Ankara-Washington hattında ilk gündem maddesi: F-16!
Ankara-Washington hattında S-400 krizinin ardından gelen süreç, Türkiye'nin, ABD tarafından F-35 savaş uçağı projesinden çektirilmesi ile ilişkilerin gidişatı merak konusu oldu. Türkiye ödemiş olduğu ücret karşılığında F-16 savaş uçağı alabilecek mi? Biden Türkiye ile ilgili seçim sonrasında önemli açıklamalardabulundu. ABD-Suriye'de desteklediği PKK-PYD ile iş birliği ve Gülen iadesinde sessiz kalmaya devam ediyor.
Türkiye, 1952’den bu yana NATO'nun savunma alanında ve güvenlik şemşiyesi altındaki kilit müttefiklerinden biri.
ABD'den sonra NATO'nun ikinci büyük ordusuna sahip Türkiye; bölgesel, askeri ve siyasi gücüyle birlikte ittifakın önemli üyelerinden biri olarak öne çıkıyor.
Türkiye-ABD ilişkileri, uzun yıllardır inişli çıkışlı bir çizgide ilerliyor. Suriye'nin kuzeyindeki PKK-PYD sorununda ABD’nin, örgütün DAEŞ ile mücadele ettiğini öne sürmesi, Ankara tarafından tepki çekiyor.
Türkiye, jeopolitik ve sınır güvenliği açısından bölgedeki terör örgütlerini kırmızı çizgi olarak görüyor. Ankara hükümeti, Washington hükümetine terör tehdidini sürekli dile getiriyor. Ancak buna rağmen ABD'nin PYD-YPG terör örgütünü desteklemeye devam etmesi, iki ülke arasında ciddi anlaşmazlıklara neden oluyor.
ABD hükümetinin Suriye’den askerlerini çekmesi beklenirken askeri eğitimlerine devam etmesi, Ankara'nın sert eleştirilerini beraberinde getiriyor. Yakın zamanda ABD Başkanı Joe Biden, Washington'un PKK’ya desteğini devam ettirmemesi ve askeri eğitimleri sonlandırması amacıyla, askerlerini Suriye’den çekmeye çağıran yasa tasarısı sundu. Tasarı, 103 'evet' oyuna karşılık 321 'hayır' oyu ile reddedildi.
NATO müttefiki Türkiye, yaşanan bu gelişmelerin ardından savunma alanında alternatif yollara yöneldi.
İKİ TARAF ARASINDA S-400 TANSİYONU DÜŞMEDİ
Türkiye’nin S-400 füze savunma sistemini Rusya’dan satın almasının ardından NATO'dan Ankara'ya yönelik sert tepkiler geldi.
Türkiye ile Rusya arasındaki askeri anlaşmalar; ABD ve NATO ile ilişkileri daha sorunlu hale getirdi. ABD, Türkiye’nin Rusya'dan S-400 satın almasını ve Batı'nın güvenliği üzerinde yaratacağı olumsuzlukları o dönem sıklıkla dile getirdi.
ABD, Türkiye'nin Rusya’dan S-400 tedariki gerçekleştirdiği gerekçesiyle 2018 yılında Ankara'yı F-35 programından çıkartma kararı aldı. 1 Ağustos 2018 tarihinde ABD Senatosu’nda onaylanan Türkiye’ye yönelik F-35 ambargosuna ilişkin karar, 13 Ağustos 2018 tarihinde dönemin ABD Başkanı Donald Trump tarafından onaylanarak yürürlüğe girdi.
ABD, Rusya ile yaptığı askeri anlaşmalar nedeniyle Türkiye'yi CAATSA (ABD’nin düşmanlarına yaptırım koyma yasası) yaptırımlarına dahil etti.
ABD Dışişleri Sözcüsü Ned Price, "Türkiye’ye uygulanan S-400 yaptırımları kalkacak mı?" sorusuna, "Bunun için bir cevabım yok. Bildiğiniz gibi CAATSA yaptırımları kanunla zorunlu kılınan bir mevzuat. Türkiye'nin S-400 sistemine sahip olması konusundaki endişelerimiz hakkında Türk müttefiklerimizle görüşme içindeyiz" şeklinde yanıt vermişti.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, konu hakkında yaptığı açıklamada, "Türkiye'nin Rusya'dan S-400 füze savunma sistemi alması üzerine ABD'nin durdurduğu F35 savaş uçakları için ödenen paranın mevcut F16'ların modernizasyonunda kullanılabileceğini' söylemişti.
Böylece Türkiye, ABD ile aralarında krize neden olan F35 yaptırımlarına bu şekilde bir çözüm bulmuş oldu. Washington hükümetinden gelen açıklamada Blinken, "Türkiye'nin yenilenmiş F-16'ları ile beraber ,mevcuttaki F-16'lar için modernizasyon paketini alması gerektiğine inanıyoruz. Bu konunun NATO ittifakı için önemli olduğunu düşünüyoruz." cevabını vermişti.
Nisan ayında Biden yönetimi Türkiye'nin Finlandiya'yı NATO içerisine katılımına verdiği onay ardından 259 milyon dolar değerindeki modernizasyon kiti onayını kongreye sundu.
Türkiye'de yapılan seçim sonra Biden'ın, Erdoğan'ı tebrik etmesi sırasında yapılan görüşmede Erdoğan'ın, F-16 satışı konusunu gündeme getirdiği basına yansıdı. Biden'ın, bu konuşmada İsveç'in, NATO'ya katılması gerektiğinden bahsetti.
ABD'nin, Türkiye'ye F-16 satışının İsveç'in, NATO üyeliğinin onaylanmasına bağlı olduğuna ilişkin iddialarla ilgili ABD Dışişleri Bakanı Blinken, şu açıklamalarda bulundu:
"İsveç'in NATO üyeliği ve F-16'lar birbirinden farklı konular ancak her ikisi de bizim kanaatimize göre Avrupa güvenliği için hayati öneme sahip. Bu nedenle hem Türkiye'yi hem de Macaristan'ı, İsveç'in NATO'ya katılımını mümkün olan en kısa sürede onaylamaya çağırıyoruz. İsveç'in artık hazır olması için daha fazla zamana gerek yok. Yönetimimiz F-16'larla ilgili olarak çok nettir. Türkiye'nin NATO ittifakının kritik bir üyesi olarak F-16'lara sahip olmasının ittifakın en yüksek standartlarında faaliyet göstermesi ve diğer tüm müttefiklerle tamamen birlikte çalışabilir olması için önemli olduğuna inanıyoruz. Bu konu ABD'nin çıkarınadır ve bu nedenle gündeme getirdik.”
Türkiye, NATO müttefiki olarak İsveç’in, NATO üyesi ittifakı içerisinde yer almasını istemediğini dile getirmekte. Türkiye, İsveç'in başvurusuna olumlu bakmadığını ve bu ülkenin terör örgütlerine verdiği destek neticesinde veto edeceğini açık bir biçimde gösterdi. Bu kriz Türkiye açısından, NATO’nun genişleme süreci içerisinde etkin bir aktör olduğunu göstermekte.
Türkiye’nin terör konusunda ABD'ye net bir tavır sergilediği görülmekte. Türkiye'nin en hassas konusu olan terör, geçmişten bu yana en acı tecrübeleri yaşamıştı. Terörle mücadele konusunda PKK-PYD tarafına destek veren ülkelerle ilişkileri zaman zaman karmaşık hale getirmekte. Ankara, İsveç’in NATO üyeliğine girmesini istememesi buna işaret.
ABD ile hem PKK hem de Fethullahçı terör örgütü konusunda zaman zaman ilişkilerin tansiyonunu yükseldiği dönemler olmuştu. Türkiye'nin terör konusunda hiçbir şekilde taviz vermemesi müttefiki olan ABD içinde aynı hassasiyeti beklemesi karşılıksız kaldı.
15 Temmuz Darbe girişiminden bu yana ABD ile Türkiye arasında Gülen meselesinde bir sonuca varılmadı. 7 ayrı suç dosyasının ABD’ye gönderilmesinden sonra sessizliği sürdüren Washington, yakın zamanda bir açıklamada bulunmadı. Darbe girişiminin ardından Türkiye, FETÖ elebaşı Gülen'in iadesine ilişkin 7 dosyayı Washington'a göndermişti ancak sessizliğini bozmayan ABD yakın zamanda bir açıklamada bulunmadı.