Türkiye Afrika’da neler yapıyor?
Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmeler Türkiye’nin Afrika ile olan ilişkilerini yeniden şekillendirdi. Özellikle Kuzey Afrika ülkeleri ile Türkiye arasında iyi ilişkiler bulunuyor. Peki, Türkiye Afrika’da hangi faaliyetlerde bulunuyor? Türkiye’nin Afrika stratejisi ne?
Afrika ile hep iyi ilişkilere sahip olan Türkiye, kıtaya oldukça önem veriyor. Özellikle ekonomik olarak Afrika’nın gelişmekte olan potansiyelinin farkında olan Türkiye, ticari ilişkilerini her geçen gün artıyor. Türkiye siyasi ve ekonomik ilişkilerinin yanı sıra kültürel olarak da Afrika kıtasına büyük yatırım yapıyor. Kıtada yeni Camiler, okullar ve spor alanları inşa eden Türkiye, bölgede etkili ve belirgin bir aktör olmak istiyor.
Türkiye, Afrika ile olan ilişkilerini oldukça önemserken, eski sömürge anlayışa karşı halkın yanında yer alan bir politika izliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kıtaya ziyaretinde, eski sömürgeci anlayışa ve sömürgeci ülkelere karşı yaptığı açıklamalar oldukça dikkat çekiyor. Türkiye’nin kıtadaki ilk önceliği Afrika ülkelerinde siyasi istikrarın ve barış ortamının sağlanması.
Türkiye’nin özellikle Somali ile iyi ilişkileri bulunuyor. Ülkede büyük bir Türkiye askeri üssü bulunurken, aynı zamanda Türk hastanesi yer alıyor. Başkent’te bulunan Mogadişu Havalimanı’nın işletmeciliği de Türk şirketlerde bulunuyor. Bölgeye sürekli olarak insani yardımda bulunan Türkiye, jeopolitik olarak da kıtaya farklı yaklaşıyor.
Türkiye’nin Afrika ile olan ilişkileri 2000’li yılların başından itibaren ivme kazanırken, özellikle 2005 yılının “Afrika Yılı” ilan edilmesi, Türkiye’nin kıtaya verdiği önemi gözler önüne sermişti. Ayrıca Batı ve AB ile ilişkilerin yavaş ilerlemesi, Arap ülkeleri ile olan bazı sorunlar Türkiye’nin Afrika’daki faaliyetlerinin artmasına neden oldu.
2010 yılının sonlarına doğru başlayan “Arap Baharı” süreci ise Türkiye’nin kıta ile olan ilişkilerini yeniden şekillendirdi. Tunus’ta başlayarak, daha sonra Mısır ve Libya gibi Kuzey Afrika ülkelerine sıçrayan Arap Baharı’nda, halklar kitlesel olarak meydanlara dökülerek mevcut hükümetleri protesto etti. İşsizlik, pahalılık, yüksek enflasyon, yoksulluk ve açlık gibi durumlardan şikayetçi olan halklar, ülkelerinde gerçekleştirdiği protestolar ile hükümetlerin devrilmesine neden oldu. Libya’da 42 yıllık Muammer Kaddafi dönemi sona ererken, Mısır’da 30 yıllık Hüsnü Mübarek devri kapandı.
DOĞU AKDENİZ’DE YAŞANAN GELİŞMELER
2010 yılından itibaren oluşan bir diğer yeni durum ise Doğu Akdeniz’de yeni doğalgaz ve enerji yataklarının keşfedilmesiydi. Bölgede yapılan sismik araştırmalar sonucu tüm dünyaya yüzlerce yıl yetebilecek enerji ve doğalgaz rezervlerinin bulunduğu ortaya çıktı. Bu durum Doğu Akdeniz’e kıyıdaş olan ülkeler ile birlikte tüm süper güçlerin bölgeye rağbetini artırdı. ABD, Çin, Rusya ve Fransa gibi ülkeler, bölgedeki ekonomik ve siyasi ilişkilerini geliştirmeye başladı. Aynı zamanda askeri olarak da bölgede varlığını artıran bu ülkeler, Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika ülkelerinde yaşanan gelişmelerde etkin bir rol aldı.
Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmeler Türkiye’nin de bölgeye ve Afrika’ya yaklaşımını değiştirdi. Doğu Akdeniz konusunda Türkiye karşıtı bir cephe oluşurken, süper güçler de Türkiye karşıtı cephenin tezlerine destek verdi. Yunanistan, GKRY, İsrail, İtalya, BAE, Suudi Arabistan gibi ülkelerin yanı sıra Mısır ve Libya’daki General Hafter yönetimi de Türkiye’nin karşısında yer aldı.
Türkiye bu süreç içerisinde Doğu Akdeniz’deki haklarından taviz vermeyeceğini ve herhangi bir oldu bitti durumunu asla kabullenmeyeceğini sık sık dile getirdi. Doğu Akdeniz meselesinde Libya’daki Ulusal Birlik Hükümeti ile birlikte hareket eden Türkiye, 2019 yılında imzaladığı deniz yetki alanlarının belirlenmesine yönelik mutabakat ile bölgedeki tüm dengeleri değiştirdi.
2012’deki NATO darbesinin ardından siyasi istikrarın bir türlü sağlanamadığı Libya, kendi içinde üçe bölündü. Başkent Trablus ile birlikte çevre şehirleri Ulusal Birlik Hükümeti kontrol ederken, ülkenin büyük bir kısmını ise General Hafter güçleri kontrol ediyor. Trablus merkezli Ulusal Birlik Hükümeti Birleşmiş Milletler (BM) tarafından meşru olarak tanınırken, General Hafter yönetimi ise BM tarafından meşru olarak tanınmıyor. Türkiye bu nedenle Libya’da Ulusal Birlik Hükümeti’nin yanında yer alıyor. Fransa, İtalya, Rusya ve ABD gibi ülkeler ilk başta General Hafter’a destek verirken, Abdulhamid Dibeybe’nin Ulusal Birlik Hükümeti’nde Başbakanlık koltuğuna oturması ile birlikte pozisyonlarını değiştirmiş bulunuyor.
Libya ile iyi ilişkilere sahip Türkiye, son dönemde Mısır ile de yeniden ilişkilerini normalleştirmek istiyor. 2013 yılında Muhammed Mursi’nin gerçekleştirilen darbe sonrası koltuğundan indirilmesi, iki ülke arasında ilişkilerin kopmasına neden olmuştu. Uzun yıllar boyunca siyasi ve ekonomik ilişkilerde bulunmayan Türkiye ve Mısır, bu yılın başlarından itibaren yeniden karşılıklı adımlar atmaya başladı.
Mısır’ın Doğu Akdeniz’deki yetki alanları ile ilgili yayımlanmış olduğu bir haritada, Yunan tezleri yerine Türkiye’nin tezlerine destek veriyor olması, iki ülke arasında karşılıklı olarak yeniden olumlu adımların atılmasına neden oldu. Geçtiğimiz aylarda bir Türk heyeti Mısır’a giderek karşılıklı temaslarda bulundu. Mısırlı yetkililerden ise normalleşme yönünde olumlu açıklamalar geldi.
Türkiye, Afrika kıtasında özellikle son dönemde Doğu Akdeniz’e kıyıdaş olan ülkelere önem veriyor. Yunanistan’ın sürekli Türkiye aleyhinde faaliyetlerde bulunması, Türkiye karşıtı cepheyi genişleterek yalnızlaştırma stratejisi izlemesi, Avrupa ve ABD’yi yanına alması gibi durumlar Türkiye’yi Doğu Akdeniz konusunda yeni müttefikler kazanmaya itiyor. Libya, Tunus, Fas ve Cezayir ile olumlu ilişkilere sahip olan Türkiye’nin, ilerleyen dönemde Mısır ile de yeni bir sayfa açması bekleniyor.
Türkiye Afrika’nın ortasında ve güneyinde bulunan ülkelere de yakınlaşmaya ve ilişkilerini geliştirmeye çalışıyor. Nijerya, Gine, Somali, Mali gibi ülkelerle yakın ilişkileri bulunan Türkiye, Sudan ile ekonomik olarak önemli iş birliği anlaşmaları imzalamış bulunuyor.
Ayrıca Türkiye için bu ülkelerde refah seviyesinin artması ve bölgede barış ortamının sağlanması da oldukça önemli. Boko Haram, Eş Şebab gibi terör örgütlerinin yoğun faaliyetlerde bulunduğu Afrika kıtasında, Türkiye tüm terör örgütlerine karşı Afrika ülkelerine destek veriyor. Önümüzdeki dönemde Türkiye’nin de Afrika’da önemli bir aktör haline geleceğini ve ilişkilerini daha da geliştireceğini söylemek mümkün.