Tunus’taki olaylar Türkiye-Mısır ilişkilerini olumsuz etkileyebilir…
Tunus’ta Temmuz 2021’den bu yana siyasi belirsizlik devam ederken, Cumhurbaşkanı Kays Said’in meclisi feshetme kararı gerginliği daha da tırmandırdı. Türkiye Said’in kararlarına tepki gösterirken, Tunus ise bu tepkiyi iç işlerine müdahale olarak nitelendirdi. Peki, Tunus’taki olaylar bölgeye nasıl yansıyacak? Türkiye-Mısır ve Türkiye-Körfez normalleşme süreci olumsuz etkilenebilir mi?
Hüseyin Can Topkaya
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, 25 Temmuz 2021’de aldığı kararlarla ülke ve dünya kamuoyunda yankı yarattı. Temsilciler Meclisi’nin çalışmalarını askıya alan Said; Meclis Başkanı Raşid Gannuşi ve Başbakan Hişam el-Meşisi’yi de görevden aldığını duyurdu. Said’in bu kararlarının ardından ülkedeki siyasi gerilim arttı.
Nahda Partisi lideri Raşid Gannuşi, Said’in kararlarını bir “darbe” olarak nitelendirirken, tüm destekçilerini sokaklara dökülmeye ve verilen kararları protesto etmeye çağırdı. Said'in aldığı kararlara ABD, Almanya, Fransa ve Körfez ülkelerinden destek geldi. Bu süreçte Türkiye ve Katar ise her iki tarafla da iletişimini sürdürdü.
Temmuz 2021’den bu yana ülkedeki siyasi kriz devam ederken, Cumhurbaşkanı Kays Said’in geçtiğimiz günlerde aldığı yeni kararlar, tansiyonun yeniden yükselmesine neden oldu. Said, Temmuz 2021’de çalışmalarını askıya aldığı Temsilciler Meclisi’ni feshetti.
Tunus Cumhurbaşkanlığı sosyal medya hesabından yayınlanan videoda konuşan Said, “Tunus Devleti ve kurumlarını korumak için Parlamentoyu feshediyorum” ifadelerini kullandı. Said, çevrimiçi gerçekleştirilen Meclis oturumunu yasadışı olarak nitelendirirken, parlamenterlerin ise “başarısız bir darbe” gerçekleştirdiğini söyledi.
Söz konusu çevrimiçi oturuma Meclis’teki 217 milletvekilinden 121’i katılım göstermiş, Cumhurbaşkanı Kays Said’in Temmuz 2021’de aldığı olağanüstü kararların iptali için sunulan yasa tasarısı 116 oy ile kabul edilmişti.
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından alınan kararlara Türkiye’den tepki geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı basın açıklamasında Tunus’taki gelişmelere değinerek, “Tunus’ta 30 Mart 2022 tarihinde Genel Kurul oturumu düzenleyen Halkın Temsilcileri Meclisi’nin feshedilmesini ve oturuma katılan milletvekilleri hakkında soruşturma başlatılmasını üzüntüyle karşılıyoruz. Bu gelişmelerin, Tunus’ta demokratik meşruiyetin tesisine yönelik sürdürülen geçiş sürecine zarar vermemesini ümit ediyor, seçimlere ilişkin açıklanan Yol Haritası’nın hayata geçirilmesine önem atfediyoruz” ifadelerini kullandı.
Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Demokrasi seçilmişler ile atanmışların birbirlerine saygısının tecessüm ettiği bir sistemdir. Tunus’taki gelişmeleri demokrasinin lekelenmesi olarak görüyoruz. Seçilmişlerin bulunduğu Meclis’in feshi, Tunus’un geleceği açısından düşündürücüdür ve Tunus halkının iradesine bir darbedir. Türkiye olarak, bu kritik süreçte dost ve kardeş Tunus’un ve Tunus halkının yanında olmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
TUNUS’TAN TÜRKİYE’NİN AÇIKLAMALARINA TEPKİ GELDİ
Tunus Dışişleri Bakanlığı, Tunus’ta parlamentonun Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından feshedilmesine tepki gösteren Türkiye’ye yanıt verdi.
Bakanlık, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarını iç işlerine yönelik “kabul edilemez bir müdahale” olarak nitelendirirken, “Tunus, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın açıklamasından duyduğu şaşkınlığı ifade etmektedir. Bu yorumlar kabul edilemez. Tunus dost ülkelerle yakın ilişkiler kurma gayreti içindedir ancak kararlarının bağımsızlığına da bağlıdır ve egemenliğine müdahaleyi reddeder” ifadelerine yer verdi.
Tunus Dışişleri Bakanı Osman Cerendi ise konu hakkında sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini ifade etti. Cerendi ayrıca, Türkiye’nin Tunus Büyükelçisi Çağlar Fahri Çakıralp’in Bakanlığa çağrıldığını açıkladı.
TÜRKİYE-MISIR NORMALLEŞME SÜRECİ OLUMSUZ ETKİLENEBİLİR
Türkiye’nin Tunus’ta uzun yıllardır Nahda Partisi ile yakın ilişkileri var. 2011 yılında başlayan Arap Baharı’ndan sonra sürecin önemli aktörlerinden biri haline gelen Ankara hükümeti, Nahda Partisi ile diplomatik temaslarını yoğunlaştırdı. Ancak Nahda Partisi’nin Müslüman Kardeşler hareketine yakın bir çizgide durması; Mısır, Suudi Arabistan ve BAE gibi ülkelerin tepkisini çekti.
Mısır ve Körfez ülkeleri, İhvan ideolojisine yakınlığı nedeniyle Libya’da Ulusal Birlik Hükümeti ve Tunus’ta Nahda Partisi ile ilişkilerini kesti. Türkiye ve Katar ise farklı bir politika izleyerek UBH ve Nahda ile ilişkilerini geliştirdi.
Türkiye-Mısır ve Türkiye-Körfez ilişkilerinde yaşanan sorunlardan biri de; Libya ve Tunus’taki görüş farklılıkları oldu. Ancak Libya’da Abdulhamid Dibeybe’nin UBH’de başbakanlık koltuğuna oturması ile birlikte dengeler tersine döndü. Dibeybe, tüm taraflarla diplomatik temas kurmayı başardı.
Ancak Tunus’ta yaşanan son gelişmelerin ardından Türkiye ile Mısır arasındaki görüş farklılıklarının yeniden arttığı görülüyor. Ankara, Kays Said’in kararlarının demokratik olmadığını savunurken, Mısır ise Nahda karşıtı politikalarını sürdürüyor. Kahire hükümetine göre İhvan hareketinin Tunus’ta güçlenmesi, ilerleyen dönemde Mısır için ciddi bir güvenlik tehdidi haline gelebilir.
Kahire, Nahda’nın İhvan’a yakınlığını öne sürerek, Tunus Cumhurbaşkanı’nın verdiği kararları destekliyor. Suudi Arabistan, BAE, Fransa ve ABD gibi ülkeler de Mısır ile aynı görüşte. Ancak Türkiye ve Katar, Tunus’ta yaşananlara farklı bir açıdan yaklaşıyor. Nahda Partisi ile iyi ilişkilere sahip olan Ankara hükümeti, ülke yönetiminde tüm tarafların uzlaşmasını ve sorunların diplomatik yollarla çözülmesini istiyor.
Cumhurbaşkanı Kays Said’in kararlarının ardından önümüzdeki günlerde Tunus içerisinde siyasi karışık daha da artabilir. Türkiye’nin Mısır, Suudi Arabistan ve BAE gibi ülkelerle normalleştiği dönemde; Tunus’ta yaşananlar bu süreçleri olumsuz bir şekilde etkileyebilir.