Sırbistan seçimlerinde Aleksandar Vucic'in zaferi: Gündemde Kosova ve Rusya var

Geçtiğimiz günlerde Sırbistan'da gerçekleştirilen parlamento seçimlerinden mevcut Başbakan Aleksandar Vucic'in partisi birinci çıktı. Peki, Aleksandar Vucic göreve geldiğinden bu yana neler yaptı? Sırbistan dış politikası ne yönde seyrediyor? Seçim sonrası protestoların sebebi ne? Bundan sonrası için Alexandar Vucic nasıl bir yol izleyebilir?

Aleksandar Vucic, son 10 yılda önce başbakan ardından da cumhurbaşkanı olarak Sırp siyasetine yön verdi.

Destekçilerine göre, Vucic derin ayrılıkları aşan ve sürdürülebilir ekonomik büyümeyi teşvik eden pragmatik bir lider. Muhaliflere göre ise gücünü sağlamlaştırarak demokratik normları ihlal eden diktatör olma yolunda bir popülist.

Gözlemci Freedom House ise ülkenin yönetimini bugün yalnızca "kısmen özgür" olarak değerlendiriyor.

ALEKSANDAR VUCIC'İN GEÇMİŞİ

Tüm bu tartışmalar ve ihtilaflı olduğu iddia edilen seçim protestoları devam ederken Sırbistan Cumhurbaşkanı Alexandar Vucic'in geçmişine gelin kısaca göz atalım:

1990'ların başında Yugoslavya'nın dağılmasıyla Balkan savaşları patlak verdiğinde Vucic, Sırp aşırı milliyetçiliğinden ve futbol holiganlığından etkilendi. Vucic, 23 yaşında aşırı sağcı Radikal Parti'ye katıldı. Radikaller ise komşu ülkelerden toprak alarak büyüyen ''Büyük Sırbistan''ın peşindeydi.

Temmuz 1995'teki Srebrenica katliamından günler sonra 8000 Bosnalı Müslüman erkek ve çocuğun Bosnalı Sırp güçleri tarafından öldürüldüğü katliamla ilgili de Vucic, "Siz bir Sırp'ı öldürürseniz, biz de 100 Müslümanı öldürürüz" ifadelerini kullandı.

1998 yılında Yugoslav diktatör Slobodan Miloseviç, Vucic'i Enformasyon Bakanı olarak atadı. Vucic, hükümette Avrupa'nın ifade özgürlüğüne ilişkin en kısıtlayıcı yasalarından bazılarının uygulanmasından sorumluydu. Sonrasında takip eden yıllarda zamanla düşünceleri değişti ve 2008'de Sırp İlerleme Partisi'ni kurdu. Avrupa Birliği üyeliğini hedefleyen bir politika benimsedi.

Vucic'in siyasi yükselişi hızlı oldu: 2012'de SNS parlamento seçimlerini kazandı, ardından başbakan yardımcılığına ve 2014'te başbakanlığa atandı. 2017'de cumhurbaşkanı seçildi ve egemenliğini pekiştirdi.

ALEXANDAR VUČIĆ BU ZAMANA KADAR NELER YAPTI?

Vucic'in muhalifleri, başbakanın demokratik kurumları zayıflatarak 1990'ların otoriterliğini hatırlatan bir yöntemle hareket ettiğini iddia ediyor. Vucic'in destekçileri ise onun Sırbistan'ı savaş sonrası dönemde gelişmiş bir Avrupa ekonomisine dönüştürdüğünü savunuyor.

Ayrıca Vucic'in dış politika yönelimi dikkat çekiyor. Sırbistan'ın AB'ye katılmasını istemesine rağmen, Rusya ile de iyi ilişkiler sürdürüyor ve Çin ile ekonomik bağları güçlendiriyor. Geçen yıl Çin ile imzalanan serbest ticaret anlaşması, Sırbistan'ın Kuşak ve Yol Girişimi'nde önemli bir partner haline gelmesine neden oldu.

Uzmanlar Vucic'in, kamu kurumlarını ve medyanın tamamını tam kontrol ettiğini dile getiriyor. Ancak Vucic'in destekçileri bu tanımlamayı reddediyor ve onun Sırp siyasetindeki hakimiyetinin başarılı olduğunu düşünüyor.

Sırbistan Ticaret Odası Başkanı Marko Cadez, ekonomi politikaları sonrası Sırbistan'ın GSYİH'sını son 10 yılda iki katına çıkardığını söylüyor. Cadez, "Aleksandar Vucic siyaset sanatını biliyor" diyor.

KOSOVA İLE GERİLİM DEVAM EDİYOR

Geçtiğimiz aylarda, çoğunluğu Sırplardan oluşan Kosova'nın kuzeyinde alevlenen şiddet olaylarında dört kişi öldü ve bölgesel istikrarsızlık korkusu yeniden canlandı.

Ancak Sırp lider yakın zamanda yapılan seçimden hemen önce Kosova ile ilişkileri resmi olarak normalleştirmeye istekli olduğunun sinyallerini verdi. Bu durum siyasi muhaliflerin onu vatana ihanetle suçlamasına bile yol açtı.

Son dönemde Kosova ile kaygan zeminde ilerleyen ilişkiler Vucic'in biraz inisiyatif almasıyla daha sakin noktaya taşındı.

Vucic rakip jeopolitik güçlerle iyi ilişkiler geliştirdi. Vucic, Sırbistan'ın ticaretinin yarıdan fazlasını oluşturan AB'ye katılmasını istediğini söylüyor. Öte yandan Sırp lider, Rusya ile dostane ilişkileri savunuyor ve Çin ile ekonomik iş birliğini güçlendiriyor.

Sırp lider, 10 yıldır giderek yakınlaşan ekonomik bağların ardından Çin ile bir serbest ticaret anlaşması imzaladı. 

Sırbistan'da karayolları ve demiryolları inşa etmek için Çin şirketlerinin seçilmesi, Balkan ülkesini Başkan Xi Jinping'in Avrupa'daki Kuşak ve Yol Girişimi'nin odak noktalarından biri haline getirdi. Çinli bir şirket halihazırda Sırbistan'ın doğusunda büyük bir bakır ve altın madeni işletiyor.

Belgrad Uluslararası Politika ve Ekonomi Enstitüsü Kuşak ve Yol Bölge Merkezi Başkanı Katarina Zakiç, "Sırbistan için tüm küresel aktörlerle işbirliği yapmak çok iyi bir şey" diyor.

Rusya'nın geçen yıl Ukrayna'yı tam kapsamlı işgalinden kısa bir süre önce Vucic, "Sırpların yüzde 85'i ne olursa olsun her zaman Rusya'nın yanında yer alacak" diyerek Kremlin politikalarına karşı çıkmayacağını açık bir şekilde söylemişti.

Sırbistan, AB aday statüsüne sahip olmasına rağmen Brüksel'in Moskova'ya yönelik yaptırımlarını desteklemeyi reddetti. Rusya, Kosova'nın uluslararası alanda tanınmasına karşı oy kullanarak sürekli olarak Sırbistan'ı destekledi. Vucic hükümeti, onaylanan "çift kullanımlı" teknolojinin Rusya'ya yeniden ihraç edilmesini kolaylaştırmakla suçlanıyor.

AB İLE İLİŞKİLER NE DURUMDA?

Geçtiğimiz aylarda 56 Avrupalı ve Amerikalı milletvekili, ABD Dışişleri Bakanı Blinken, AB Dış Politika Şefi Borrell ve İngiltere Dışişleri Bakanı Cleverly'ye bir mektup göndermişti. Bu mektupta, Batı'nın Sırbistan'a, özellikle de Kosova ile ilişkiler konusunda daha sert bir politika izlemesi talep edilmişti.

AB ve Batı ile gerginliğine sebep olan gelişmeler ise Sırbistan'ın 2008'de ilan edilen Kosova'nın bağımsızlığını tanımıyor oluşuna dayanıyor ve bu konudaki gerginlik devam ediyor.

Mektup, Sırbistan'ın Batı ile ilişkilerini karmaşıklaştıran bir faktör olarak değerlendiriliyor. ABD'nin Belgrad Büyükelçisi Hill ise her şeye rağmen, Sırbistan'ın ABD ile ilişkilerine olumlu yaklaşımlarını savundu.

Mektup ayrıca Sırbistan'ın Rusya'ya yönelik yaptırımlara katılmaya ikna edilmeye çalışıldığı algısını da yarattı. Bir taraftan Sırbistan'ın AB'ye üyelik süreci devam ederken; Kosova meselesi ve Belgrad'ın Moskova ile sıkı ilişkileri, Batı'yla olan ilişkilerde sorun yaratıyor.

SEÇİMLER NASIL SONUÇLANDI?

Sırbistan’da halk, 17 Aralık’ta sandık başına gitti. Seçimi, Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic'in 2012'den bu yana iktidarda olan Sırp İlerleme Partisi (SNS) kazandı. SNS oyların yüzde 47'sini aldı. Vucic, "Bu mutlak bir zafer. Ben de son derece mutluyum" dedi.

Sırbistan'da yapılan erken genel seçimlerin ardından ortaya çıkan usulsüzlük iddiaları, Belgrad'daki belediye binasının protestocular tarafından basılmasına neden oldu.

Gözlemcilere göre, Cumhurbaşkanı Vucic'in meclis seçimleri için kampanya yürütmesi, kamu kaynaklarının kötüye kullanılması ve oy satın alma iddiaların ardından muhalefet partileri seçimlerin tekrarlanmasını talep ediyor.

Bu taleplerin yankı bulduğu Belgrad'da ise protestocular belediye binasını basarak tepkilerini gösterdi. Polisin müdahalesiyle karşılaşan protestocular, Vucic'in sandığa müdahalesini sert şekilde protesto etti.

Cumhurbaşkanı Vucic ise protestolara "dış güçlerin" müdahale ettiğini iddia ederek, "Şiddete karşı mücadele yemini edenlerin gerçek serseri oldukları ortaya çıktı" dedi.

Vucic'in partisinin seçim vaatlerinden biri Batı'nın tüm baskısına rağmen, "Rusya'ya yaptırım uygulamayacağız" şeklindeydi ve bu tutumunun devam etmesi bekleniyor.

Vucic, ABD ve Avrupa'nın baskın tavrına karşı çıkarak Rusya'ya yaptırımlar uygulamayacağını ve Ukrayna konusundaki tavrının da net olduğunu söyledi. Sırp lider, ülkesinin hiçbir zaman Ukrayna'ya yardım eli uzatmayacağını ve savaşı desteklemediklerini ifade etti.

Bundan sonrası için Avrupa ve Batı'nın baskıları iç siyasette de devam edeceğe benziyor.
Alexandar Vucic'in, Kosova ve Rusya konusunda taviz vermeyeceği gibi ekonomik konularda da benzer bir kararlılık sergileyeceğini söylemek mümkün.

Önümüzdeki dönemde Sırbistan'a yönelik baskıların artabileceği, özellikle Kosova ve ekonomi konularında çeşitli girişimlerin olabileceği öngörülüyor. Ancak Vucic'in temel siyasetinde büyük bir değişiklik olacağına dair belirgin bir işaret bulunmuyor.