Slovakya'da halk demokrasi adına tarihi bir seçime gidiyor

Slovakya halkı, eski merkez sağ hükümetinin iktidarı kaybetmesinin ardından bu hafta sonu düzenlenecek erken seçimlerde oy kullanmak için sandığa gidecek. Seçim anketlerinin zirvesinde, Ukrayna'ya yönelik Slovak askeri desteğini bir an önce sonlandırma sözü veren ve en uzun süre başbakanlık koltuğunda oturan Robert Fico'nun popülist SMER partisi geliyor.

Slovakya'nın üç kez başbakanlık görevini yürüten Robert Fico, Cumartesi günü düzenlenecek erken seçimlerde iktidara dönme şansına sahip ve bu durum Orta Avrupa ülkesinin komşu Ukrayna'ya olan güçlü desteğini bırakma ihtimalini artırıyor.

Geçtiğimiz günlerde destekçilerine yaptığı konuşmada, "SMER hükümete girerse, Ukrayna'ya tek bir tur mühimmat göndermeyeceğiz" ifadelerini kullandı.

Robert Fico'nun partisi önderliğinde bulunan bir hükümet, Ukrayna'ya aykırı davranan ve Avrupa Birliği ile hukukun üstünlüğü konusunda tartışan Macar lider Viktor Orban ile bir ittifak kurma yoluna gidebilir.

15 Ekim’de ise Polonya halkı, PiS'in yönetimini uzatabilecek parlamento seçimlerinde oy kullanacaklar. İki hafta önce, kaotik, merkez sağ koalisyonunun iktidarı kaybetmesinden sonra Mayıs ayı ortasından bu yana teknokratik bir hükümet tarafından yönetilen Slovakya da sandık başına gidecek. Ülke ayrıca popülist muhafazakar bir Smer-Sosyal Demokrasiyi de iktidara getirebilir.

Sırasıyla Polonya ve Slovakya'da PiS ve Smer-Sosyal Demokrasi partileri kazanırsa ise bu Orta Avrupa'daki popülist, illiberal eğilimi güçlendirir ve bölgedeki demokratikleşmeyi aşındırır ve geciktirir. Daha da kötüsü, Avrupa Birliği'nin Ukrayna'ya yönelik ortak dış politikasını etkileyerek Kiev'e olan desteğini oldukça zayıflatabilir.

DEMOKRASİ AÇISINDAN ENDİŞE VERİCİ

Smer'in lideri Robert Fico, üç kez başbakanlık görevini yürüten ve Slovakya'nın en uzun süre görev yapan başbakanıdır.

Robert Fico'nun önceki hükümetleri, yargı ve kovuşturmanın bağımsızlığına ve bütünlüğüne müdahale etmekle suçlu bulundu. Görev süresi boyunca birkaç hakim, savcı ve diğer yetkililerin rüşvet, gücün kötüye kullanılması ve organize suç gruplarıyla gizli anlaşmaya karıştığı iddialar arasındaydı.

Araştırmacı gazeteci Jan Kuciak ve nişanlısının 2018 yılında öldürülmesinin ve Fico'nun kabinesinin birçok yüksek mevkili eski üyesine suç gruplarının kurulması ve yönetilmesi, kamu görevinin kötüye kullanılması ve yolsuzlukla ilgili ciddi suçlamaların başbakanın siyasi kariyerini belirleyeceğine inanılıyordu.

Geçtiğimiz sene ise geri dönerek seçimlere hazırlanacağını söyleyerek propaganda çalışmalarına başladı. Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden hemen önce Fico, NATO'nun Slovakya'daki askeri varlığını, bir Rus yanlısı gibi konuşarak eleştirdi. Ayrıca Slovak Cumhurbaşkanı Zuzana Čaputová'yı suçlayarak ve onu düzen karşıtı ilan ederek bir "ABD ajanı" olarak nitelendirdi.

Slovakya’nın dışında 15 Ekim tarihinde seçimlere gidecek olan Polonya'nın demokrasisi de tehlikede gibi görünüyor. Muhafazakar PiS'in önderliğinde ülke, yargı bağımsızlığı için AB gereksinimlerini yerine getiremedi. Brüksel’de bu durum karşısında AB Kurtarma ve Dayanıklılık Tesisi fonlarında yaklaşık 35 milyar avro (37 milyar dolar) çekmesini engelleme kararı aldı.

Polonya hükümeti ayrıca medya özgürlüğünü kısıtladı ve azınlıkların, kadınların ve LGBT+ bireylerin haklarını ellerinden alacak yasalara başvurdu. Polonya'da protestolara yol açan en tartışmalı konulardan biri, Ocak 2021'de uygulanan kürtaj yasağı olarak öne çıkıyor.

PiS partisi Ekim ayında yapılacak seçimleri kazanır ve Polonya'da başka bir hükümete liderlik ederse, demokratik olmayan politikasını sürdürmeye, yargının meşruiyetini gölgelemeye, medya üzerindeki kontrolünü güçlendirmeye ve azınlıkların, kadınların ve LGBT+ bireylerin temel haklarını ve korumalarını kısıtlama yoluna gidecek gibi görünüyor.

UKRAYNA KARŞITI POLİTİKA

Robert Fico, seçim kampanyasını Ukrayna'daki savaş hakkında Kremlin destekçisi söylemler ve anlatılar üzerine kuruyor. Ukraynalıları "faşistler" olarak nitelendiriyor ve ülkenin "Rusya ve NATO arasında bir tampon" olarak kalması gerektiğini söyleyerek Ukrayna için herhangi bir potansiyel NATO üyeliğini reddettiğini dile getiriyor.

Aynı zamanda Slovakya hükümetinin Kiev'e verdiği desteği geri çekmekle tehdit ediyor ve AB'yi Rusya'ya uyguladığı yaptırımları bir "intihar" olarak adlandırıyor.

2016 yılında AB'nin Rusya'ya yönelik yaptırımlarını yalnızca AB forumlarında desteklemek için kaldırma çağrısında bulundu. Ancak onun liderliğindeki bir Slovak hükümeti Ukrayna için kesinlikle iyi bir haber olmayacaktır.

Polonya hükümetinin düşmanca söylemi ise PiS'in sandıklarda büyük bir çoğunluk kazanma şansını artırmak için özellikle kırsalda aşırı sağ seçmenlerin desteğini sağlama isteğini gösterebilir. Bu  durumda Polonyalıların Rusya'ya karşı uzun süredir devam eden dış politikası göz önüne alındığında Kiev ile olan anlaşmazlığın Polonya dış politikasında dramatik bir geri dönüşle sonuçlanması pek de olası gözükmüyor.

Slovakya halkının ve Polonya halkının bu sonbaharda sandıkta yapacakları seçimler, sınırlarının çok ötesinde yankılanacak ve uluslararası politikayı doğrudan şekillendirecek.