Sri Lanka'da halk sokaklarda, hükümet dağılıyor

Protestoların giderek şiddetlendiği Sri Lanka’da ekonomik ve siyasi kriz yaşanıyor. Halk sokağa çıkma yasağına rağmen gösterilere devam ederken, bakanların istifası hükümet içinde kaosa neden oldu.

22 milyonluk bir ada ülkesi olan Sri Lanka, kabinenin toplu olarak istifa ettiği ve insanların olağanüstü hâl ilan edilmesine rağmen sokaklara döküldüğü ekonomik ve siyasi bir krizle karşı karşıya. Protestoların temelinde ise ülke tarihinde yaşanan en kötü ekonomik kriz var.

Artan enflasyon nedeniyle halktan gelen tepkiler, perşembe günü şiddetini artırdı. Başkent Colombo’daki protestocular, 31 Mart’ta Devlet Başkanı’nın özel konutuna taş atarak konutun önünde ateş yaktı.

Polis, protestoları dağıtmak için göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su kullandı. Devlet Başkanı Gotabaya Rajapaksa, 1 Nisan'da ülke çapında olağanüstü hâl ilan ederek 36 saat sokağa çıkma yasağı getirdi. Ayrıca yetkililere protestoculara karşı tutuklama yetkisi verdi ve sosyal medya platformlarını engelledi.

Ertesi gün sokağa çıkma yasağına rağmen protestolar devam etti ve polis yüzlerce göstericiyi tutukladı. Protestocular salı gecesi Rajapaksa'nın evinin etrafında toplanarak istifasını istedi.

Kardeşi Başbakan Mahinda Rajapaksa dışında kabinenin tamamı pazar günü istifa etti. Kabine, üst düzey bakanların toplu istifaları nedeniyle 3 Nisan'da fiilen feshedildi. 26 bakanın istifasının ardından merkez bankası başkanı da görevden ayrıldı.

Hükümet içindeki kaosla karşı karşıya kalan Rajapaksa, pazartesi günü biri maliye olmak üzere dört bakanı geçici olarak atadığını duyurdu. Ancak sadece bir gün sonra geçici maliye bakanı da görevi bıraktı.

Rajapaksa, pazartesi günü yayınladığı bildiride tüm tarafları "vatandaşlar ve gelecek nesiller için birlikte çalışmaya" çağırdı. Ancak istifalara değinmedi.

Açıklamada, "Mevcut kriz, çeşitli ekonomik faktörlerin ve küresel gelişmelerin bir sonucudur. Asya'nın önde gelen demokratik ülkelerinden biri olarak buna demokratik bir çerçevede çözümler üretilmelidir" ifadelerine yer verdi.

Devlet Başkanı Rajapaksa, muhalefeti bir ulusal birlik hükümeti kurmak için kendisine yardım etmeye çağırdı. Ancak muhalefet bu teklifi reddetti. Muhalefet lideri Sajith Premadasa salı günü yaptığı açıklamada, "Halkın istediği bu başkanın ve tüm hükümetin istifa etmesidir" dedi.

Olağanüstü hâl yönetmeliği 5 Nisan'da sonlandırıldı. Hükümetin bu kararı protestolar karşısında geri adım olarak yorumlandı.

KÖTÜ EKONOMİ YÖNETİMİ KRİZİ GETİRDİ

Uzmanlar, krizin en büyük nedeni hükümetin kötü yönetimine bağlıyor. Kolombo merkezli düşünce kuruluşu Advocata Enstitüsü Başkanı Murtaza Jafferjee, Sri Lanka hükümetinin son on yılda kamu hizmetlerini finanse etmek için yabancı kredi kuruluşlarından büyük miktarda borç aldığını söyledi.

Borçlanmaların yanı sıra bölgedeki doğal afetler nedeniyle çiftçiler büyük zarara uğradı. Söz konusu ekonomik sorunlar, Devlet Başkanı’nın Başbakanı görevden aldığı 2018 yılındaki siyasi kriz ile arttı. 2019 yılında kilise ve lüks otellerde gerçekleştirilen saldırılarda yüzlerce insanın ölmesi ve 2020’de pandeminin başlamasıyla ülkedeki ekonomik kriz giderek derinleşti.

Ciddi bir borçla karşı karşıya kalan Rajapaksa, ekonomiyi canlandırmak için vergileri düşürdü. Ancak bu düzenleme sonucunda hükümet gelirleri azaldı. Bu da ülkenin kredi notunda düşüşe ve uluslararası pazarlara erişimde sınırlamalara neden oldu.

Sri Lanka daha sonra devlet borcunu ödemek için döviz rezervlerini geri çekmek zorunda kaldı. 2018'de 6,9 ​​milyar dolar olan rezervlerini bu yıl 2,2 milyar dolara indirdi. Hükümetin bu hamlesi, yakıt ve diğer temel ihtiyaç maddelerinin ithalatını etkileyerek fiyatları yükseltti.

Mart ayında Sri Lanka rupisinin döviz piyasalarının arz ve talebine göre belirlendiği bir düzenleme daha yapıldı. Böylelikle para birimi devalüe edilerek Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF) kredi almaya hak kazanılması planlandı. Ancak rupinin dolar karşısında düşmesi, hâlihazırda enflasyon ile mücadele eden Sri Lankalıları daha da zor duruma soktu.

YENİ BİR ARAP BAHARI MI?

Sri Lankalılar, çoğu karne ile alınan gıda ürünlerine ulaşmak için gün boyu uzun kuyruklarda bekliyor. Yakıt kuyruklarında bekleyen insanların kontrol altında tutulması için istasyonlara askerler yerleştirildi. Geçtiğimiz aylarda ise sıcakta yakıt kuyruğunda bekleyen iki yaşlı adam hayatını kaybetti.

Son haftalarda mağazalar buzdolabı, klima veya vantilatör çalıştıramadıkları için kepenk kapamak zorunda kaldı. Ekmek fiyatlarının iki kattan fazla arttığını belirten Sri Lankalılar, aynı anda hem çalışmak hem de erzak kuyruklarına girmek zorunda kalıyor.

Ülkede orta sınıf düzeyde olanların bile ilaç ve yakıt gibi temel ihtiyaçlara ulaşmakta zorluk yaşadığı belirtiliyor. Ayrıca 10 saate kadar süren elektrik kesintileri de halkın günlük hayatını zorlaştırıyor.

Bazı analistler ülkedeki durumu Arap Baharı’nın Sri Lanka versiyonu olarak yorumladı. Otoriter liderlerin ekonomiyi kötü yönetmesi, yoksulluk ve sonunda ayaklanan insanlar nedeniyle yeni bir Arap Baharı olarak görülüyor.

Arap Baharı, 2010 yılında Tunus’ta bir kişinin kendini yakması ile başlayan ve otoriterliğe, yolsuzluğa ve yoksulluğa karşı Mısır, Libya ve Suriye gibi Arap dünyasının çeşitli ülkelerine yayılan bir dizi protestoyu ifade ediyor. Arap Baharı sırasında Mısırlı Hüsnü Mübarek de dahil olmak üzere dört lider devrildi.

Singapur Ulusal Üniversitesi Güney Asya Araştırmaları Enstitüsü araştırma görevlisi Chulanee Attanayake, Sri Lanka’daki kriz gibi Arap Baharı’nın da Tunus’taki ekonomik durgunluk ve yolsuzluktan kaynaklandığını söyledi. Attanayake, “Sri Lanka, ekonomik gerileme, artan enflasyon ve temel ihtiyaç maddelerinin kıtlığına tepki olarak hükümet karşıtı protestolara da tanık oluyor. Arap Baharı’ndakine benzer sloganlar da kullanılıyor” yorumunda bulundu.

Son 56 yılda 16 kez IMF’den kurtarma paketi isteyen Sri Lanka, borçlarını ödeyebilmek için destek alabileceği bölgesel güçlere de yöneliyor. Çin ve Hindistan'dan yardım isteyen Sri Lanka, mart ayında Yeni Delhi’den bir milyar dolarlık yeni bir kredi aldı. Ancak bazı analistler bu yardımın krizi çözmek yerine daha da uzatabileceği konusunda uyardı.

Ülkenin merkez bankasına göre, ulusal tüketici fiyat enflasyonu eylülde yüzde 6,2 iken şubatta yüzde 17,5'i görerek neredeyse üç katına çıktı. Diğer yandan Sri Lanka, bu yıl içerisinde, temmuz ayında vadesi dolacak olan bir milyar dolarlık devlet tahvili de dahil olmak üzere yaklaşık dört milyar dolarlık borcunu geri ödemek zorunda.