Türkiye-NATO ilişkilerinde İsveç ve Finlandiya çıkmazı

Uzun bir süre boyunca NATO ve Varşova Paktı’na eklemlenemeyen İsveç ve Finlandiya, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası NATO’ya girmek için resmî başvuruda bulundular. Peki, Türkiye'nin İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya üyeliğine bakış açısı ne? Ankara hükümeti, veto hakkını kullanacak mı?

Finlandiya ve İsveç, Avrupa’nın en kuzeyi olan İskandinavya bölgesinde yer alıyorlar. Finlandiya’nın Rusya ile kara sınırı bulunmakta, İsveç ise Rusya ile kara sınırı bulunmamasına rağmen Kaliningrad’a çok yakın (Stockholm’e kuş uçuşu yaklaşık 500 km).

Rusya’nın agresif tutumu, İsveç ve Finlandiya’yı, tarihten gelen tecrübelere (Sovyetlerin Finlandiya’yı işgali gibi) dayalı olarak temkinli olmaya itiyor. Ukrayna’nın işgali ile birlikte Avrupa’da ortaya çıkan korku ve güvensizlik ortamı, Finlandiya ve İsveç’in ulusal güvenlik kaygılarını azaltmak için NATO’ya eklemlenme isteklerinin önde gelen nedeni konumunda. 

Finlandiya ve İsveç’in, NATO’ya tam üye olarak alınması, Avrupa’nın güvenlik konusundaki endişelerini dindirmede de büyük rol oynayacak. Rusya'nın Ukrayna savaşında bazı bölgelerde sözde referandum düzenledikten sonra şehirleri ilhak etmesi, bu ülkelerin endişelerinin başka bir boyutu olarak ortaya çıkıyor.

İşgal sonrasında, Finlandiya ve İsveç bu kaygıları sebebiyle NATO Kurucu Antlaşması’nın 10. maddesine dayanarak ittifaka üyelik başvurusunda bulundular. Görüşmelerin tamamlanmasının ardından statüleri “Resmî Davetli” olarak güncellenen ülkeler, Türkiye’nin gerekçelerinden ötürü koyduğu veto sebebiyle hâlâ tam üye statüsüne ulaşmış değiller.

TÜRKİYE’NİN VETO SEBEPLERİ

Türkiye, 1950-53 yılları arasında gerçekleşen Kore Savaşı’na sağladığı destek sonrasında NATO’ya eklemlenmiş, hâlihazırda ABD’nin ardından NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip ülkesi. Türkiye; Rusya, Ortadoğu, Balkanlar gibi önemli bölgelere yakınlığı sebebiyle NATO’nun önemli üyelerinden olma özelliğini taşıyor.

Finlandiya ve İsveç’in üyelikleriyle ilgili olarak Türkiye’nin başlıca çekincesi ulusal güvenlik ve terörizmle mücadelede bu ülkelerin bugüne kadar yetersiz kalması. Bu çerçevede Türkiye’nin bu iki ülkeden talepleri; PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerinin ve bütün uzantılarının finansman çabalarına, eleman devşirmelerine karşı aktif bir tutum sergilemeleri, bu örgütlere destek sağlamamaları, örgütlerle bağlantısı bulunan şahısların faaliyetlerini engellemeleri, hâlihazırda ülkelerinde bulunan terör zanlılarının iade ve sınır dışı işlemlerinde Türkiye’ye kolaylık sağlaması, ülkeler arasında silah satışı ambargolarının ortadan kaldırılması ve ülkelerinde Türkiye karşıtı dezenformasyon ve propaganda faaliyetlerinin engellenmesi.

Türkiye, bu konulardaki endişelerini bu ülkelerin bu zamana kadarki tutumlarının bir sonucu olarak görüyordu. Aylar süren müzakereler sonucunda taraflardan Türkiye’nin endişelerini giderme yönünde anlamlı adımlar geldi ve üç ülke haziran ayında “Üçlü Muhtıra” olarak anılan bir dökümana imza attı.

Türkiye’nin meşru millî güvenlik endişelerini gidermek için gereken adımların atılması karşılığında Ankara hükümeti, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği için davet edilmelerine destek vermeyi taahhüt etti. 

FİNLANDİYA ve İSVEÇ’İN NATO’DA GELECEĞİ NEDİR?

Bu muhtıra ve sonrasında ülkeler arasında işbirliğinin geliştirilmesi için kurulan “Daimi Ortak Mekanizma”nın kurulmasıyla Türkiye’nin endişelerini çözme yolunda somut bir adım atılmış oldu. Buna istinaden muhtıradaki taahhütlerine istinaden İsveç ve Finlandiya’nın aktif önlemler almaya başladığı da görüldü.

3 Kasım'da NATO Genel Sekreteri Stoltenberg ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu İstanbul'da bir araya geldi. İki isim, görüşmenin ardından yapmış oldukları ortak basın toplantısında, atılmış olan bu somut adımların, Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya erişimine verdiği desteği artırdığını söyledi.

Stoltenberg, bu gelişmelere atıfta bulunarak ortak basın konferansında “Artık Finlandiya ve İsveç’i tam NATO üyeleri olarak kabul etmenin zamanı geldi. Onların erişimi bizim ittifakımızı daha güçlü, insanlarımızı daha güvenli kılacak. Bu tehlikeli zamanlarda, Moskova’daki herhangi bir yanlış anlaşılma veya yanlış hesaplamayı engellemek ve Rusya’ya NATO kapılarının açık olduğu mesajını açık olarak göndermek için onların erişimini tamamlamak [normalden] daha önemli” açıklamalarına yer verdi.

Dışişleri Bakanı’nın belirttiğine göre İsveç’te kurulan yeni hükûmetin bu konuda daha fazla somut adım atıyor olması da sürecin Finlandiya ve İsveç adına olumlu sonuçlanmasında önemli bir etken.

Sonuçta, güncel gelişmelere bakıldığında, Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in üyeliğine eskisinden daha sıcak yaklaştığı görülüyor. Önümüzdeki günlerde gerçekleşecek olan Erdoğan-Kristersson görüşmesinde konunun olumlu seyrinin devam edeceği öngörülebilir.