Sudan'daki çatışmalar devam ediyor: Süper güçler arasında vekâlet savaşı çıkabilir mi?
Sudan’da askerî idareden sivil idareye geçiş konusunda ülkedeki iki güç odağının anlaşamaması sonucu patlak veren çatışmalar, iki tarafın uluslararası güçlerden aldığı destekle birlikte bölgesel bir vekâlet savaşına evrildi. Irak ve Suriye’den sonra Sudan’a sıçrayan kaynak ve jeopolitik mücadelesinin arka planında ne var?
Sudan’da çatışmalar, nisan ayının ortasında, askerî rejimin iki ana fraksiyonu arasında belirgin bir güç mücadelesi formunda gelişti.
Sudan Silahlı Kuvvetleri, genel olarak ülkenin fiilî yöneticisi General Abdülfettah el-Burhan'a sadıkken; milislerden oluşan Hızlı Destek Güçleri (HDG), “Hemeti” olarak bilinen General Muhammed Hamdan Dagalo'yu takip ediyor.
İktidar mücadelesinin kökleri, bir darbe ile diktatör Ömer el-Beşir'in devrildiği zamana dayanıyor.
Beşir'in 2019'daki düşüşünden sonra sivillerin önderliğindeki demokratik bir hükümete geçiş çabaları, iki hizip arasındaki anlaşmazlık sebebiyle sekteye uğradı.
Anlaşmazlıklar eninde sonunda çatışmaların ortaya çıkmasına sebep oldu. Yaklaşık iki aydır devam eden ve ülke içinde büyük çaplı insanî krizlere yol açan çatışmalar, büyük güçlerin Sudan’a ilgi göstermesine sebep oldu.
Bağımsız olduğu 70 yılın çoğunluğunda istikrarsızlıklarla boğuşan Sudan; Kızıldeniz, Sahra Çölü ve Sahel bölgelerinin kesişiminde bulunuyor ve Orta Doğu, Akdeniz, Afrika Boynuzu ve Sahra Altı Afrika bölgelerine yakın bir konumda yer alıyor.
Konumu nedeniyle Sudan’da, özellikle de Port Sudan gibi Kızıldeniz’e kıyısı olan şehirlerden birinde bulunacak bir askerî üs, stratejik açıdan büyük önem taşıyor.
Yer altı kaynakları bakımından da zengin olan Sudan’da bol miktarda petrol, altın, krom ve demir bulunuyor. Sudan, Afrika’nın en büyük üçüncü altın üreticisi olarak öne çıkıyor.
VEKÂLET KİMİN?
Ülkedeki iki grup, sahip oldukları farklı kimliklerle öne çıkıyor. Farklı amaçlar ve çıkarlarla da birbirinden ayrılan bu gruplar, ülkeden aynı şeyleri isteyen farklı ülkeler tarafından destekleniyorlar.
Sudan ordusunun generali el-Burhan; Mısır tarafından destekleniyor. People’s World’e yazan Amina el-Rashid, Mısır’ın Sudan’ın kaynaklarından hâlihazırda faydalandığını iddia ediyor.
Kahire’nin el-Burhan ile birlikte Etiyopya’nın Hedasi Barajı’na ortak bir karşıtlığı bulunuyor. Sudan’dan kaynak aldığı iddia edilen Mısır, el-Burhan’ın iktidar mücadelesini destekleyerek aynı zamanda kendi enerji ve su güvenliğini de sağlama almaya çalışıyor.
Sudan'a geçtiğimiz ağustos ayında 25 yıl üzerine bir büyükelçi atayan ABD’nin de bölgedeki Rus etkinliğine karşı el-Burhan’ı desteklemeye yakın olduğu belirtiliyor.
Rusya’nın HDG ile sıkı bağları bulunuyor. Milat gazetesindeki köşe yazısında Tarık Ziya Gücüm, Sudan’da üretilen altınının yüzde 90’ının Moskova tarafından “ülkeden kaçırıldığını” öne sürüyor.
13.4 milyar dolarlık altın ve Kızıldeniz’de bir üs inşa edilmesi için Moskova ile Sudan arasında yapılan görüşmeler, Gücüm’e göre, Washington’u da harekete geçirdi.
Gücüm; ABD’nin, Rusya’nın bölgede etkinlik sahibi olmasını istemediğini ve ülkedeki altını Kremlin’e bırakmak istemediğini belirtti.
Ancak ABD’nin politikası, bir taraf tutmaktan ziyade, ülkede sağlanacak bir ateşkes ve barışın sağlanması için çalışmak üzerine gibi görünüyor.
28 Nisan’da Polygraph.info tarafından yapılan doğruluk kontrolü, Washington’un herhangi bir grubu desteklediğine dair kanıt bulunamadığını ortaya koydu.
ABD, İngiltere, Suudi Arabistan ve BAE’den oluşan dörtlü mekanizma, Sudan’da tarafların ateşkesini sağlamak için çalışıyor.
Agenzia Nova’ya konuşan Trieste Üniversitesi’nde görevli Federico Donelli, Rusya’nın iki tarafla da yakın zamana kadar iyi ilişkiler kurduğunu, ancak son dönemde HDG’ye ağırlık verdiğini aktardı.
Donelli’ye göre, Moskova, burada kendini bir “kazan-kazan” durumu içinde bulabilir.
Bütün bunlara rağmen, Sudan’daki çatışmaları bir “vekâlet savaşı” olarak nitelemek için henüz çok erken. Büyük güçlerin kaynak veya etki için ülkede mücadele ettiğine dair elle tutulur herhangi bir kanıt yok. Ancak bu, çatışmaların ileride böyle bir yön kazanmayacağını göstermiyor.
Peki Sudan’ı nasıl bir gelecek bekliyor? Karmaşık bir çatışma durumu içinde bulunan Doğu Afrika Devi için iki muhtemel yol gözüküyor: Çatışmaların durularak sivil idareye geçiş için bir süreç başlatılması, ya da karmaşanın evrilerek Sudan’ın “Afrika’da bir Somali’ye” evrilmesi.
Halkın bu iki şık arasından tercihi şüphesiz ki barışın hüküm sürdüğü demokratik bir Sudan olacaktır. Sudan halkının yanı sıra çatışmanın kendilerine sıçraması muhtemel olan komşu ülkeleri de barış durumundan mutluluk duyacaktır.
Sudan’daki durumun potansiyel çıktılarıyla ilgili Anadolu Ajansı’na konuşan Yemenli siyasi analist Yasin et-Temimi, “Çatışmalar çözümsüz bir şekilde devam ederse ve Sudan halkı üzerindeki etkisi artarsa, Somali'deki senaryonun tekrarlandığını görebiliriz” yorumunda bulundu.
Çatışan iki grubun askerî kapasite olarak birbirlerine denk düşmeleri ve çıkarlarından taviz vermeyi reddetmeleri hâlinde, Sudan’daki çatışmaların uzun sürmesi beklenebilir.