Ankara-Riyad normalleşme sürecinde önemli adımlar

Türkiye’nin dış politikası, 2021 yılının başından itibaren yeniden şekillendi. Sorun yaşadığı tüm ülkelerle diplomatik temaslarını artıran Ankara hükümeti, ilişkilerin normalleşmesi yönünde önemli adımlar atıyor. İsrail, BAE, Mısır, Ermenistan gibi ülkelerle karşılıklı adımlar atan Türkiye,  Suudi Arabistan ile ilişkilerinde de yeni bir sayfa açmak istiyor. Peki, Türkiye-Suudi Arabistan ilişkilerinde son durum ne? İki ülke ortak zeminde buluşabilir mi?

Hüseyin Can Topkaya

[email protected]

Türkiye-Suudi Arabistan ilişkileri, 2011 yılında başlayan Arap Baharı ile sıkıntılı bir sürece girdi. İki ülkenin izlediği farklı tutumlar, kısa bir süre içerisinde gerginliğin tırmanmasına neden oldu. 2013 yılında Mısır’da gerçekleşen darbe sonrası iki ülke arasındaki farklılıklar ciddi bir şekilde ortaya çıkmaya başladı.

Ankara hükümeti, Mısır’daki siyasi darbeye en sert tepki gösteren ülkelerden biri oldu. Muhammed Mursi’ye olan desteğini her fırsatta dile getiren Ankara, Suudi Arabistan ve BAE gibi Körfez ülkelerinden ise beklediği desteği bulamadı. Suudi Arabistan, Mısır’daki siyasi darbenin ardından Abdülfettah es-Sisi yönetimi ile yakınlaşma içerisine girdi. Riyad hükümetinin bu tutumu, Türkiye’nin tepkilerine yol açtı.

Mısır’daki darbenin ardından iki ülke ilişkilerinde sorunlu bir döneme girilirken, 2017 yılında ise Katar krizi patlak verdi. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Bahreyn ve Yemen; 5 Haziran 2017’de Katar ile diplomatik ilişkileri kestiklerini duyurdu. Ülkenin milli güvenliği için Katar ile tüm diplomatik ilişkilerin kesildiğini açıklayan Riyad hükümeti, deniz ve hava sınırlarını da kapatma kararı aldı.

Bu ülkeler, Doha hükümetinin terör örgütlerine destek verdiğini ve basın yayın organlarında terör örgütlerinin propaganda yaptığını savundu. Ayrıca Körfez ülkeleri, Katar’ın İran bağlantılı gruplara destek verdiğini ve Yemen’deki Husilere yardımda bulunduğunu ileri sürdü.

Türkiye ise bu kararın ardından Doha hükümetinden yana tutum sergiledi. Siyasi ve ekonomik desteğini her fırsatta dile getiren Ankara hükümeti, stratejik müttefik olarak gördüğü Katar’a asker gönderme kararı aldı. Türkiye’nin Doha’ya asker göndermesi sonrasında ise Riyad ile gerginlik daha da tırmandı.

Türkiye ile Suudi Arabistan, Doğu Akdeniz ve Libya konularında da farklı politikalar izledi. Doğu Akdeniz’e kıyısı bulunmamasına rağmen Riyad hükümeti, bu sürecin önemli bir aktörü oldu. Yunanistan, GKRY, Mısır, İsrail, İtalya ve BAE ile birlikte hareket eden Suudi Arabistan; Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin haklarını görmezlikten gelen cephe içerisinde yer aldı.

Libya’da ise iki ülke birbirinden tamamen farklı noktalarda yer aldı. Suudi Arabistan, Libya’da Birleşmiş Milletler (BM) tarafından meşru olarak kabul edilen Ulusal Birlik Hükümeti’ne karşı bir tutum sergilerken, General Hafter yönetimine destek verdi. Ankara hükümeti ise sürecin en başından itibaren General Hafter yönetimini darbeci olarak nitelendirirken, Katar ile birlikte Ulusal Birlik Hükümeti’ni siyasi ve askeri olarak destekledi.

2 Eylül 2018 tarihine gelindiğinde ise iki ülke arasındaki bağları tamamen kopartan bir olay yaşandı. Gazeteci Cemal Kaşıkçı, Suudi Arabistan’ın İstanbul’daki Başkonsolosluk binasında kayboldu. Tüm dünya kamuoyu, muhalif gazeteci Kaşıkçı’nın, Suudi Arabistan yetkilileri tarafından İstanbul’da öldürüldüğünü yazdı. Ankara hükümeti, söz konusu olayla ilgili çok sert açıklamalarda bulundu ve Suudi Arabistan hükümetini sorumlu tuttu.

Uzun zamandır sert ve gergin seyreden Ankara-Riyad ilişkileri, bu olayın ardından tamamen kopma noktasına geldi. Suudi Arabistan’ın tarım ve işlenmiş gıda ürünlerinde Türkiye’ye ambargo uygulamasıyla birlikte iki ülke ilişkilerinde çıkmaza girildi.

TÜRKİYE’NİN 2021 YILINDA YENİDEN ŞEKİLLENEN DIŞ POLİTİKASI

2021 yılına gelindiğinde Türkiye, sorun yaşadığı birçok ülkeyle diplomatik temaslarını artırdı. Sorunların çözümü için diplomasiye ağırlık veren Ankara hükümeti; Mısır, İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ve Ermenistan’ın yanı sıra Suudi Arabistan ile de önemli adımlar attı.

Geçtiğimiz sene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz El Suud arasında 4 Mayıs ve 15 Nisan tarihlerinde telefon görüşmeleri gerçekleşti. Bu görüşmelerde, iki ülke ilişkilerinin geleceği ve karşılıklı atılacak adımlar ele alındı. Mayıs 2021’de Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Suudi Arabistan’a giderek önemli temaslarda bulundu.

İki ülke arasında karşılıklı normalleşme adımları atılırken, geçtiğimiz günlerde önemli bir gelişme yaşandı. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkamesi’nde devam eden Kaşıkçı davasında, Cumhuriyet Savcısı, dosyanın Suudi Arabistan’a devredilmesini talep etti.

Mahkeme, 26 sanıklı davanın Suudi Arabistan’a devri konusunda Adalet Bakanlığına görüş sorulmasına hükmederken, duruşmayı ise 7 Nisan’a ertelediğini duyurdu. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ise davanın nakli konusunda olumlu görüş bildireceklerini açıkladı.

Bu kararın ardından Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin önümüzdeki dönemde gelişmesi ve diplomatik temasların artması bekleniyor. Uluslararası basında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakın bir zamanda Suudi Arabistan’a gidebileceği ve Kral Selman ile bir araya gelebileceği yazılıyor.

Türkiye ile Suudi Arabistan ilişkilerinin normalleşmesinde; ABD’nin Biden ile birlikte değişen Orta Doğu ve Körfez politikasının da önemli bir rolü var. Biden yönetimi, göreve geldikten sonra Körfez ülkelerine Yemen’deki savaşta Körfez ülkelerine verdiği askeri desteği sonlandırdı. Orta Asya ülkeleriyle yeni ittifaklar arayışı içerisine girerken, Körfez ile ilişkilerinde sorun yaşamaya başladı.

ABD’nin söz konusu tutumu sonrası Riyad hükümeti; Rusya ve Çin ile ilişkilerini daha da geliştirme, Türkiye ve İran ile de yeni bir sayfa açma yoluna gitti. Türkiye ise Körfez ülkeleriyle normalleşerek ekonomik ilişkilerini güçlendirmek istiyor.