötesinde sorumluluk üstlenmekten hiçbir zaman kaçınmadık, kaçınmayız. Adil bir barışın kaybedeni olmayacağına inanıyoruz. Çatışmanın uzaması hiç kimsenin yararına değildir. Ölen her insan, yıkılan her bina, refah yolunda harcanması gerekirsen havaya savrulan, toprağa gömülen her kaynak, ortak geleceğimizden kopartılan bir değerdir” şeklinde konuştu.

Görüşmelerin ardından açıklama yapan Ukrayna heyeti, “Türkiye de garantör ülke olsun” ifadelerini kullanırken, güvenlik garantisi üzerinde henüz anlaşma sağlanmadığını ifade etti. Rusya Savunma Bakanlısı tarafından yapılan açıklamada ise “Kiev ve Çernihiv’de operasyon önemli oranda azaltılacak” denildi. Rusya Müzakere Heyeti Başkanı Medinsky, “Rusya, Ukrayna’nın AB’ye katılmasına karşı değil” açıklamasında bulundu.

Rus ve Ukraynalı heyetlerin Türkiye’de bir araya gelmesi, bu konuda her iki tarafın da Ankara’ya güvenmesi, toplantının ardından somut sonuçlar alınması ve Türkiye’nin krizin en başından bu yana üstlendiği ara buluculuk rolü, dünya kamuoyunda geniş yankı yarattı.

İSTANBUL’DAKİ ZİRVE DÜNYA BASININDA

İstanbul Dolmabahçe’de gerçekleştirilen Rusya ile Ukrayna arasındaki barış görüşmeleri, uluslararası basının en öncelikli gündem maddesi oldu. Alman gazeteci-yazar Wolfram Weimer, NTV Online’da “Haftanın Şahsiyeti” köşesinde konu hakkında çarpıcı ifadelere yer verdi.

Alman gazeteci, iki ülke arasında ateşkesin sağlanabilmesi için barış görüşmelerini Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Olaf Scholz, İsrail, İsviçre, Papa veya Birleşmiş Milletler’in değil, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstabul’da organize edebildiğini dile getirdi.

TRT Haber’e göre Weimer, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya ile Ukrayna arasında bir arabulucu olarak belirlendi. Türkiye, yaptırımlara katılmayan tek NATO ülkesi. Erdoğan bunun yerine yeni boru hattı anlaşmaları yapıyor ve Rusya ile devasa bir nükleer santral inşa ediyor” değerlendirmesinde bulundu.

Alman gazeteci ayrıca, “Dünya İstanbul’a bakıyor ve barış umuyor. Moskova ve Kiev temsilcileri, Türk metropolünde ateşkes hakkında görüşmek istiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bu konuda şahsen anlaştı. Bakanlar düzeyindeki ilk görüşmeler 10 Mart’ta Türkiye’nin Antalya şehrinde yapıldı. Erdoğan Putin’in Ukrayna’dan onurlu bir şekilde çekilmesi gerektiğini formüle ediyor. Erdoğan, uyguladığı politikalarla kendisini her iki savaşan taraf için de diplomatik bir müzakereci olarak konumlandırmayı başardı” ifadelerini kullandı.

Rusya ve Ukrayna müzakerecileri Türkiye’de barış görüşmeleri için masaya oturdu” şeklinde başlık atan Alman yayın organı Deutsche Welle, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ateşkes çağrısına dikkat çekti. Ayrıca DW, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Çatışmanın uzaması hiç kimsenin yararına değil” ifadelerine yer verdi.

İngiliz Financial Times gazetesi, Rusya’nın, Ukrayna’nın NATO’ya girmemesi durumunda, AB üyesi olmasına izin vermeye hazırlandığını öne sürdü.

Savaşın devam ettiği bir sırada diplomasi trafiğini Türkiye’nin yürüttüğüne dikkat çeken France24; “Rusya-Ukrayna görüşmeleri İstanbul’da başladı” başlığını attı ve Türkiye’yi garantör ülke olarak nitelendirdi.

Neden Türkiye ara buluculuk rolü için tek ülke konumunda?” şeklinde başlık atan CNN International, “Türkiye’nin iki taraf arasındaki tutumu, ona ara buluculuk rolünde tek ülke konumuna getiriyor” ifadelerine yer verdi.

Çin’in Chengdu Shangbao gazetesi ise “Müzakereler Neden Türkiye’de?” başlığını attı. Gazete, Türkiye hakkında, “NATO üyesi olarak iki tarafın da güvenini kazandı” ifadelerine yer verdi ve müzakerelerin İstanbul’da gerçekleştirilmesinin tesadüf olmadığını yazdı.

SAVUNMA SANAYİNDE BEKLENEN ADIMLAR GELECEK Mİ?

Türkiye, Rusya-Ukrayna savaşının başlamasının ardından iki ülke ile de diplomasi trafiğini sürdürdü. NATO müttefiki olan Türkiye, ABD ve Batı ülkeleri tarafından Moskova’ya uygulanan yaptırımlara katılmadı. Ankara hükümeti, Rusya’ya kültür, sanat, spor ve eğitim alanlarında uygulanan yaptırımlara sert bir şekilde karşı çıktı.

Türkiye, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırılarını reddettiğini belirtirken, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne bağlı olduklarını açıkladı. Ancak Ankara hükümeti, iki tarafla da siyasi, ekonomik ve askeri ilişkilerini sürdürdü.

Türkiye’nin savaşın başından bu yana sergilediği tutum, her iki ülkenin de Ankara’ya yönelik güveninin artmasını beraberinde getirdi. İki taraf da Almanya, Fransa ve İsrail gibi ülkelerin çabalarına rağmen Türkiye’de bir araya gelmeyi kabul etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu süreçte hem Putin hem de Zelenskiy ile sık sık temasta bulundu.

Türkiye’nin Rusya-Ukrayna savaşında üstlendiği rol; ABD ve Batı ülkelerinin Ankara’ya bakış açısını değiştirdi. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Hollanda Başbakanı Mark Rutte ve İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog; bu süreçte Türkiye’ye resmi ziyarette bulundu. Batı ülkeleri, Türkiye’nin Ukrayna krizinde üstlendiği role dikkat çekerken; ABD Başkanı Joe Biden ise Ankara hükümetinin her iki ülke ile de iletişimini sürdürmesinden memnun olduklarını açıkladı.

Rusya ise Türkiye’nin yaptırımlara katılmamasına dikkat çekerek, bu tutumun kendileri için önemli olduğunu belirtti. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşmelerinde bu duruma dikkat çekti.

Türkiye’nin bölgede güçlenen pozisyonunun ardından Avrupa ve ABD’nin ilerleyen dönemde yeni adımlar atması bekleniyor. Savunma sanayi alanında Türkiye’ye uygulanan yaptırımlardan geri adım atılması öngörülüyor.

Geçtiğimiz hafta Brüksel’de düzenlenen NATO Olağanüstü Liderler Zirvesi’nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk savunma sanayi ürünlerinin başarıları ortadayken bu alanda karşılaştığımız engellemelerin hiçbir makul gerekçesi olamaz. Savunma sanayimizin önüne bizzat bazı müttefiklerimiz tarafından konan kısıtlamaların artık kaldırılması ortak menfaatimizedir” ifadelerini kullanmıştı.